Bülent Vedat Aydemir
Türkçülüğü bilmeyen Türk milliyetçiliğini de, Ülkücülüğü de bilmiyor demektir.
Dolayısıyla; Ülkücü olabilmek için Türk milliyetçisi, Türk milliyetçisi olabilmek için de Türkçü olmak gerekir.
*Türkçü hiç şüphesiz, Türk’ten olur.
Fakat her “Türkçüyüm” diyen Türkçü değildir.
Türkçü, Türkçülüğün şartlarına samimiyetle uymak durumundadır.
Türkçülüğün en büyük görevi Türklüğe hizmettir.
Türklüğe yapılacak öncelikli hizmet, çevresine Türklük sevgisini aşılamaktır.
*Türkçülük, bir kültür Hareketidir.
Türkçülüğün hedefi kayıtsız şartsız Türk kültürünü hâkim kılmaktır.
Türkçülük; toplumun aynı dilde, ahlakta, sanatta, hukukta vb. unsurlarda her daim Türk kültürüne bağlı kalınmasını savunmaktır.
Türkçülük, Türklerin her bakımdan Türkleşmesi taraftarıdır.
*Türkçülük, milli bir ülküdür.
Ülküler, milletlerin manevi gıdasıdır. Ülküler, gerçekle hayalin karışmasından doğmuş olan, düne bakarak yarını arayan, milletlere hız veren ve uğrunda ölünen büyük dileklerdir. Ülküsüz milletler silik ve sönük kalmaya mahkûmdur.
Millî ülküler yüzyıllar boyunca değişmeden yaşar. Değişen tarafları ana çizgileri değil, teferruat veya taktiğidir.
Türkçüler, millî ülkünün temsilcileridir.
Bu temsilcilik, seçimle değil, düşünceyi ileri sürmekle, onu savunmakla, uğrunda fedakârlığa, hatta belâya katlanmakla elde edilir.
Bu temsilcilerin yalan söyleyen politikacılarla, satılık kalem sahipleriyle bir tutulmaya tahammülleri yoktur…
*Türkçülük; bir sevgi yumağıdır.
Türkçü; yaradanını, milletini, devletini, vatanını, bayrağını ve dilini çok seven bir sevgi abidesidir.
*Türkçülük; kutlu ve şerefli bir yolculuktur.
Türkçü; milli ve manevi değerleri şahsi veya siyasi çıkar için asla kullanmayan bir şeref abidesidir.
Türkçülük; dışarıdan gelmemiş, birleştiriciliği ve kalkınmacılığı esas alan milli bir düşünce sistemidir!
Türkçülük havaya savrulan gösterişli sloganlarla değil, geleceğe miras bırakılacak Türkçü mücadeleyle yükselir.
*Türkçü, gününü gün eden veya dalkavuk bir insan olamaz.
Türkçü, milli çıkarları şahısların üstünde tutan, milli mukaddesata ve geçmişe saygı gösteren, görev ahlakı yüksek olan, haksızlıklarla savaşta korkusuz bir cengâverdir!
*Türkçü, alçak gönüllü olmaya mecburdur.
Yaptığı bir işin karşılığını veya takdir olunmayı beklemenin bencillik olduğunun bilincindedir.
Türkçü; Türk milletine bir hizmet yaparken, bunu beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar: Kendisini değil, Türk milletini yükseltmek için mücadele eder.
*Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da inançtır.
İnanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır.
*Türkçülük “disiplinli millet” taraftarıdır.
Disiplinli millet demek, fertlerin devlete, devletinde fertlere zarar vermeyeceği karşılıklı hak ve görevler sistemini kabul etmiş millet demektir. Disiplinli millet, hayat telakkisi, mukaddesatı, zevki, bayramı, kederi ve hatta kılığı ve takvimi belli millet demektir. Disiplinli millet tipinde zorbalık olmadığı gibi hürriyet sarhoşluğu da yoktur. Disiplinli millette, milletin ahlak, gelenek, şeref ve isteklerine aykırı hiçbir şey yapılamaz.
*Türkçülük, bütün fantezilerden uzak bir ciddiyet taraftarıdır.
Devlet ve millet hayatında fantezilerin ve ciddiyetsizliğin millet aleyhinde olduğuna inanmıştır.
Türkçülerin ilk işi, görevlerini, arınmış gönül ve inanmış yürek ile yapmaktır.
*Türkçülük, Türk milletinin ruhunda, kanında, beyninde yaşayan hayat prensiplerinin fikir haline gelmiş bir şeklidir. Bundan dolayı da “sıra” ve “saygı” esaslarını ihmal edemez.
Türkçü, milli kahramanlarına saygı gösterir,
Türkçülerin, daha eski Türkçülere saygı göstermesi, bunun için şarttır.
Sırayı, saygıyı gözetmeden çığırtkanlık edenler, hele daha eskileri batırarak kendisini yükseltmek hayali ardında koşanlar Türkçü değil, Türk değil, alelade insan bile olamazlar.
*Türk milleti, eskiyi inkâr eden, kendisine hizmet etmiş eski insanları küçük gören bir millet olmadığı için, böyle yapanların Türklüğünden daima şüphe eder.
*Türkçüler ancak Türkçü karakteri olan partileri tutarlar.
Türkçülükten sapan veya taviz veren hiçbir parti Türkçülerce tutulmaz/desteklenmez, tutulamaz/desteklenemez!
*Türkçülük, gerçek adaletin toplumsal adalet olduğuna inanır: memlekette toplumsal bir adalet olmasını savunur.
*Türkçüler, Türkler tarafından kurulan Büyük Selçuklu devletinin, Türkiye Selçuklu devletinin ve Osmanlı devletinin çöküşünde Türk olmayanların ihanetlerinin en büyük rolü oynadığını çok iyi bilirler ve bu şuurla hareket ederler. Bu üç devletimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti devletimizde Türkler tarafından kurulmuştur.
Türkçüler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetiminde Türk olmayanların/Ben Türk’üm diyemeyenlerin bulunmasını asla istemezler.
Bu tip insanların devletin kilit noktalarına getirilmelerinin, gaflet, hamakat ve ihanetten başka bir şey olmadığını düşünürler.
Not: Bu yazı hazırlanırken H. Nihal ATSIZ’ın, Türkçülükte Ahlak (Bozkurt, 11 Haziran 1942), Türkçülük (Orkun, 10.sayı, 1 Ekim 1943), Türkçü Kimdir? (Orkun, 20 Ekim 1950, Sayı: 3), Türkçülüğün Önemli meseleleri (Orkun, 68. Sayı, 18 Ocak 1952) ve Türkçülük ve Siyaset (Ötüken, Şubat 1970, Sayı: 104) makalelerinden faydalanılmıştır.