“ÇIRPINIRDIN KARADENİZ” VE ÜÇ TÜRKÇÜ – TURANCI
AHMET CAVAD – ÜZEYİR HACIBEYLİ ve AZERİN…
Bülent Vedat AYDEMİR
Sözleri Azerbaycan’ın millî şairi Ahmet Cavad Ohundzade’ye (1892-1937) Bestesi Ünlü Azerbaycanlı besteci ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli’ye ( 1885- 1948) ait olan “Çırpınırdın Karadeniz” marşını her dinleyişimde bütün Türkçü-Turancılar gibi benim de gözlerim yaşarmış, çoğu zaman ağlamışımdır.
Farklı coğrafyalarda yaşamalarına rağmen, bütün Türk dünyasının ortak sevinçlerinin, keder ve hüzünlerinin dile getirildiği en güzel eserlerden biri de, “Çırpınırdın Karadeniz” Marşı’dır.
Dünyadaki bütün Türkçü-Turancıların vazgeçilmez marşı olarak da bilinen bu eseri seslendirenler, eserin ruhuna ve coşkusuna pek sahip olamadıkları için, repertuar gereği, notalarına uygun olarak yorumlamaya çalışıyorlardı: Ta ki Azerbaycanlı Türkçü-Turancı Azerin’den dinlemeye başladığımız zamana kadar!
Katıldığı programlarda ve konserlerinde yaptığı konuşmalarda, her zaman ve her yerde, yeniden ve yılmadan TÜRKÇÜ ve TURANCI olduğunu haykıran Azerin, kendisiyle yapılan bir söyleşide “Vatanı tanıtmak, onu terennüm eylemek benim karakterimde var. Bugüne kadar söylediğim bütün şarkılara – türkülere, mutlaka vatanseverliğimden bir parça katmışımdır. Bu da sanırım yine benim haysiyetimle alakalı bir şeydir…Dünyanın herhangi bir yerinde, Türk insanının yaşadığı her yer benim vatanımdır. Ben, isterse Türkiye’de yaşayayım, isterse Azerbaycan‘da veya Kazakistan’da, Kerkük’te… Nerede olursam olayım, Türk insanını söyleyen biri olduğum için, buralar hep benim vatanımdır.” diyerek, bugün Türkiye’deki sanatçıların çoğunun sahip olmadığı bir “milli bilince” Türklük gurur ve şuuruna sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bu Türkçü-Turancı kardeşimiz, Ülküdaşımız Azerin’in muhteşem sesiyle yorumladığı, damarlarımızdaki asil kanın coşarak akmasını sağladığı
“Çırpınırdın Karadeniz” marşımızı dinlerken bütün Türkçü-Turancılar gibi bende birlikte okumaya ve okurken de direk ağlamaya başlıyorum.
Ahh… Keşke Başbuğumuz Türkeş’te sağ olsaydı da, 3 Mayıs gecelerinde birlikte dinleyip, birlikte ağlayarak bu Türkçülerin marşını hep birlikte söyleyebilseydik.
***
Ahmed Cavad, “Çırpınırdın Karadeniz, bakıp Türkün bayrağına” sözleriyle başlayan bu şiirini Osmanlı’nın 15 Kasım 1914’de 1. Dünya savaşına girmesini büyük bir heyecanla takip ettiği sıralarda yazmıştır. Üzeyir Hacıbeyli’de 15 Eylül 1918’ Nuri (Killigil) Paşa komutasındaki Türk Ordusunun Azerbaycan Türklerini ve Bakü’yü Bolşevik ve Ermeni çetelerin işgalinden ve soykırımından kurtarması üzerine bu fedakârlığa ve kahramanlığa ithaf ederek bu şiiri besteleyerek ölümsüzleştirmiştir.
Bu muhteşem eserin söz yazarı Ahmed Cavad’ı, Bestekâr Üzeyir Hacıbeyli’yi ve eserle bütünleşen Azerin’i kısaca tanıyalım.
Ahmed CAVAD, (1892–1937) Azerbaycan Milli Şairi/Fikir Adamı
Ahmet Cavad (Cavad Ahundzade) 5 Mayıs 1892’de Gence yakınlarındaki Şamhor bölgesinin Seyfeli köyünde doğdu. Altı yaşında babasını kaybetti. İlk tahsilini Köy okulunda, molla medrese’de alan ve 7 yaşındayken Kur’an okumayı başaran Ahmed Cavad, medresede tarih ve edebiyatla ilgilendi. İlk şiirlerini de medresede okuduğu yıllarda yazdı. Bazı kaynaklarda Ahmed Cavad’ın medreseyi bitirdiği 1912’de, Balkan Savaşı sırasında İstanbul’da teşkil edilen, Kafkas gönüllü kıtası içinde Trakya cephesinde savaştığı bildirilir.
XX. yüzyıl başlarında Azerbaycanlı şairler içinde Türkçülüğü ilk defa terennüm eden, Türk milliyetçiliği fikrini ortaya atanlardan bir de Ahmed Cavad olmuştur.
1913’te öğretmen olarak çalışmaya başlar. Birinci Dünya Savaşı sırasında, kendi memleketlerinde Ermeni ve Rus zulmüne uğramış Türklere yardımda bulunur.
1920’de Azerbaycan’ın Bolşevik Rusya tarafından işgalinden sonra Ahmed Cavad için zor ve meşakkatli, tahkirler ve takiplerle dolu bir hayat başlar. 1923 sonlarına doğru gizli polis-çeka tarafından tutuklansa da bir müddet sonra suçluluğu ispatlanamadığından serbest bırakılır. Lakin gizli takipler hayatının sonuna kadar devam eder. 1924–1926 yılları arasında Bakü’de Edebiyat Cemiyeti’nin başkanlığını yapar. 1936 yılı sonlarına doğru, Türkiye’ye hayranlık duyması ve Türkiye matbuatında şiirlerinin yayınlanması nedeniyle görevinden alınır. 1931’den beri açık şekilde devam eden takip ve suçlamalar, gazeteler vasıtasıyla yayılan karalama ve iftiralar dozunu daha da artırır. Ahmed Cavad 1937’de karşı-devrimci faaliyette bulunması ve Türkçülük yaptığı suçlamalarıyla tutuklanır ve askeri mahkemenin kararıyla idam cezasına mahkûm edilir. 1937 sonlarında şair, kurşuna dizilir.
Azerbaycan’ın istiklaline yalnız şiirleri ile değil, kişisel mücadelesiyle de katılan Ahmed Cavad, 1918’de Türk Ordusunun saflarında Bakü’ye gelir, hürriyet ve özgürlüğüne kavuşmuş Azerbaycan’ı, Müslüman dünyasında ilk cumhuriyet olan Azerbaycan Cumhuriyeti’ni öven ateşli şiirler yazar, bütün varlığıyla Türkçülük, Çağdaşlık ve Müslümanlık temeli üzerinde oluşmağa başlayan yeni, milli kültür hayatına katılır.
1955‘de SSCB Baş Savcısı, şaire karşı ileri sürülen ithamların asılsız olduğunu belirtmiş ve Ahmed Cavad’a ölümünden sonra beraat vermiştir. Suçsuzluğu geç de olsa anlaşılmış, Sovyet Rusya tarafından itibarı 1955 yılında iade edilmiştir.
Ahmet Cavad, 1. Dünya savaşı sırasında Rus işgaline uğrayan Türkiye topraklarında “Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi” ve Kardeş Yardımı Kömeği ” vasıtasıyla Anadolu Türklerine yapmış olduğu yardım faaliyetlerinde ve 1917 tarihlerinde Kardeş Yardımı Kömeği Dergisi’nin yazı kadrosunda görev almıştır. Şimdiye kadar hakkında birkaç önemli ilmi çalışma yapılmış olsa da bu konu yeteri kadar incelenmiş ve aydınlatılmış değildir.
Azerbaycan Milli Şairi/Gazeteci-Yazar ve Kültür Tarihçisi, Üzeyir Hacıbeyli 1885 yılında Ağcabedi’de dünyaya gelen Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan profesyonel müzik sanatının kurucusudur. Azerbaycan milli marşını da besteleyen sanatkâr; 20.Yüzyıl Azeri müziğinin büyük klasiği, Türk-Müslüman dünyasında ilk operanın (Leyla ile Mecnun operası) müellifi, gazeteci-yazar ve drama yazarı ve kültür tarihçisidir.
İlk eğitimini Şuşa’da alan Hacıbeyli, Gori’deki öğretmen okulunu bitirdikten sonra öğretmenliğe başladı. Daha küçükken şiir ve musikiyle ilgilendi, müzik sahasında dikkat çekecek derecede ilerlemiş, nota bilgisine de sahip olmuştu.
1905’in sonlarına doğru milli gazete ve dergi çalışmalarına katılmak, kendisini gazetecilik alanında yetiştirmek için Bakü’ye döndü. Gazetecilik faaliyeti ve yüksek müzik tahsili alanının yanında, Azerbaycan Milli Müziğini, yeni türler ve eserlerle yalnız milli müzik sanatını değil, aynı zamanda Azerbaycan milli dram sanatını da, bir açıdan zenginleştirmiştir.
1918’de Bakü’de Ermeni soykırımının şiddetlendiği bir devirde, geçici olarak İran’a gitmek zorunda kalmış, ama Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulması haberini alınca vatana dönmüş ve Cumhuriyet’in resmi yayın organı olan ”Azerbaycan” gazetesinin başyazarlığına atanmıştır. Üzeyir Hacıbeyli, bu gazetedeki yayınlanan vatanseverlik ve Türk milliyetçiliği duyguları ile dolu yazıları, o dönemde milli hislerin ve vatan sevgisinin uyandırılmasına büyük etkisi olmuş, aynı zamanda tarih sahnesine yeni çıkmış genç Cumhuriyet’in fikir ve düşüncelerini, amaç ve isteklerini ortaya koymuştur. Üzeyir Hacıbeyli, 23 Kasım 1948’de Bakü’de vefat etmiş ve büyük bir törenle, on binlerce kişinin katıldığı bir matem merasimiyle Bakü’nün “Hiyaban” devlet mezarlığında toprağa verilmiştir.(*)
Azerin, Azerbaycan Devlet Sanatçısı.
Azerin, 9 Mayıs 1971 tarihindeBakü’de dünyaya geldi. 5 yaşındayken Azerbaycan Devlet Televizyonu ve Radyosu’nda solist olarak çocuk şarkıları söylemeye başlayan Azerin, 9 yaşında dünyaca ünlü Cücelerim Dans ve Müzik Topluluğu’nun, 15 yaşındaAzerbaycan Devlet Televizyonu ve Radyosu’nda Menekşe Korosu’nun solisti oldu. Azerbaycan Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü mezunu olan Azerin; başta İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Fransızca, İngilizce, Özbekçe, Kırgızca, Kazakça ve bazı Balkan dilleri olmak üzere birçok dilde şarkı söylemektedir.Azerin, 2006 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyevtarafından, “Azerbaycan Devlet Sanatçısı” unvanı ile onurlandırıldı. 1990 yılından beri birçok ülkede programlar, festivaller ve konserlerde sahne alan Azerin, yaptığı televizyon programları ile sesini tüm dünyaya duyurmuştur. Kuzey Azerbaycan‘ın Bakü ilinde dünyaya gelen; fakat vatanını “Türk’ün yaşadığı her yer” olarak belirten güzel sanatçımız, Türk dünyasının yeniden ayağa kalkabilmesi için geçmişinden el alıp, Türklüğün geleceğini kutlu kılmaya çalışmaktadır.(**)
Türkiye, Azerin’i büyük çoğunlukla “Çırpınırdı Karadeniz” marşıyla tanımıştır ve bugün Azerin adı, “Çırpınırdın Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına, / Ah ölmeden bir görseydim, düşebilsem toprağına.” dizeleriyle özdeşleşmiştir. Türkçüler-Turancılar tarafından büyük bir coşkuyla dinlenen bu parça, Azerin‘in bir “milli sanatçı” olarak algılanmasında oldukça etkili olmuştur.
(*) Ahmed Cavad ve Üzeyir Hacıbeyli’nin hayatıyla ilgili bilgiler Turan Can’ın https://www.altayli.net’ de yayınlanan “Çırpınırdın Karadeniz ve AHMED CEVAD’IN HİKÂYESİ” başlıklı yazısından alınmıştır.