Bülent Vedat AYDEMİR
2019 mahalli seçimler bitti. İl, ilçe ve beldelerde yeni belediye yöneticileri seçildi. Türk Milleti “İLLERİ BİRLİKTE YÖNETİN” mesajını verdi: anlaşın, uzlaşın ve bizlere güzel belediye hizmetleri verin dedi.
Bu seçimlerin bir süredir Türkiye’nin gündemindeydi. Yapıldı bitti.
Şimdi ülkemizin gerçek gündemine vakit kaybetmeden dönmek gerekiyor.
Ülke gündemi birbiriyle bağlantılı çok hassas konularla dolu!
PKK ve FETÖ terör örgütleri, komşu ülkelerdeki çalkantılar gibi gerçekten önemli sorunlar ancak devlet güçlü ise en az zararla telafi edilebilir.
Devletin güçlü olabilmesi için önce içeride milli birliğin sağlanması gerekir. Bununla birlikte iktisadi ve sosyal konularda huzurun sağlanması da hayatiyet arz eder.
***
İnsanların temel maddi ihtiyaçları olan barınma (korunma), beslenme ve üreme gibi konularda birbirlerinden hiçbir farkı, ayrıcalığı ve üstünlüğü yoktur.
Herkes barınmak (korunmak), beslenmek ve üremek isteyecektir. Bunlar tabii birer ihtiyaçtır. Buna üç maddi çember denilmektedir. Bu maddi ihtiyaç çemberleri olan üç çember nasıl zaruri birer ihtiyaç iseler, insanların aynı şekilde manevi konularda da zaruri ihtiyaçları vardır. Manevi çemberin en kapsamlısı “inanç çemberi” yani “ din”dir.
Bu maddi ve manevi konular hayat tarzımızın esasını oluşturur.
Hayat tarzı kavramı; hayatımızın nasıl olması gerektiğini arzulamamız değil, hayatımızı gerçekte nasıl yaşadığımızla ilgilenir.
Hayatımızın nasıl olması gerektiği konusundaki arzularımız; istekler, talepler ve temennilerdir.
Hayatımızı nasıl yaşadığımız ise hayatın kendisidir, “ hayatın gerçekleri” dir.
İktisadi ve sosyal huzurun sağlanabilmesi için üç maddi çember olarak adlandırılan “barınma, beslenme ve üreme” ile ilgili sorunların en kısa sürede halledilmesi gerekmektedir.
***
Birleşmiş Milletlere bağlı Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) , dünyada gıda fiyatları mart ayında yıllık yüzde 3,6 düşerken, Türkiye’nin mart ayı yıllık gıda enflasyonu yüzde 29,77 arttığını açıkladı.
Zirai gübre, ilaç ve tohum fiyatları sürekli artışlar yüzünden Türk çiftçisi önceki yıllara oranla daha az toprağı işliyor dolayısıyla da daha az üretiyor. Zirai üretim sürekli düşüş halinde bir seyir izliyor.
Marketleri pazarları gezdiğimizde karşılaştığımız tablo hiç de iç açıcı değil!
Badem içi 70 TL/kg, ceviz içi 50 TL/kg, tereyağı 45 TL/kg, zeytinyağı ambalajlı 30 TL/kg, siyah veya yeşil zeytin 25 TL/kg, Beyaz peynir 25/kg, kuru kahve 40 TL/kg, Siyah çay 30 TL/kg, kırmızı et 60 TL/kg, beyaz et 30 TL/kg, kuru fasulye 12 TL/kg, nohut 12 TL/kg, pirinç 8 TL/kg, Diş macunu 25 TL/ad, diş fırçası 18 TL/ad, beyaz sabun (4 kalıp) 10 TL, şampuan Ortalama 14 TL olmuş…!
Toplum olarak geleneksel tatlımız olan baklavayı yemeye hasret kaldık!
Enflasyon % 20 lerde kilitlenmiş durumda.
Bir evin kış aylarında ortalama aylık elektrik, doğalgaz, su, telefon gideri 700 TL civarında.
Büyük şehirlerde konut kiraları kenar semtlerde dahi aylık 1000 TL nin altında değil.
Benzin 7 TL/LT, motorin 6,5 TL/LT, doğal gaz 1.38 TL/metreküp, elektrik(konut) 053,75 TL/KW, su (konut) aylık 10-20 ton 6,5 TL
Zirai üretimle birlikte sanayi üretiminde de düşüş var!
Bu düşüş beraberinde işsizliği taşıyor. İşsiz insan sayısı bir türlü % 10’ların altına düşmüyor!
Eğitimli işsiz sayısı sürekli artış halinde! İnsanın işsiz olması kadar zor bir durum olmasa gerek!
Kredi kart borcu sürekli yükseliyor!
İcralık olan kişi sayısı bir hayli yüksek!
Yediemin depoları haczedilen eşyalarla dolu!
İflas ve konkordato sayısındaki artış ekonomiyi tehdit eder boyutlara varmak üzere!
Bütün bunların yanında bu yıl 200 milyar dolar yabancı paraya ihtiyaç var.
Üstüne üstlük devlet cari harcamaları devamlı artış haline ve büyüme oranlarının çok üzerinde!
***
Televizyon programlar vurdulu kırdılı, mafyamsı filmlerle dolu!
Eğitim kalitesi dünya standartlarının çok altında!
Şehirleşme çok kötü, olası depremlerin oluşturacağı risk çok yüksek!
Kadınlara şiddet artıyor, boşanmalar artıyor!
Sınıflardaki, ana-babası ayrılmış talebelerin sayısı sürekli artıyor!
TV akşam kuşağı ana haberler öncesi “sıcak gündem-haber” programları iç açıcı olmayan haberlerle dopdolu!
***
Özellikle belirtmeliyim ki bütün bunlar sadece bugün var olan şeyler değildir.
Doğrudur, dünde vardı.
Ama azalmıyor, sürekli artıyor: sorun burada!
Bütün bu sorunlar münferit çabayla asla giderilemez.
Devlet ve millet olarak el ele vererek, sen-ben demeden, biz diyerek hep birlikte hal çaresini bulabiliriz.
Tabii ki öncelikle politikacıların birbirlerini, o tahrik edici, aşağılayıcı, ötekileştirici üsluplarından vazgeçmeleri gerekiyor.
Bre politikacılar ne olur, vazgeçin bu söylem ve eylemlerden!
Siz huzursuzluğu, dalaşmayı seviyor olabilirsiniz.
Ama Toplum huzur istiyor!
Doğru düzgün beslenmek-barınmak istiyor. İş istiyor. Kaliteli eğitim istiyor.
Siz huzurlu olun ki bizlerde huzurlu olalım!
Bu sorunları halledin bakalım “bekâ” diye bir sorunumuz kalacak mı?