HER MAHALLEYE
BİR ÜLKÜ OCAĞI
Hasan Külünk
Yarım asrı aşkın zamandır Amerikan vakıflarının denetim ve yönlendirmesine girmiş Türk milli eğitim sistemi öyle tefessüh etmiş, öyle dejenere olmuş ki yeniden düzelmesi ve ortalama Türk vatandaşı yetiştiriyor olması en iyi ihtimalle yarım asır alır. Tabii ki o zamana kadar “ben Müslüman Türküm” diyen insan kalırsa.
1960-1980 Türkiyesinde ateşle imtihan olmuş, rahmetli Necip Fazıl’ın “altın nesil” dediği insanlar dik duruşlarıyla SSCB nin yıkılıp enkazından beş tane Türk devleti doğmasına omuz ve ömür vermişler ama bir manada Anadolu ellerinden kayıp gitme sınırına gelmiş.
Kazakistan’da çok güzel şeyler oluyor ama Anadolu’yu baştan başa saran bilmem ne kolejleri “dünya vatandaşı yetiştiriyorum” diyerek milletin üst zekâ grubunu devşirmekte, üstelik de ailesinden bir çuval para alarak küresel sermayeye hizmet edecek ara eleman yetiştirmektedir.
Bosna’dan Moğolistan’a kadar TRT televizyonları izleniyor Türk dünyasının tüm Münevver’leri İstanbul Türkçesini öğreniyor ama 23 Nisan programına çıkan orta okul çocuğuna; ne okumak/olmak istiyorsun diye sorulunca “Köln üniversitesinde Tıp okuyup Alman vatandaşı olmak istiyorum” diyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama “malumu ilâm” olur biz çözüm arayışına yönelelim.
Devlet kendi yapısı içinde çare araya dursun bence iş başa düşmüştür. İş ak saçlı ülkücülere düşmüştür. Yarım asrın tecrübe birikimini ve ulaştığımız imkânları uc uca ekleyerek her mahalleye adı ne olursa olsun bir “Ocak” kurmalıyız.
İlkokul çağından başlayarak üniversite çağını da içine alan her yaş grubundan çocuklarımızı “Ocak” larda toplayıp, geleceğin Müslüman Türk Münevver’lerini yetiştirmek, Allah’a Tarihe Topluma karşı son vazifemiz olarak yüklenilmelidir.
Rahmetli Burhanettin Semerkantlı bir sohbetinde şöyle bir tavsiyede bulunmuştu;
“Türk dünyası gençleri;
-Türkçeyi çok iyi konuşmalı ve hep öne çıkarmalıdır.
-İslâm dinini çok iyi öğrenmeli, yaşamalı, çokça Kur’an okuyup anlamalıdır.
-Türk tarihi, islâm tarihi, dünya tarihini çok iyi bilmeli Türklerin yerini ve misyonunu iyi kavramalıdır.
-İmam maturidiyi iyi anlamalı ve metodunu takip etmelidir.”
Rahmetli Ufuk Şehri derdi ki; ” biz filozof değiliz, biz kavga adamıyız, düşünürken dövüşür, dövüşürken düşünürüz.”
İşte böyle Aziz arkadaşlarım çok fazla düşünmeye zaman yok bırakın bir takım insanlar çalıştay, kurultay, araştırma inceleme debelensin dursun. Biz elimizde ne varsa evimiz, iş yerimiz vb. Çocuklarımız, torunlarımız çevremiz ve onların arkadaşlarıyla başlayarak temel değerlerimizi geleneksel disiplinle anlatmaya öğretmeğe koyulalım. Her türlü günlük siyasi mülâhazaların ötesinde maziden âtiye bir yol çizelim.
Dar alanda kısa paslarla top gezdirip birbirimizi yemek yerine, bütün gün bir birimizin kusurlarını veya kahramanlıklarını yarıştırmak yerine yepyeni bir aşkla, şevkle insan yetiştirmeğe yönelelim.