Emniyet Supabı ve Tayin Edicilik..
Erol Kılınç
Benim derdim, ne şu ne bu; benim derdim Türk Milletinin temel dinamizmini özünde barındıran Ülkücülerin, demir çekirdek gibi her şart ve tehlike altında millî yapıyı korumak ve selamete çıkarmak kudret ve karakterinde olmasıdır; böyle kalmasıdır; millet ve devlet yükseliş trendine geçtiğinde de bu dinamik güçten hız almasıdır…
Kaygımız, Ülkücü bölünme sürecinin, bugünlerde geldiği vahim noktadır: Ülkücüleri Bölenler, HDP’nin de gizli ittifak/açık desteğiyle, 11 ilde büyük şehir belediye başkanlıklarını CHP’ye kazandırmış olmaları; buna mukabil kendilerinin bir horoz şekeri bile elde edememeleridir! Yani, “hiçbir şey” karşılığında bu ittifaka payanda olmuşlardır.
Bazı sosyal medya paylaşımlarında yazıldığına göre, Rusya devlet başkanı Putin, “Türkiye’de seçimlerin belirleyicisi ülkücüler olmuştur”, diyormuş. Evet, bu çok doğru bir tesbit: Her iki ittifakın da kritik müttefiki ülkücülerdir. Apaçık görülüyor ki, ülkücüler CB sisteminde nereyi desteklerlerse orayı kazandıracak bir millî kamuoyu yönlendiricisi konumundadırlar… Ve geçmiş yazılarımda da birkaç kere tekrar ettim; yine yazıyorum: MHP ve ülkücüler, AKP’nin yegâne alternatifidir; milletin % 70’inin MHP’ye bakışı olumludur; büyük çoğunluğun desteğini alamamış olması, milliyetçilik fikrinin sert ve sivri uçlarının bugünkü şartlarda onun iktidarı için mahzurlu olabileceği endişesidir; onun yerine, o sertliği, milliyetçi olmayan bir partinin iktidarı eliyle uygulamak, PKK’yı kökünden kazımak, pek çok aleyhteki yaygarayı hesap dışına atmaya yaramıştır.
Düşünsenize: Hendek savaşlarını MHP iktidarı yapmış olsaydı; Zeytin dalı ve Afrin hareketlerini ülkücü hükûmetler yapsaydı, dünya ayağa kalkar, “Türkiye’de ırkçılar, turancılar katliam yapıyorlar, sefere çıkıyorlar..” yollu velveleler kopmaz mıydı?…
Halbuki, MHP, AKP seçmeninin –anketörlere göre- büyük çoğunluğu için ikinci parti konumundadır. Yani AKP yıkılacak/sarsılacak olsa, onun seçmeni MHP’ye akacaktır… MHP ve ülkücülerin kilit rolü, emniyet supabı fonksiyonu işte budur…
Muhalefete destek veren “bölen ülkücüler”e gelince; CHP seçmeninin alternatif partisi İYİ parti değildir; bir kısmı zaten HDP’ye oy vermekte iki-üç seçimden beri bir beis görmüyor; amma bunlar bünyelerine bir ülkücü kardeşimizi almaktan imtina ederler; zihin yapılarına uymaz çünkü…
O halde, siz “ülkücüleri bölenler” sür’atle kendinizi toparlayınız. Belediye seçimlerinde büyük şehirlerin başına neler geleceğini şimdiden kestirmek zor. Ama bu zihniyet, FETÖ kalıntılarıyla da işbirliği halinde, özellikle İstanbul’da, Mersin’de, Adana’da, İzmir’de ülkeyi bir sistem tartışması çıkmazına sokarak, Türkiye’nin içte ve dışta elini zayıflatacak algı operasyonlarına başvuracak ve bundan nemalanmaya çabalayacaktır; yani ülkeyi ve milleti değil, kendi müzmin muhalif durumlarını düzeltmek için her yolu deneyecektir; her fitne unsurunu destekleyecek, sokağa dökecektir. Sizler buna uymamalısınız.. Uyarsanız, kişilik kaybınızın yanında ülkücülük övüncünüz de bir kere daha yerlere düşecektir.
***
Ülkücülerin oy oranları % 10 ila 25 arasında geziniyor… Ülkücüler en zor tatmin edilen halk kitlesidir. Hepsi lider yaradılışlıdır. Hepsi ülke ve millet sevdalısıdır. CB sisteminde tayin edici konumdadırlar. Bu konumlarını bilen/değerlendiren Türkiye aleyhtarı güçlerin bu bakımdan üzerinde oyun kurmaktan asla vazgeçmeyecekleri bir kitledir. Bu kitlenin birlik ve bütünlük içinde hareket etmesi onların işine gelmez; bölünüp ufalanması ise onların ekmeğine yağ sürer ve ülkeyi kaosa sürükleyecek olumsuzluklara zemin hazırlar. Burada ülkücü önderleri ana yollarından saptıracak iki zaaf vardır: Birincisi koltuk ve iktidar özlemidir: Koray Aydın gibi, Meral Akşener gibi siyasette yüksek kademelerde görev yapmış olanlar, o koltuklardan aldıkları zevk ve lezzetin şehvetiyle coşup, ikbal yıldızlarının sönmesinden duydukları öfke ve hırsla hareket edenler, veyahut öyle makam ve mevkilere erişebilmeyi şiddetle arzulayıp, bu arzularını tatmin edecek bir çıkış yolu arayanlar eski liderlerine ve partilerine “demokrasi” havarisi kesilerek cephe almışlardır… Beşerî zaaf olarak anlaşılabilir olan bu tavır, idealistler için en tehlikeli bir zaaftır: İktidar için düşmanla bile ittifakı mazur görecek bir körlüğe insanları sürükleyebilir…
Fakat asıl büyük zarar, millete ve devlete karşı işlenmiş olur: Bu normal olmayan bölünme, milletin emniyet supabını teşkil eden demir çekirdeğin yarılması demektir ki, ülke ve millete yapılacak en büyük kötülüktür… Bu çekirdek, asla bölünmemelidir; bölünmesine izin verilmemelidir; Bahçeli’yi sevmeseniz bile çekirdek bölünmez bütünlüğünü korumalıdır; kaldı ki Bahçeli hiçbir makam ve mevki talebinde bulunmadan, tam bir idealist/ülkücü tavrıyla hareket etmektedir. Teşkilatı yönetmekte kendine mahsus sevimsiz tutumları olabilir; Rahmetli Başbuğ Türkeş’in de zaman zaman beğenilmeyen, sevimsiz olan tutum ve davranışlarını hepimiz biliyoruz… Ama onu ve teşkilatı asla terk etmedik; en küskün anımızda bile izzet-ü ikbal ile çekildik köşemize, bekledik; bizim el atacağımız durumlar olduğunda, hemen ortaya çıkıp bayrağı kaptık ve yürüdük… Biz dava adamlığını böyle öğrendik, böyle öğrettik. Kopanlar kopuklardır; tez zamanda akıllarını başlarına devşirmezlerse, başka vâdilerden esen rüzgârlar onları öteye beriye savuracak, yok edecektir… Bu, bizi çok üzer…
Unutmayınız: CHP’ye 11 büyük şehir belediyesini kazandıran da, AKP’ye iktidar desteği veren de ÜLKÜCÜLERDİR. Tekrar toplanınız; hırs-ı câh peşinde koşanları terk ediniz; kafalarınızı, gönüllerinizi ülkücülüğün temel ilkeleriyle bir kere daha arındırınız… Milletin bize ihtiyacı var ve 2023 hedefleri için milletin kenetlenme zorunluluğu var…