Osman B.Karabacak
Sonu hendek faciası ile biten ve yüzlerce vatan evladının şehit olmasına sebebiyet veren Çözülme Sürecinin baş aktörlerinden akılsız akil adamlardan Ahmet Taşgetiren, Karar gazetesindeki köşesinde yeni ihanet hevesinin kursağında kaldığını yazdı.
Erdoğan’a bir manifesto ilanı gibi açıklama ile başkaldıran stratejik çukur, azledilen sabık başbakan Ahmet Davutoğlu’nu destekler çizgide yayın yapan Karar gazetesi sureti haktan görünerek Fetö sözcülüğüne soyunan Taşgetiren’e sütunlarını açarak açılımcı ihanete de destek olmaya başladığını göstermiş oldu.
“Türkiye açılımına ne oldu?” başlıklı yazısında “İşin içinde olanlar “Mecburiyet” psikolojisi ile kendilerine yüzde 50 artı 1 imkanı sunan herkese yaklaşabilirler, ama Ak Parti’yi, “Türkiye siyasetinde demokratik açılımın ana omurgası olmak üzere” kodlayanlar, içten içe yanarlar.” cümleleri ile AKP’nin MHP ile kurduğu ittifakın kendisi gibi düşünenleri yaktığını ifade eden Taşgetiren MHP’nin AKP politikaları üzerinde etkisi olmasına da veryansın ediyor.
Akılsız akil adamlığı sürecinde gittikleri her yerde MHP kadroları tarafından protesto edildiklerinden yakınan Ahmet Taşgetiren darbe girişimininin atlatıldığı mevcut siyasi iklimi, darbecilerin ve darbe zihniyetinin iktidarda olduğu dönemlerle kıyaslayarak, “12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat döneminde yazdım, kendimi bu zamandaki kadar kısıtlı bir duygu içinde görmedim.” diyerek FETÖ operasyonlarının sebep olduğu ortamı eleştirmişti.
MHP’nin iktidarı milli politikalar izlemeye sürüklemesinden rahatsız olan grupların sözcüsü durumundaki Taşgetiren tepkisini şu satırlarla dile getirdi:
”
Ne oldu? Bahçeli “Ne ki bu Türkiye İttifakı, diye sordu, “coğrafya eksenli ittifak olmaz” dedi. Nasıl bir şeydi bu “Coğrafya eksenli ittifak olmaz” yaklaşımı, “Vatan bütünlüğünü kapsayan ittifak konusu olmaz” anlamına mı geliyordu?
Birden ilgi uyandıran, bir tür geç kalmış “Balkon konuşması” gibi algılanan Cumhurbaşkanı’nın çıkışı, yine kendisi tarafından “O zaten Cumhur İttifakının başka versiyonuydu” yorumlaması ile düşük profile çekildi.
Hele herkesin sonunda, Kılıçdaroğlu’na saldırı konusunda Devlet Bahçeli çizgisine gelmesi ile, yani “Oraya niye gitti ki, gitmeseydi, giderken hesap etseydi… yaşanan gaz sıkışması” türü söylemlerin peş peşe zuhur etmesi, linç girişimcilerinin tamamının “Şehit yakını” payesine çıkarılarak bir tür meşruiyet kılıfına büründürülmesi…. Kızgın demir’e yeni odun atmak anlamına geldi.”
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten tutuklanan, ISID gibi örgütlere altyapı hazırlayan söylemleri olan Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul’a haksızlık yapıldığını savunan Taşgetiren, Akil İnsanlar Heyeti çalışmalarımız sırasında iki grubun provokasyonları ile karşı karşıya kaldık. Birisi MHP’lilerdi diğeri Doğu Perincek’in adamları…” diye serzenişte bulunduğu yazısında o dönemde de MHP yüzünden AKP’lilerin şehit cenazesine gitmeye korktuklarını hatırlatarak adete meydan okuyarak ilgili paragrafı sonlandırmış: “Devletin ve ülkenin sahibi ne Devlet Bahçeli ne de Doğu Perinçek!”
Ahmet Taşgetiren MHP – AKP ittifakını basit bir siyasi hesap olarak gördüğünü ispat eder ifadelerle ve Süleyman Soylu ile Devlet Bahçeli’nin aynı dili konuştuğunu AKP yöneticilerinin sindirildiği iddiası ile yazısına son veriyor.
Sabık akil adam sanki AKP yüzde 50 oy almaya devam ediyormuş gibi akıl vermeye kalkıyor ya da Amerikan malı siyasal İslamcı cepheye mevzi kazandırdığını sanıyor. Ancak unuttuğu bir nokta var ki AKP ve MHP tabanları bileşik kaplar gibi başka tarafa sızdırmadan birbirleri arasında oy geçişi yapıyor ve bu MHP politikalarının AKP tarafından uygulanma imkanı bulmaya başlaması sayesinde sürekli hale geldi. Bu sebepten dolayı ekonomik kriz, ABD ile ilişkilerin kriz ortamına dönüşü gibi sebeplerden dolayı Cumhur İttifakı aleyhine bir iktidar değişikliğini kimse ummasın.
Son söz: Size bir daha açılım yaptırmayacağız!