Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
Olay daha çok sıcak, yorum ve değerlendirme yapmak için belki daha erken! Lakin Batı suskunluğuna bakarsanız mesele hiç de tarihi çizginin dışında değilidir. Yüzyıllarca bu coğrafyayı sömüren, insan hakları mucidi İngilizler nerede? ABD ve Avrupa nerede? Bilgi çağında artık herkes herşeyi biliyor! Biliyor biliyor da, peygamberin mirasını yiyen Müslümanlar nerede? Ağlayan biziz, lâkin ders alan da biz olmalıyız! Mübarek şehitlere rahmet diliyoruz!
ZELANDALI VEYA ANZAK
Yeni Zelanda vahşeti 49 müslümanın sâdece Müslüman oldukları için canını aldı. İlginçtir ki olayda kullanılan silâhların üzerinde Türkler ve Türk tarihini işaret eden ibareler yazılmış! Katil veya katiller o kadar şuurlu bir Türk ve Müslüman düşmanıymış ki olayın intikamı Haçlı Savaşları ve Viyana’ya kadar ulaştırılmıştır! Bizim Papaz’ın Medeniyetler Barışı adını verdiği görüşlerinin de ne kadar ham ve küresel bir algı olduğu böylece bir vesile ile yine anlaşılmıştır. Ucu bir taraftan Kürtçülük’e diğer yandan IŞID’e çıkan Meş’um ve Malum ihânet hareketi biraz daha yakından tanınmıştır: Medeniyetler Barısı, adı güzel hatırâları kin ve nefret dolu!
Yeni Zelanda neresi, Türkiye ve Türklükle teması nedir? Acaba merak eden var mı? Bu ülke küçük bir Okyanus ülkesi, iki ada üzerine oturmuş adacıklar devleti! Elbette BM üyesi, elçiliğimiz ve münâsebetlerimiz var! Yüzölçümü Türkiye’nin üçte biri kadar 268.000 km.kare, nüfusu ise 5 milyon civarındadır! Avustralya kat’asının 1500 km. güney doğusunda yer almaktadır. Ülkenin yerlillerine Maoriler adı veriliyor ama onlar XVIII-XIX. yüzyılda deniz sömürgecileri tarafından getirilen Avrupalılar dolayısiyla azınlık durumundadır! Ülke yerlileri uzun yıllar İngiliz sömürgesi olarak yaşadı, ancak 1852’de özerk, 1947’de de bağımsız oldular. Resmi dil İngilizce olmakla beraber birçok dil konuşuluyor, Maori dili ise ikinci lisandır. Yeni Zelanda’da İngilizler öyle bir kültür emperyalizmi uygulamışlar ki işgâl yıllarında çoğu Müslüman olan yerli halkın günümüzde %40’a yakını hiçbir dine mensup olmadığını ifâde etmekte, kemikleşmiş Avrupalı Hıristiyan nüfus ise ezici çoğunluk ve %49 nisbettedir. Kesin olarak bilinmemekle birlikte Müslüman nüfus %20’nin altında değildir, ki onlar da genel olarak Maori’dir!
Maoriler’i nereden tanıyoruz derseniz âşina olduğumuz hatta tarihi istilah olarak kullandığımız Anzak kavramı ile karşı karşıyayız! İngilizler’in Çanakkale’ye Anzak adı altında getirdiği sömürge askerlerin yanılmıyorsak 7500’ü Maori’dir! Bu sebeplerden ötürü Çanakkale Savaşları’nın 104. yıldöndömünde menfûr olayın meydana gelmesi gerçekten dikkat çekicidir.
1915 yılında İngilizler Avusturalya ve Yeni Zelanda yerlilerinden Çanakkale’de Türkler’e karşı savaşacak bir kolordu kurmuştur, işte bu orduda görev alan askerlere Anzak adı verilmiştir. Okyanus kıt’ası ile Türkiye arasında 15.000 kilometre vardır, o sebeble bu ordu üç aylık bir deniz yolculuğundan sonra ancak Çanakkale’ye varmıştır. Ancak büyük bir heyacanla cepheye inen Anzaklar Türkler karşısında fazla dayanamamış ve 33.500 kayıp vererek 24/25 Nisan 1915 gecesi beyaz bayrak çekmişlerdir. Olay dünyaya “Çanakkale Geçilmez” kuralını kabul ettirmiştir.
Elbette İngilizler de Anzaklar da bu kadar kısa sürede eriyeceklerini düşünmüyorlardı. İri cüsseli ve bakımlılığı ile tarihe geçmiş olan bir Anzak askerinin en az iki Türk askerinin fiziki görünümünde olduğu ifâde edilmiştir. Savaş hâtıralarını yazan gerek komuta mevkiindeki İngiliz ve gerekse savaşan Anzak askerleri bilhassa bütün imkânsızlıklara rağmen Türk askerinin şecaatini özellikle belirtmişlerdir. O sebeble Çanakkale’de birbirine karşı savaşan Anzaklar ile Mehmetçik arasında savaştan sonra büyük bir muhabbet meydana gelmiştir. Her yıl Çanakkale’de bu muhabbetin tezahürlerini görüyoruz! Bu muhabbet ruhu Haçlılığın ne kadar onuruna dokunmuş ki son hâdise meydana gelmiştir!
Yeni Zelandalılar’ın Müslümanlığı elbette Hind Müslümanlığı ile ilgilidir. Hindistan’da kavimler göçünde Kuşanlar, İslami devirde de Gazneli ve Timuriler’in İslâm Medeniyeti yılları herhalde Büyük Okyanus’un bu adalarına kadar sinmiştir. Öyle ya herşeyden ayrılmak mümkün de toplumların mensup oldukları medeniyet çemberinden ayrılmaları mümkün değilidir. Görülüyor ki tarih ve medeniyet bir daha tekerrür etmiştir, ki ders alalım! Acaba ders alabilecek miyiz?
Olay daha çok sıcak, yorum ve değerlendirme yapmak için belki daha erken! Lakin Batı suskunluğuna bakarsanız mesele hiç de tarihi çizginin dışında değilidir. Yüzyıllarca bu coğrafyayı sömüren, insan hakları mucidi İngilizler nerede? ABD ve Avrupa nerede? Bilgi çağında artık herkes herşeyi biliyor! Biliyor biliyor da, peygamberin mirasını yiyen Müslümanlar nerede? Ağlayan biziz, lâkin ders alan da biz olmalıyız! Mübarek şehitlere rahmet diliyoruz!
Muhabbetle.