Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
Elbette Ülkücülük bir gün iktidara gelecektir, bu kaçınılmazdır, lâkin ülkücülüğü iktidara taşıyan MHP değil, ülkücülüğün kendisi olacaktır. Bilim adamlığı yolunda bulunan yeni kuşak ülkücülerden hiçbirisi partili olduklarını söylemiyor! Başka partilerde siyaset yapanlar da kesinlikle o partiyi kabullenmiyorlar. Devlet Bahçeli’nin beşer olarak geride bıraktığı kadar zamanı yoktur! Sayın Bahçeli ömrünün Behr’inde ne yapar bilemeyiz! Bu işler öyle Beka iddiaları ile geçiştirilecek kadar kolay değildir! Cesûr karar, üst akıl, Bilge kabiliyet ister!
KİM ÜLKÜCÜ?
Türkçülük Türk Milliyetçiliği’nin özel adıdır; Ülkücülük ise siyasetteki isimdir. Bu tanım doğrudur, bizden öncekiler de böyle tarif etmişler ki en azından doğru kabul etmek zorundayız. Dolayısiyla bu yazı çerçevesinde Ülkücülük siyaset alanı içinde değerlendirilecektir. Ülkücülük nedir sorusunun cevabı yerine Kim Ülkücüdür tesbiti yapılacaktır! Günümüzde hakikatten ülkücünün sabit bir adresi var mıdır? Yani Özel bir kavram mı yoksa Genel mi? Neden böyle bir tanımlamaya ihtiyaç vardır, derseniz muhalefetten iktidara kadar yüksek sesle ülkücülük beyanında bulunuluyor ki tıpkı milliyetçilik gibi sanki Vatansverlik olarak algılanıyor, bu doğru mu?
Önce şu adres işinden başlamak gerekmiyor mu? Hakikaten Türkeş Bey’n ölümüne kadar Ülkücülük’ün sabit ve değişmez adresi MHP idi! Çünkü bu düşünce Türk Milliyetçiliği’nden kaynaklanmasına karşın kişiliğini MHP’de bulmuştur! Milliyetçilik bizlere Ölüm-Şehadet-İşkence gibi kavramları çağrıştırmaz! Çağrıştırsa da örnekleme birkaçı geçmez. Fakat bu kavramları hartırlamadan kimin Ülkücü olduğunu tesbit edemezsiniz! Ülkücülük Marksist sol hareketlere karşı üniversitelerde doğdu ve gelişmesini sokaklarda tamamladı! Dolayısıyla Sokak sözcüğünü zikretmeden kimin ülkücü olduğuna karar veremezsiniz! Sokakların doruğu İhtilal’e beş kalan bir milyon gencin iştirak ettiği Büyük Ankara Mitingi’dir!
Bugün Ülkücüyüm demek de kolay, ülkücü olmak da! Çünkü can derdi yok, okuduğunuz gazete için öldürülme tehlikeniz de bulunmuyor! İşte Ülkücüler’i sınıflandırırken bu kriterlere uymak zorundasınız! Şartlar ne olursa olsun Sayın Bahçeli döneminde MHP yavaş yavaş adres olmaktan çıktı! Hattâ bu iş tasarlanarak yapıldı! Bahçeli’nin seçilir seçilmez, ”Âbilik müessesesini kaldıracağım” sözünü bizzat dinleyen insan sayısı fazladır! Bunun da ötesinde o methedilirken “Ülkücüleri sokaktan çekti” derler! Bakın işte burada çok şeyi kaybediyoruz, çünkü Doğuş yıllarında “Karşıt Güçler” dedikleri ideolojik hareketler hep sokaklarda oluşmuştur! Kaldırılan şeyin kötü olması gereklidir, halbuki sokaktaki ülkücülüğün kötü olan hiçbir şeyi yoktu! Sokaktaki ülkücüler ne ırza tecavüz ettiler, ne de banka soydular!
Ülkücülük evrensel sola karşı bir oluşumdu, dolayısiyla teroride olmazsa da pratikte örtüşen yanlar çoktur. Türk Solu ‘nun evrenselliği bir hayli tartışmalıdır, çünkü onlar Leninist veya Maoist olarak tanımlanmışlardır, ki kendilerinden de buna itiraz eden olmamıştır! Benzerlik odur ki başarılı olmasa da Ülkücülük Türk dünyasına yöneliktir! Dış Türkler edebiyatı malûmdur! Ülkücü Hareket ‘in siyasi oluşumu Türk Milliyetçiliği’nin bir sonucu olarak değil eksikliği üzerine bina edilmiştir! Karşıt görüşlerin böyle siyasileşme veya partileşme süreci yoktur, teşebbüsler tutmamış, en büyük sol hareket TİP bile yanmadan sönmüştür!
1990’larla birlikte tarihe karışan Soğuk Savaş dünya gibi Türkiye’de de çok şeyleri değiştirdi, fakat Ülkücülük aykırı istihbarat ve provoke gayretlerine rağmen Türkeş Bey’in vefatına kadar uzun boylu kayba uğramamıştır. Son yirmi yılda kaybeden hareket değil siyaset olmuştur! O sebeble hâlâ savunmada olan siyasetin değerlendirmelerini anlamak mümkün değildir. Cesaretle ifâde etmek ve kabûl etmek zorundayız ki bugün bünyesinde kemiyet olarak en az Ülkücü barındıran mekân siyaseti temsil iddiasında olan kurumdur. Gün geçtikçe cazibesi artan Ülkücülük ne yazık ki kurumsal siyasetin ilgi odağında değildir! Ülkücü Hareketi bugünkü MHP’den ibaret saymak hiçbir şekilde doğruyu yansıtmaz! Siyasetin aldığı oy bellidir, halbûki siyaset bilimciler ülke potansiyelini en az %30 olarak ifâde etmektedir.
Ülkücü Kim, Ülkücüler nerede? Mihver tabaka tamamen siyasetin dışındadır, Hacc’a gitmiştir ibadetle meşgûldür, çok az kesim de münferit bilimsel/ideolojik çalışma yapmaktadır. Çeşitli partilerde siyaset yapan ikinci kuşak, partilerinin dışında umut arayışındadırlar! İktidar ve muhalefet partilerinde yer bulmuşlardır ki bir hayli başarılı olduklarını söylemek mümkündir. Bir gurup da partiden koparak partileşenler! Bu arkadaşların tamamı mekânları ne olursa olsun Ülkücü olduklarını her ortamda ifâde ediyorlar! Bunların Ülkücü olmadığını söylemek kendi içinde çelişkidir. İki muhalefet partisi bunlara kapılarını sonuna kadar açmıştır! O aldatıcı Beka bahaneleri çok sağlıklı iddialar değildir!
Elbette Ülkücülük bir gün iktidara gelecektir, bu kaçınılmazdır, lâkin ülkücülüğü iktidara taşıyan MHP değil, ülkücülüğün kendisi olacaktır. Bilim adamlığı yolunda bulunan yeni kuşak ülkücülerden hiçbirisi partili olduklarını söylemiyor! Başka partilerde siyaset yapanlar da kesinlikle o partiyi kabullenmiyorlar. Devlet Bahçeli’nin beşer olarak geride bıraktığı kadar zamanı yoktur! Sayın Bahçeli ömrünün Behr’inde ne yapar bilemeyiz! Bu işler öyle Beka iddiaları ile geçiştirilecek kadar kolay değildir! Cesûr karar, üst akıl, Bilge kabiliyet ister!
Hoşçakalın.