Ali BADEMCİ
Sayın Bahçeli önünüze büyük bir liste koyun, câmiayı tam olarak kucaklasın! Elbette hakaret ve dedikodu ile uğraşanlar bu listede olmasın! Fakat dışarıda kalan herkes böyle değil ki, hâlâ oy veriyor ve partisini önemsiyor! Aramazsanız veya çok meşguliyet gerektiriyorsa o devre şahıslarından görevlendireceğiniz kişiler bu işi yapsın; hatta gelmiyorlarsa zorla getirsin! İşte bu kadar!
BAHÇELİ ÇAĞRISI
Sayın Devlet Bahçeli partinin MHP adını alışının 50. yılında Adana’da çok güzel mesajlar verdi. Ne yaptı; toparlanma, küskünlere ve hangi sebeble olursa olsun gidenlere “gel-gelin” dedi! Sözde kalması ihtimali yüksek olsa da bu çağrıyı önemsemeliyiz! Adana’da müflis Belediye Başkanına oy istemedi, ortadan bölünerek diğer partiye gidenleri özellikle davet etti! Fakat seçim sürecinde o taraftan bu tarafa dönüş olmayacağı hemen hemen kesin! Karşı ittifakın MHP seçmeni açısından psikolojik handikabı biliyoruz, lâkin yapılan anketlerde Kozan’da bile bu adaya ilginin yüksek çıkması da unutulmamalıdır. Esasında başka alternatif de yok, AKP’lilerin çoğu Saadet Partisi’ne gider mi gider, ülkücüler Sözlü’ye gitmeyeceğine göre, acaba ne yapar!
Biz esasında siyaset yazısı yazmak istemiyoruz, lâkin Adana’da 50 yıllık emeklerimiz var, her ne kadar Sözlü bizi buradan kaçırdı ise de yine de Adanalılık’dan kurtulamıyoruz! O sebeble Bahçeli’nin konuşmasını çok önemseyince bir şeyler söylemek istedik. Pek iyi biliyorsunuz ki Başbuğ’dan sonra başlayan hazan mevsiminde birçok arkadaşımızın aksine biz parti bünyesinde kalmayı ve Devlet Bahçeli ile hareket etmeyi uygun bulduk! Kınayanlar oldu, hâlâ başa kalkanlar da var, fakat ne yapalım ki biz siyasetten bu kadar anlıyoruz! Yoksa herkesin bildiklerini fazlasiyle biz de biliyoruz! Genel Başkanı parti içi siyasette hiçbir doğruda iknaa etmek mümkün değildir, bu husûsiyetini çok insan bilmez! Fakat biz biliyoruz ve yine de o yoldan ayrılmıyoruz! İnat mı, asla! Kafamıza başka şey girmiyor ve muğlak förmüller yerli yerine oturmuyor! Çünkü insaların en az ilgilendikleri, çoğu zaman görmemezlikten geldiği süreç içinde yaşanılan zamandır! O sebeble biz milliyetçiler önüne bakmayan insanların en iyi numûnesi, belki de gözünün önünü görmeyenlerin ta kendisidir! Bize “bakar kör” diyenlere hiç kızmayın!
Bahçeli’nin çağrısına dönmek istiyoruz, “Bu iş lâfla olmaz” diyebilirsiniz ama “lâf” ile başladığını de anlamalıyız! “Sözle başlar” ama mesajlar yerine ulaşır mı, hiç sanmıyoruz! Çünkü Bahçeli’yi en evvel en yakından tanıdıkları, belki hemşehrileri, dostları ve arkadaşları terkettiler! Esasında kitlesel parçalanmalar İyi Parti olayına kadar çok görülmedi, benzer olaylar cereyan etti ise de tesiri olmadı! Siyasette Bahçeli’nin yanında kalanlar gidenlerden daha fazla keyfiyet ifâde etti! Bu konuda kemiyeti çok önemsemeyiniz, zira toplumsal oluşumlarda keyfiyet kemiyetin çok önünde seyretmektedir! Böyle düşünmezsek yurtta ve dünyada birçok siyasi olayı anlamakta zorluk çekeriz! Siz o mahfillerde serdettiğiniz görüşlerin dinlendiğini mi sanıyorsunuz, bu işlerin adı belli “geyik sohbeti!” o kadar!
Devlet Behçeli söylemin ötesinde ne yapması lâzım geldiğini çok iyi biliyor; herkese bir telefon kadar yakın olduğunun da farkındadır! Önüne kendi yaptığı bir listeyi koyacak ve teker teker telefonla arayacak ve davette bulunacak! MÇP kurulduğunda Türkeş Bey onca karizmaya rağmen bu işi yapmış, küçük büyük herkesin gönlünü alarak, Bahçeli’ye teslim edilen hareketi toparlanmış şekli ile teslim etmişti! Bunu Sayın Bahçeli çok iyi bilir, çünkü davetlilerden biri de zat-ı âlileridir. O toplantıda faydalanılacak çok şey vardır, bilhassa “Başbuğ”un üslûbuna harfiyen uymalıdır, kendilerine yakışan da budur! Eğer o kişilik bir anlık o kişilik ile buluşabilirse meseleler kökünden halledilir!
Sayın Bahçeli böyle bir hattı hareketi kendine yediremiyor veya karşı tarafı küçümsüyorsa bu onun hâlâ devam eden büyük eksikliğidir! Zamanında Bülent Ecevit şimdilerde de Tayyip Erdoğan’a gösterdiği ilginin milyonda biri bile ülkücüleri toparlamaya yeter! Sanırız Genel başkanlıklarının artık tartışılmadığının çok farkında değillerdir, “Eskimeyen Eskiler” için tavsiye ettiğimiz yolda hiç kimse kendi yerine talip değildir, işin üzerinden yirmi yıl geçmiştir! Yani herşey geçmişte kalmıştır, bizzat kendileri “Gelin Barışalım” derse ne olur, dünyanın sonu mu gelir!
Bakınız pırıl pırıl bir gazete çıkarıyorsunuz, adını siz koymuşsunuz, ama kimse okumuyor! Orada kendini bulan ve geçmişini hatırlatan Allah’ın kulu yok! TV de öyle! Şu açık oturumlara katılan arkadaşların durumuna bakın, en zayıf adamlar, doğru dürüst “Türkçe” konuşamıyorlar! Böyle Türkçülük olur mu? Lütfen zatı âlileri de biraz “İmlâ Klâvuzu” çalışmalı, hiç de ayıp değil! Şu son konuşmada “Tanzimat” yerine “tazminat”,” Meşrutiyet” yerine “meşruiyyet derseniz herkes gülmez mi?
Sayın Bahçeli önünüze büyük bir liste koyun, câmiayı tam olarak kucaklasın! Elbette hakaret ve dedikodu ile uğraşanlar bu listede olmasın! Fakat dışarıda kalan herkes böyle değil ki, hâlâ oy veriyor ve partisini önemsiyor! Aramazsanız veya çok meşguliyet gerektiriyorsa o devre şahıslarından görevlendireceğiniz kişiler bu işi yapsın; hatta gelmiyorlarsa zorla getirsin! İşte bu kadar!
Muhabbetle.