ROMULUS – REMUS DESTANI VE ETRÜSKLER
ERTUĞRUL SUBAŞI
Hani muazzam bir söz vardı Prof. Dr. Fritz Neumark’a ait ; ‘’Türkleri Tarihten Çıkarırsanız Tarih Diye Bir Şey Kalmaz’’
Evet, Kutlu Türk Irkı dünyanın yaradılışından bu zamana kadar gecen süre zarfı içerisinde; her daim siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel alanda Dünya milletlerini etkilemiştir. Etkilemekle kalmamış Türklerin yaşantısını aynı şekilde yaşamlarında uygulayan milletler olmuştur. Lakin bu hususu kabul etmeyen sözde tarihçiler de olağandır ki Türk düşmanlıkları mevcuttur. Elbet mevcut olacaktır çünkü TANRI TÜRKÜ LEME NİZAM VERMESİ İÇİN YARATTI. Bu nizam ve intizam savaşında, bu varoluş mücadelesinde elbette yaratıldığı günden bu yana Türk’ün mevcudiyetinden aşırı derecede müteessir olanlar vardır. Akın akın dünyanın her yerinde izler bırakan Türk ırkının izleri asla silinmeyecektir. Bu hususta; Siyasal, Sosyolojik, Antropolojik ve her türlü açıdan gerekli mücadele daimi olarak verilecektir sürdürülecektir.
Atatürk’e göre Sümerler ve Hititler Türk idi. Ayrıca Atatürk’ün mühim olan bir gemimize ‘ETRÜKS’ adı verdiği bir hakikattir. Etrüsklerinde Türkler gibi brakisefal olduğu da bilim adamları tarafından dile getirilmiş bir husustur. Etrüskleri inceleme sebebimiz; Romulus ve Remus adlı Roma’nın kurucusu olan bu destan ve destanı kazandıran Etrüsklerin vaziyeti. Yapılan araştırmalar ve incelenen makaleler neticesinde bu hususu elimden geldiğince ele almaya çalışacağım.
Romalılar siyasi kuruluşunu Etrüsklerden almışlardır. Devlet teşkilatlanmasından tutun bütün sistematik hallerini Etrüsklerden almışlardır. MÖ. 8. yy’de güçlü bir Etrüsk devletinin varlığı inkar edilemez bir hal almıştır. Soy-culuk kavgaları sebebiyle Etrüskleri reddeden ve yok etmeye çalışanlar; bilim adamları ve araştırmacıların gün yüzüne çıkardığı hususlarla Etrüsk varlığını asla inkar edemezler. Hatta Romalı hatip Canton ise ‘’ Bütün İtalya Etrüsklerin egemenliğindedir’’ demiştir. Romulus ve Remus dan sonraki gelen kralları Etrüsk ve Latin göstermiş ama Latinler üzerine daha çok dikkat çekmektedirler. Sebebi ise; Etrüskleri yok etme ve kültürel bir hiçlik sebebiyledir. Hatta Krala ’Mamur Tarhan’ lakabını takarak halk arasında bir galeyan tohumları ekmişlerdir. Bu arada ‘’Tarhan’’ Türkler de savaşçı ve asker olarak bilinen ‘’Tarkan’’ dan geldiği fonetik araştırmalar ve deliller ile ispat edilmiştir. Kralın oğlunu yarı çıplak bir kadın sunularak baş başa kalmaları neticesinde; kadını namusuna tecavüz edildiği ileri sürülerek, halkı ayaklandırıp kral ve ailesinin ülkeyi terk etmesine sebep olmuşlardır. Etrüskleri yok etme aşaması böyle sürmüştür.
Etrüsklerin Türk olduğu veya Türklerden etkilendiğini bir kafatası ölçümüne gidenler de elbette mevcuttur. Buna brakisefal yanıtıyla cevap yeterlidir. Ayrıca CHİUSİ müzesinde yer alan Etrüsk kadınlarının giyimi ve saçlarını örerek omuzlarından sarkıtmaları Türkmen kadınlarına benzemektedir. Ayrıca erkeklerin Yunan tesirinden önce ki süreçte Türkler gibi uzun saç bırakmaları kafalarına külah dedikleri Tutu denilen şapka tarzını kullanmaları da ciddi bir husustur. Erkekler TOGA denen cübbe giyerlerdir eski Türkçede TONG diye adlandırılan N telaffuzu yapılmayan ve TOG adını alan kıyafete TOGA denirdi. Bunlar bir tesadüfler örneği olamaz.
Tarihin babası Herodot Etrüsklerin köklü mazisini dile getirmiştir. Aynı zamanda Pelasglar yani Etrüskler Türkler gibi göçebe bir hayat benimsemişlerdir. Türkler gibi ata iyi binen ve savaşçı özellikleri ile Türklere benzeyen bir kavimdirler. Özellikle kuzeyden geldikleri inkara teşebbüs edenler için koca bir hakikat değil de nedir? Burada gayemiz birilerinin Türk olduğunu ispatı değil zaten vakti zamanında Etrüsklerin Türk olduğuna ait ispatlar yapılmıştır. Benim asıl gayem Romulus ve Remus destanındaki ikiz kardeşleri emziren dişi kurt mitolojisindeki kurt motifi ve Türklerde kutsal olan Türklüğün simgesi olan kurdun varlığıdır. Bunu da Etrüsklerin yaşantısı ve yapılan ispatlı araştırmalar ile harmanlayıp sunma hedefidir.
Dil ve fonetik olarak Pelesglar TEPEA adı Pelesgca da küçük tepe manasına gelirdi bu de Türkçe de kullandığımız tepe ile aynıdır. Romulus ve Remus destanına geldiğimiz vakit şöyledir Romulus ve Remus adlı ikiz kardeşler arasında geçer. Destan; Eski İtalyan kentlerinden Alba Longa’nın Numitor adında bir kralı vardır. Numitor’un tahtına göz diken kardeşi Amulius onu devirir ve tahtını güvenceye almak için, Numitor’un kızı Rhea Silvia’ya hiç evlenmeyeceğine ilişkin yemin ettirir. Evlenirse, doğacak çocuklarının tahta sahip çıkacağından korkmaktadır. Oysa savaş tanrısı Mars, Rhea’ya âşık olur. Rhea’nın Mars’ tan ikiz oğullar dünyaya gelir. Rhea’nın oğullarının büyüyüp kendisini tahtından edecekleri kaygısıyla, Amulius bebekleri bir sandığın içinde Tibet Irmağı’na attırır. Taşan ırmağın neticesinde çocukları bir çoban bulur ve Dişi kurt tarafından çocuklar emzirilir. Akabinde Bir kent kurmaya karar veren Romulus ve Remus dişi kurdun onları emzirip büyüttüğü yeri seçerler. Romulus, Palatium (bugün Palatino) Tepesi’nin çevresine bir duvar örmeye başlar. Romus yaptığı duvarın çok alçak olduğunu ileri sürerek kardeşiyle alay eder ve savını kanıtlamak için üzerinden atlar. Öfkesine yenik düşen Romulus, Remus’u öldürür.Romulus, kendi adından esinlenerek Roma adını verdiği yeni kentin yapımını sürdürür. Ardında ülkesini başına gecen Romulus inşa ettiği bölgesinde, aralarında hiç kadın yoktur. Romulus, bir İtalyan kabilesi olan Sabinler’in kadınlarını kaçırmak için hileye başvurur. Bir şenlik düzenleyerek Sabinler’i çağırır. Erkekler eğlenceye dalınca, Romulus’un adamları Sabinli kadınları kaçırır. Öfkeden deliye dönen Sabinli erkekler, kralları Titus Tatius’un önderliğinde Romulus’la savaşırlar. Ama Romalı eşlerinden hoşlanmaya başlayan Sabinli kadınlar araya girerek barışı sağlar. Titus Tatius, bir savaşta ölene kadar, Romulus’la birlikte iki halkı da yönetir. Akabinde Romulusun fırtına sonucu kaybolduğu ve halk tarafından göğe yükseldiği ilahlaştığı rivayet edilir ve o Tanrıya tapılır. Şimdi biz gelelim kadın kaçırma hususuna Atinalı kadınların Pelasglar tarafından Helena’nın Truvalı prens Paris tarafından kaçırılmıştır. Sabin kadınları da ilk Romalılar tarafından kaçırılmıştır. İki kaçırma olayındaki hususiyet net bir şekilde zuhur etmiştir.
Etrüskler dediğimiz gibi ata binen ve çalgıya mühim veren bir kavimdir. Şamanizm’de kamlar çalgı eşliğinde kötü ruhları def ederken, o ritüel ile dans ederlerdi bu İslamiyet sonrası Konya’da Mevlevilerde, Kadirilerde, kısaca; sofilerde aynı şekilde kendisini göstermiştir. Etrüsklerde sıçrayarak ve raks eden bir rahipler sınıfı kurmuşlardır. Aradaki bağlantı Şamanizm den yani Türklerden gelen bir kültürdür.
Alman Sinolog Karl Eberhard Çin’in komşu ülkelerindeki milletlerin örf ve adetlerini ayırt edecek kıstasları dile getirtirken; Türklerde kurt efsanesi ve mağaranın kutlu sayılmasını belirtmiştir. Eserinin 8. Faslının 49. Sayfasında ise kurttan türeme mitine dikkat çekmiştir. Buradaki bağlantı ise Romulus ve Remus kardeşlerin bir dişi kurt tarafından mağarada emzirilmesi ve o mağaranın olduğu bölüm kutsal sayılmıştır. O mağara ‘’Lupar Cale’ yani kurt mağarası adıyla anılır ve itibar görür.
Etrüsklerde uğurlu olanı ve uğursuz olan ayırt etmek için önceden haber verene ‘AUGUR’ denirdi. Biz Türklerde uğur kelimesi iyi saadet güzel talih manasında kullanılmaktadır. Etrüsklerde aynı şekilde devam etmiştir. Türklerde İslamiyet evvelinde ölülerin başına balbal dikilirdi ve değerli eşyalar gömülürdü Etrüsklerde yapılan kazı ve araştırmalar neticesinde aynı şekilde devam ettiği gözlenmiştir. Türklere kazlara önem verilirdi ve kutsal sayılırdı kuş şekli almış Tanrıça ifade edilirdi. Etrüsklerde aynı şekilde. Romalılar kazlara saygılıdır. Yapılan kazı çalışmaları neticesinde ölenlerin kabirlerinde, ölen kişinin ruhuna refakat eden kaz ve kuş çizimleri görülmektedir. Kuş is-le Tanrıya ulaşma motifi mevcuttur.
Türklerde Kurt motifi muazzam bir yere sahiptir. Destanlarımızda yer alan Bozkurt yol gösteren, rehber olan ve türeyiş inancına sahip olunan ulu bir motiftir. Türklüğün simgesi olan Bozkurt bugün acunun her yanında izlerini belli etmiştir bugün destanlarından aldıkları ilham ile amblemlerini belirleyen Romalıların destanındaki dişi kurdun Türklerden bir esinti, Türklerden bir varlık olduğunu inkar edenlere karşı yukarıda naçizane araştırılmış Etrüsklerden bahsettim. Şu an da halen bu hususu kabul etmeyenler olabilir. İllaki bu başkaldırış olacaktır lakin belirttiğim gibi gayem Türklerin ve Türklüğün acundaki izleridir. Yararlandığım kaynaklar ve makaleler bunların ispatıdır.
TANRI TÜRK’Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN