H. Nurcan YAZICI
Prof. Dr. İlber Ortaylı gençlerle olan bir toplantısında, “En büyük uzaklık bir memleketi terk etme durumudur. Türkiye üniversitelerinde en iyi dereceleri alanlar, okuyanlar gidiyorlar.” açıklamasında bulunarak “İyi eğitimli ve yetenekli kişilerin kendi ülkesinden bir başka ülkeye göç etmesi olarak tanımlanan” beyin göçü meselesine dikkat çekti.
Ortaylı’nın konuyu gündeme getirmesi doğru bir hareket lakin, konuyu ifade ediş biçimi ile çözüm adresi yanlıştı.
Nedeni ortada; Gençler niteliklerine, vasıflarına, liyakate göre değerlendirilmediklerini düşündükleri için iş ve kariyer imkânı buldukları başka bir yere göç ediyorlar.
Yani, göç nedenleri ve sebep olanlar da, gençler için büyük bir sorun1
O vakit Ortaylı’nın muhatabı, göçe neden olan ve yıllardır sessiz kalan siyasiler olmalıydı.
Bir çocuğu yurt dışına göç etmiş bir anne olarak olayın ailelere açtığı yaranın büyüklüğünü ve gençlerimizin çaresizliğini iyi biliyorum.
Çocuğumu bir başka ülkeye çalışmaya gönderirken, onu bu karara mecbur bırakanları, mevcut düzeni ve ortamı sorguluyor, ülkesi için çalışmasını, ülkesinin geleceği olmasını arzuladığım evladımızın bir başka ülkenin geleceği olmasını çaresizce izliyorum.
Ya siyasiler? Gençlerimizin sorunlarını ve geleceklerini bir türlü ülke gündemine taşıyamadıkları gibi, kendi ikballeri için harcadıkları çabanın yarısını, gençler için göstermiyor, gençlerimizi sahiplenemiyorlar…
Bu arada, “Bir başka ülkeye daha iyi iş imkanları için göç eden kişiler anavatanına döndüğü zaman da ekonomiye artı bir değer olarak da katkı sağlayabilir. Bireyin yurt dışında kendini geliştirdiği iş alanındaki tecrübeleri anavatanında kullanması ülke ekonomisine ciddi avantajlar sağlar.” gibi söylemlerleolayın açtığı yaraları hafifletmeye çalışmayın…
Göç ettikleri ülkede iyi yaşam şartları ve haklara sahip olanların ülkelerine ancak, emekli olarak döndüklerini biliyoruz
Ortaylı, “En büyük uzaklık bir memleketi terk etme durumudur. Çünkü Atatürk’ün kurduğu cumhuriyette, gençliğin bir fiil burada kalması ve bir şeyler oluşturabilmesi gerekmektedir. Bunu yapamıyoruz. Kimseyi suçlama durumunda değiliz, kimseyi itham da etmiyoruz. Fakat filli görünüm odur ki manzara çok hoş değildir.” diyor.
Ben de diyorum ki, suçluyu ve nedenleri ortaya koymadan konuyu çözemeyiz. Eğer bir sorunu dile getiriyorsanız; çözümünü, nedenlerini ve sebep olanları da açıkça ortaya getireceksiniz.
Lütfen! “Dilimizi korkak alıştırmayalım”
Bu konuda muhataplarımız belli; gençlerimiz sadece mağdur.
Bilim, sanayi ve teknoloji bakanımızın açıkladığı “tersine beyin göçü” projesi elbette önemli bir adım. Lakin genç beyinlerin gidişini engellemek, geri getirmekten daha akıllıca bir hareket olsa gerek.
Sizlerden beklenen gitmelere engel olmak; eğitim ve iş imkânı konusunda fırsat eşitliğini sağlanmak… Yerel yatırımları yörenin ihtiyacına göre ve gençlere iş imkânı sunacak şekilde düzenlenmek… Özellikle kişisel projelerini gerçekleştirmeleri konusunda gençlere destek vermek. Siyasi referanslarla gençlerimizin önünü kesmemek… Onların taleplerine adil davranmak…
Bakın bakalım, emeklerinin karşılığını alan, eğitim, çalışma ve üretme imkânı bulan gençlerimiz, ülkesini terk edip, gurbetin yollarına düşer mi?