Hasan Külünk
Türkiye “dengelerin dengeleyicisi” olmak gibi çok zor bir konumda müttefiksiz kalmanın ağır yükünü de her dem devrede tutarak yürüdüğü bu yolda öyle veya böyle beka risklerini yönetmektedir. Bu oyunun bütün aktörleriyle hem ortak hem rakip alanlarımız vardır olmaya da devam edecek.
İlişkilerimizi sürdürdüğümüz hiçbir ülkeyle müşterek menfaat bütünlüğümüz olmadığını bilerek ve yaşayarak kurtlar sofrasında beka mücadelesi vermek gibi bir büyük sınavdan geçiyoruz.
Ermenistan vasıtasıyla Türk dünyasıyla hududumuz/bağlantımız nasıl kesilmişse İran sınırından Akdeniz’e uzanacak bir PKK devleti kurularak İslâm dünyasıyla sınırdaşlığımız ve direk bağlantımız engellenmek istenmektedir. Projenin başı da sonu da budur gerisi hep sahne dekorundan ibarettir.
Bu oyunun birinci derece aktörleri ABD, Rusya, İran, İngiltere, İsrail, S.Arabistan, Mısır, Fransa, Almanya, Çin, Irak, Suriye olmak üzere ikinci derece aktörlerin de hepsiyle örtüşen ve çatışan menfaatlerimizi aynı anda, aynı oyunun içinde takip etmek, korumak ve sürdürmek durumundayız.
Ne ABD ve yandaşlarıyla ne de Rusya ve yandaşlarıyla her alanı kapsayan sürekli, kalıcı ve güvenilir bir ittifak kurma şansımız maalesef yoktur.
Elimizdeki değişken kartları iyi kullanarak bir onunla bir bununla çatışarak ve rekabeti kullanarak kendi yolumuzu açmaya çalışıyoruz.
ABD’nin Suriye’den çıkmasını isterken İran yanımızda oluyor, ama satır arasına “Tüm yabancı güçler Suriye’den çıkmalıdır”ı yerleştiriveriyor.
Rusya, ABD’den yeter ki uzaklaşın, karşılığında S400 füzelerinin teslimini hızlandırıyor ama PYD’nin Moskova ofisini de aktif olarak himaye ediyor.
Velhasıl akşamdan sabaha değişme riski taşıyan ittifaklarla çok merkezli bir oyun, hemde beka meselesi boyutunda kucağımızda bulunmaktadır.
Bu mücadeleden alnımızın akıyla başarıyla çıkacağız. Başarının şartlarını iyi kavramak ve yaygınlaştırmak vazgeçilmez duruştur.
Çok çalışmak, azami birlik, birbirimize saygı ve bağlılık, elimizdeki her türlü varlığı önceliklerimizi iyi belirleyerek yerinde kullanıyor olmak. Savunma sanayii yatırımlarını arttırmak konvansiyonel ve modern savaş makinalarının üretimini geliştirmek.
Bütün bunları niçin yapmamız gerektiğini millete mütemadiyen ama abartıp bıktırmadan anlatmak durumundayız. Milli savunma bilinci ve stratejilerini öncelikle aydınlarımız olmak üzere tüm millete hem de ikna ederek adeta ezberletmek zarureti vardır.
Tasarruf ve her türlü üretimin yerinde kullanımı yukardan aşağı cemiyetin tüm katmanlarında birbiriyle bağlantılı, etkileyen ve uyumlu bir dozda sürdürülmelidir.
Zor oyunu bozar, sonucu en nihayet güçlü ve akıllı olan belirler. Gayret bizden tevfik Allah’tan….