
Yılmaz KOÇ
Osmanlı devleti, Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce, İngiltere’ye iki savaş gemisi siparişi etmişti. Bunlardan birisi, Brezilya Hükümeti hesabına yapımına başlanmış ve büyük kısmı tamamlanmış durumda devralınan Sultan Osman zırhlısı, diğeri de Reşadiye zırhlısıydı.
Zırhlıların yapımı bitmiş, hatta Sultan Osman zırhlısı süvariliğine Rauf (Orbay) Bey, Reşadiye zırhlısının süvariliğine de Vasıf Bey atanmıştı. Sultan Osman zırhlısının teslim alınması için Londra’ya Reşit Paşa vapuruyla Rauf Bey ve 1.200 kişilik mürettebat gönderilmişti.
Tam bu sırada da Saraybosna’daki olay meydana gelmişti. Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla birlikte müttefik olarak görmedikleri Osmanlı İmparatorluğunun sipariş etmiş olduğu zırhlıları da teslim etmek İngiltere’nin işine gelmiyordu.
Almanya’nın yanında savaşa girmekle suçlanan Osmanlı İmparatorluğunun İtilaf Devletleri tarafından müttefik olarak kabul edilmeyeceği, zırhlıların teslim edilmemesiyle birlikte savaşın başlamasından itibaren anlaşılmıştı. Bu nedenle Birinci Dünya Savaşına Osmanlı İmparatorluğunun, Almanya’nın yanında girmesini eleştirmek pek yerinde değildir.
Ancak İkinci Dünya Savaşında olduğu gibi tarafsız kalınabilirdi demek mümkün olabilecektir. Bu durumun da pek mümkün olmadığı, İtilaf Devletlerinin Birinci Dünya Savaşına girmelerinin sebebinin Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak olduğu da bilinen bir gerçektir.
Bu nedenle İtilaf Devletleri Osmanlı İmparatorluğunu, Almanyşa’nın kucağına doğru bilinçli olarak itmişlerdir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bunun en önemli göstergesi de paraları ödenmiş olmasına rağmen iki tane zırhlının Osmanlı İmparatorluğuna verilmemesidir.
İngilizler gemiyi teslim etmekte gecikince Rauf Bey, Paris’te bulunan Bahriye Nazırı Cemal Paşa’yı ziyaret ederek, İngilizlerin garip bir tutum içinde olduklarını, Sultan Osman zırhlısını bitirip, teslim etmemek için her gün yeni bahaneler bulduklarını söyledi. Cemal Paşa, Rauf Bey’i, Londra’ya giderek gemiyi teslim almaya çalışması için geri gönderdi. Ayrıca son taksitin de gönderileceğini belirtti.
Cemal Paşa, İstanbul ile haberleşerek Sultan Osman ve Reşadiye zırhlılarının son taksitini İngilizlere ödedi. Son taksit de ödenmesine rağmen, Sultan Osman ve Reşadiye zırhlıları Osmanlı devletine teslim edilmedi[1].
Ne kadar köklü ve büyük devlet olurlarsa olsunlar, kendi çıkarları ön plana çıktığında verilen sözlerin hiçbir değerinin olmadığı, bu olayla da kanıtlanmış oldu.
Günümüzde Arizona’da bulunan Luke Hava Kuvvetleri Üssünde bulunan iki F 35 uçağının Türk pilotlarca denemelerinin yapımına başlanmasına rağmen ABD Senatosunun, Türkiye’ye F-35 savaş uçağının verilmesini yasaklayan önergeye imza atması kafaları karıştırmış durumda.
İki F-35 uçağının türkiye tarafından mülkiyetinin alınmış olmasına rağmen tesliminin yapılıp yapılmayacağının belirsizliğini koruduğu da bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Yaklaşık yüz yıl önce zırhlıların alımı yapılmış olmasına rağmen verilmemiş olması ve günümüzde F-35 savaş uçaklarının durumu aynı senaryoyu çağrıştırıyor.
[1] Kazım Karabekir, Birinci Cihan Harbine Neden Girdik-1, Emre Yayınları, İstanbul, 2000, s.39,40.