Ali BADEMCİ
İşte böyle bir ortamda daha tecrübeli başlanılan Zeytin Dalı harekatı da başarı ile sonuçlanmış, artık Antep ve Kilis’in mahalle karakolu gibi bombalanması önlenmiş ve sınırımız tam güven altına alınmıştır. Afrin Harekâtı 200 km.lik Reyhanlı Kilis hududumuzu hemen hemen ortadan kaldırmış ve ayrılıkçı unsurlara bırakmıştı. TSK başarılı harakât ile sadece devletimizin yüzünü ağartmakla kalmamış devlet olarak da artık güçlü olduğumuzu ispat etmiştir. Bilhassa bu hususların siyaset bilimciler tarafından iyi değerlendirmesi şarttır.
.
BÂB-AFRİN-İDLİP I
Bizim dağdan (Belen Tepesi 740 mt.) Suriye çok net görülüyor, savaş sanki kapınızın önünde! Uçak ve top sesleri sabahlara kadar sürüyor Cilvegözü sınır sınır kapısı Halep Kapısı sanılır ama alâkası yok, Babülhava İdlip toprağıdır. Büyük bir ilçe olan Harim hemen hemen Reyhanlı işle bitişik, o tepeler Hatay’ın her yanından görülür! Baba Esad 1982’de burada bir gecede 75.000 kişi öldürmüştü! Osmanlı İdlibi’nın %10’nu şimdi Hatay toprağı, Altınözü ve bir kısım Yayladağı köyleri! Altınözü tarafı genel olarak Arapça konuşur ama kimse “Arabım” demez, Yayladağı’nın sünnî olarak bir adet Arapça konuşan köyü vadır: Nişrin! Yayladağı ve Altınözü arasında sanırım iki adet Nusayri köy bulunuyor! Türkçe konuşanlardan Nusayri olmadığı gibi Şafii de yoktur; genel olarak Sünnî Araplar Şafii’dir. Dolayısıyla Yayladağı Bayır-Bucak, Altınözü ise İdlip devamıdır. Afrin bizim Reyhanlı-Kırıkhan-Hassa ilçelerimizin Suriye tarafı. Birçok köy ortadan bölünmüş, yarısı Afrin yarısı Hatay’da kalıyor! Ama ne yazık ki bu tarafta Karafakılı Türkmen aşireti halis Türkçe konuşurken karşı taraftaki akrabalar kesiksiz Kürtçe konuşuyor! Bizim dağlardan Bâb görülmüyor, ses de duyulmuyor, orayı görmek için ya Kilis veya Urfa’da olmak gerekiyor! Güzelim Menbiç’i hiç göremiyoruz! Fatih’den ahfadına vasiyet, “Fırat’dan öteye geçmeyin!”, ne demek istemiş acaba? Çünkü o zaman Fırat doğusunda Türkmenler(Akkoyunlular) yaşıyor; onlar da Azerbaycan’a göçünce bugünkü resim ortaya çıkmış!
Canım Suriye, vatanım benim; o topraklar, Halep Anadolu’nun atası değil mi? Mustafa Kemal’in büyük dedeleri Halep’den göçmüş, keşke düzgün bir çalışma yapılsa! Sahi büyük kurtarıcının Yıldırım Orduları ile son terkettiği Suriye toprakları neresiydi? Bayır-İdilp, Afrin-Bab! İşte şimdi de onun askerleri aynı çizgiye döndü, tam 100 yıl sonra! Gerçekten tarih tekerrür! Fakat demografi, coğrafya, sosyoloji, dil gibi departmanlar oynak! Neden? Masabaşı siyaset, ileride solsa da renk renktir, çizgi çizgidir! Asker aynı asker, şunun şurasında beş göbek ya olmuş ya olmamış! O günkü Mehmed’in torunları! Ali, Hasan, Hüseyin ne fark eder? Hepsi “Mehmed” değil mi? Fazlası var, Gökhanlar, Kürşadlar, Baturlar, Alparslanlar, Tuğrullar ilave edilmiş!
Kitaplarımızda (Suriye’de Türkmenler Ve Bayır Bucak, Suriye Sendromu) bugün askerimizin bulunduğu Suriye bölgeleri detaylı olarak ele alınmıştır. O sebeble bu yazıda öyle uzun uzadıya tarih ve demografi bilgilerinin tekrarına elbette gerek yoktur. İsteriz ki bugünden, yani hâli hazırdan bahsedelim; görmüyor musunuz TV’lerde maşallah akıl hocalarından geçilmiyor da; ne yazık ki hiçbir kehanetleri tutmuyor. Geçen hafta uzman olduğu söylenen emekli bir asker 15 Eylül’e kadar Rusya İdlib’e saldırmaz dedi ama 5 saat sonra bombardıman başladı! Suriye olayları başlarken bizim muhteşem yazılı basın İdlib’i “İklib” diye telâffuz ediyor, hatta daha da ileri giderek Amanoslar’ın en yüksek noktası olan Cebel Akra’ya (Keldağ), Cebel Ekrad) diyerek bu dağı “Kürt Dağı” ilân ediyordu. Velhasıl bizde devlet ve hükümeti beğenmeyen sivil akıl döküldükçe dökülüyor! Şimdi de İdlib’in en büyük ilçesi ve Suriye’nin en eski Türk yerleşim bölgesi olan Cisrişuğur ilçesini köy diye takdim ediyorlar! Halbuki Osmanlı devrinde Yayladağın’dan Altınözü’ne kadar bugünkü Hatay beldeleri olan kasaba, köy ve mezralar buraya bağlıydı. Cisrişuğur adının bir Selçuklu istilâhı olduğu yine kitaplarımızda bulunmaktadır.
Fırat Kalkanı Harekatı ile Türkiye, Cumhuriyet tarihimizde Kıbrıs’tan sonra en önemli adımı atmıştır. Evvelce ABD Irak’ı işgal ederken rengini kaybeden “Kırmızı Çizgiler”in solmasına Suriye’de müsaade edilmemiştir. Bir kalkışma ve ihanet hareketinin akabinde de olsa Carablus ve Bab ustaca temizlenmiş TSK gerektiğinde harikalar yaratabileceğini ispat etmiştir. Şimdi bu bölge Türkiye kadar rahat ve huzur içindedir, Batı Fırat sınırlarımız tam anlamı ile güven altına alınmıştır. Ordumuz yeni tecrübe ve sınır ötesi operasyon kaabiliyetini yükseltmiş ve Zeytin Dalı Harekâtına daha hazırlıklı başlanmıştır. Her iki harekât da asrımızın operasyon tarihine girecek ve tartışılacak önemi haizdir. O günleri yaşadığımız için belki çok farkında değiliz ama sivil-asker bilgi kurumlarının iki harekâtı da ehemmiyetle tartışması ve dersler çıkarması gerekiyor. Dünyanın uçaklarla yaklaşamadığı ve füzelerle vurmak veya taşeron örgütlerin şikeleri ile yetinilen bölgede sağlam kara harekâtı askeri literatürümüzün en cazip sayfaları ve safhaları olmuştur. İçten dıştan kuşatan düşmanın beli kırılmıştır.
İşte böyle bir ortamda daha tecrübeli başlanılan Zeytin Dalı harekatı da başarı ile sonuçlanmış, artık Antep ve Kilis’in mahalle karakolu gibi bombalanması önlenmiş ve sınırımız tam güven altına alınmıştır. Afrin Harekâtı 200 km.lik Reyhanlı Kilis hududumuzu hemen hemen ortadan kaldırmış ve ayrılıkçı unsurlara bırakmıştı. TSK başarılı harekât ile sadece devletimizin yüzünü ağartmakla kalmamış devlet olarak da artık güçlü olduğumuzu ispat etmiştir. Bilhassa bu hususların siyaset bilimciler tarafından iyi değerlendirmesi şarttır.
Hoşçakalın.