Sarıkamış’ın 100.yılında maşallah, üniversitelerimiz ve yarınlarımızın umudu gençlerimiz, konu ile pek ilgilidir. Bu sütunlarda bir yazı yazdım; fakat Sarıkamış’a, bir de ötesini ilâve ederseniz Şehid’in şahsında Türklük şaha kalkmaktadır. İşte bugün de bunu yapacağız. Çünkü Mustafa Kemal önderliğindeki Milli Mücâdele; Çanakkale-Sarıkamış-Kutul’Amare-Hicaz-Yemen Cepheleri’nin yorgun savaşçıları ile kesin başarıyadoğru ilerliyordu. Mondros ile İtilâf güçlerinden kaçan iktidardaki İttihat Terakki Partisi’nin bir numaralı lideri Enver Paşa, bu sıralarda Batum’da bulunuyor ve herhalde Anadolu’ya gelmeye ve burada şehid olmaya çalışıyordu. Fakat Milli Mücadele’nin 1921 Eylül’ü itibatiyle kesin başarıya yöneldiği görülünce böyle bir şeye tevessül etmedi. İşte Enver Paşa’nın en önemli vatanseverliği budur. Kargaşalık çıkacağı besbelliydi; çünkü Anadolu ve orduda hâlâ İttihatçılar çok etkiliydi ve Mustafa Kemal’in etrafında toplanmışlardı. Mustafa Kemal o güne kadar siyasette öne çıkmadığı için Osmanlı’nın İttihatçılarının dışında çalışacak askeri ve sivil bürokrasi de mevcut değildi. Kazım Karabekir Paşa dahil bu konuda maalesef doğru görüşü itiraf eden olmadığı gibi hatıralarda hep şahsiyet yapılmıştır.
İşte böyle Türk Tarihi’nin çok önemli bir dönemecinde kendinden yaşça küçük olan amcası ve Irak Cephesi’nin muzaffer komutanı Halil Paşa (General Halil Kut)’un da baskısı ile onun yaveri yedek subay Bartınlı Muhiddin ve komitacı Hacı Sami(Kuşçubaşı) ile öteden beri plânlı ve projeli bunalım içindeki Türkistan-Buhârâ’ya yönelmiştir. Bu zamanda Buhârâ Emiri Âlim Han, Bolşeviklerin de yardımı ile Ceditçi denilen hareket mensupları tarafından devrilmiş yerine Ceditçi-Milliyetçi Buhârâ Türk Cumhuriyeti adı ile yeni bir devlet kurulmuştur. Harezm adı verilen ve Türkmen yoğunluklu Hıyve’de ise (Bugünkü Türkmenistan) bu adla Hıyve Hanlığı yerine aynı Buhara gibi bir Cumhuriyet kurulmuştu. Karahanlı Yurdu Fergana ve Taşkend taşrası ile eski Buhârâ topraklarında ise daha Çarlık zamanından beri Basmacılar adı ile ünlenmiş ve Ruslar’la fiili olarak mücadele eden bir milliyetçi hareket ortaya çıkmıştır. Eski Hıyve Hanlığı ve Buhârâ Emirliği ve Ruslar’ın Türkistan Genel Valiliği topraklarından sayılan Taşkend, Orta Türkistan ve Fergana Vadisi topraklarında Basmacılar çoktan yüzbinleri bulmuşlardı. Kokand’da Ferganalılar’ın teşebbüsü ve Türkistan aydınlarının iştiraki ile ilân edilen Türkistan Muhtariyeti Taşkend’in Kızılordu kuvvetlerinde on bin kişi öldürülerek dağıtılmıştı. İşte bu hareket Enver Paşa Türkistan topraklarına ayak bastığı sırada her tarafa yayılmıştı. Rusların bunlara Basmacı demesine karşılık kendiler Korbaşı adını kullanıyorlardı.
Enver Paşa Buhârâ’da “Yaşasın Enver-Yaşasın Turan-Yaşasın Din-i Muhammed” nidaları ile karşılanmıştır. Fakat Buhârâ’nın Türkistan’ın diğer bölgelerinden farklı bir durumu vardı ki o da Basmacılar, yenici ve eskici düşünce (Cumhuriyet-Emirlik veya Cedidi-Kadimi) diye iki parçalıdır. Buhârâ’da Enver Paşa ile görüşen Zeki Velidi Beğ, ona durumu anlatmış ve “Paşam burada tahayyül ettiğiniz Türklük yoktur. Bunlar çok cahil ve acımzsız insanlardır. Türklükten katiyyen anlamadıkları gibi iktidarda bulunan Bolşevik destekli Cedidi-Milliyetçi Harekete de çok tepkilidirler.” gibi açıklamalarda bulunmuşsa da Enver Paşa ”İyi ya Türklük yoksa burada benim kanlarım üzerinde yeşersin” demiştir. Elbette Enver Paşa Kadimilerin durumunu çok iyi bilmiyor ve yeni Hükümet içinde Milliyetçilerle beraber mücadele eden Sarıkamış esiri ve İhtilâl ile Sibirya’dan buraya inen elli kadar eski Osmanlı Subayı (Türk Zabitleri) ile Türkiye’de rahmetli olan zamanın Buhara Cumhurreisi Osman Hocaoğlu’na güveniyordu. İşte bütün bu sebeplerle Basmacılar ve Milliyetçi Hükümet mensuplarına Şarki Buhârâ (Doğu Buhârâ bugün Tacikistan) bölgesinde katılma zarureti vardı; çünkü Cumhurbaşkanı Hocaoğlu da Doğu Buhârâ’nın başkenti Duşenbe’de bulunuyordu. Burada Rus konsolosuna isyan eden Hocaoğlu ve arkadaşları onlarla vuruşmaya başladığı sırada Enver Paşa bugün Tacikistan hudutları içinde kalan Cilligöl adlı Türkmen bölgesinde yanında bulunan 23 arkadaşı ile birlikte Basmacılar’a katılmıştır. Fakat ne yazık ki, Duşenbe’ye yaklaştığı ve Cumhuriyet kuvvetleri ile birleşeceği sırada Göktaş Kadimi Basmacıları Reisiİbrahim Lakay tarafından gözaltına alınmışlardır. Bu kadar önemli bir zamandan Afganistan’da bulunan eski Buhara Emiri Âlim Han’dan haber gelene kadar Paşa serbest-tutuklu kalmış ve bu işkence 26 gün sürmüştür. Dolayısı ile bu zamanda Bolşevikler yeni ve taze takviler alarak galip duruma geçmişlerdir. İşte böyle bir ortamda Enver Paşa yüzbin asker çıkarma kabiliyeti olan Lakaylar’ı iknaa etme hevesi ile Cumhuriyet Basmacıları’nın başına geçmiş, fakat Kadimiler destekleme yerine göstek olmuşlardır. Bütün kötü şartlara rağmen Düşenbe eldeki güçlerle kurtarılmış hatta Enver Paşa’ya sadece bugünkü Tacikistan hudutları içerisinde konsolos Nogrny tarafından bağımsızlık teklif edilmiş ve bu hususun Hükümetinin görüşü olduğu bildirilmiştir. Osman Hocaoğlu, Hacı Sami,Yaver Muhiddin Kabil yolunu tutarken Paşa Bolşevik teklifini reddetmiş ve amaçlarının Türkistan’ın tam bağımsızlığı olduğunu ifâde etmiştir. Bu zorlu günlerde Afgan kralı Amanullah’ın Harbiye Nazırlığı tekliflerini de reddetmiştir.
Enver Paşa yüksek bir moralle Nisan 1922’de Kafirun denilen yerde bir kongre toplamış ve bu etkinliğe 75 bin kişi iştirak ederek “İstiklal” diye haykırmışlardır.. Bu kongrede Türk tarihinde görülmedik bir şekilde Türkmen-Özbek-Kırgız-Kazak-Azeri-Dağıstanlı-Tatar gibi Türklük buluşması sağlanmış ve bunlar tek cephede birleşmiştir. Tarihçiler nedense işin bu yüzünü bilgi eksikliğinden ötürü görmemezlikten gelmişlerdir. Ne yazık ki umutlar gerçekleşmemiş ve Buhârâ İhtilali’nin altın paralarına el koyan BolşeviklerWrangel’i mağlup ettikten sonra var güçleri ile Türkistan’a yüklenmişler, Fargana Basmacılar’ı cephe dışına atılıp Afganistan’a kaçmaya mecbur edilirken Enver Paşa da bugünkü Tacikistan’ın Belcivan Vilâyeti Çeğen Tepesinde 4 Ağustos 1922’de şehid olmuştur.
İşte Türkistan’da Enver Paşa gerçeği budur; kitaplarımızda Basmacı arşivlerine dayanarak yüzlerce belge ve kroki neşrettik. Konferanslarımızda bütün bu dökümanlar ile şehadet bölgesinde 1999’de çekilmiş bir coğrafya videosu ve Paşa’nın hususi eşyalarını da slayt olarak çok değerli kardeşlerimize sunuyoruz. Bu kapsamda Adana’da Çıkurova Üniversitesi etkinliğini 13 Aralık, Süleyman Demirel Ü.18 Aralık’ta gerçekleştirdik ve inşallah 25 Aralık günü de Akdeniz Üniversitesinde olacağız.
Mustafa Kemal, Enver Paşa’nın şehadetini sanıyorum Başkumandanlık Muharebesi’nden sonra öğrenmiştir. Haberi kendisine ulaştıran Mustafa Kemal’in ünlü yargıcı ve Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’nın eski yaveri, Kılıç Ali Paşa’nın kardeşi Muzaffer Kılıç vermiştir. Altemur Kılıç bir TV programında bu anı anlatırken, Mustafa Kemal’in haber karşısında hıçkırarak ağladığını ve sadece “Çok yiğit adamdı” dediğini biliyoruz. İşte Enver Paşa budur. Esasında anlatacak o kadar çok şey var ki bunların yeni kuşaklar tarafından bilinmesi ve Enver’in Atatürk’ten farklı olmadığını öğrenmesi şarttır.
Allah’a emanet olun.