H. Nurcan YAZICI
Parti içi kavgalarda, kavganın gerçek nedenini göremeden bir uzlaşıya varamazsınız… Hele de kavganın adını koymak için çaba sarf edenleri hain ilan ederseniz, daha yolun başında tükenirsiniz.
Genelde kendi gibi olmayan veya düşünmeyen insanları saf dışı bırakmaya kadar varan parti içi kavgaların nedeni, fikri alt yapı eksikliği kadar, iyi bir çalışma planı, teşkilatlanma ve liyakat sistemine sahip olunmamasındandır.
Bu kadar eksikliklerin yaşandığı bir ortamda parti içi muhalefet yapmak, doğruları ifade etmek elbette çok zor… Bu zorluğa rağmen konuşuyor ve bir fikir ortaya getiriyorsanız, bu sizin kişilik yapınız ve sahip olduğunuz siyaset ahlakınızla alakalıdır. Bu da ancak alkışlanır!
Fikir; her kafadan çıkan sesler ve vaatler değil, bilgi kaynaklı ilkeler ve değerler bütünüdür.
Seçmenin önce savunduğunuz fikre sonra da siyasi ahlakınıza bakacağı gerçeğini unutanlar; ilkeli insanların uyarıcı ve denetleyici tavrını tehlikeli görebilir.
Hâlbuki istişareler neticesinde ortaya çıkacak olan “fikirde birlik” sadece uzlaşı ortamları için değil, partilerin önünü açmak için de olması gerekendir…
İnsanların ihtiras ve benlik duyguları ancak, barış ortamlarında ve idealleri söz konusu olduğunda susabilir…
Böylece aklınız ve idrak etme duygunuz harekete geçecek, kalp ve vicdan terbiyeniz bir yanlış içinde olmanıza müsaade etmeyecektir.
Konuşmaktan korkmayan, inanmış ülkü neferlerini hafife alanlar, öcü gibi görenler tarihe baksın. Tarih, inanmış ve inandığını ülküsü yapmış insanların kahramanlıklarını yazar, “ben” diyenleri değil!
Ülkü insanları ilkeleriyle yürürler. Para ile davaları olmadığı gibi, zalimlerin zulmünden ortaya çıkan kahramanlıkları da asla kabul etmezler. Duruşları da, durdukları yer de, bir fikrin ve emeğin ifadesidir. Biriktirdikleri para değil şahsiyet olduğu içindir ki, verdikleri söz kadar verilen sözleri de namus bilirler.
Siyasi mücadeleniz anlam kazansın istiyorsanız eğer, partinizin hangi fikri temel üzerine inşa edildiğini ve nerede durduğunu “kimliğini” açıkça ortaya koymanız, bu konuda mücadele verenleri dinlemeniz gerekir.
İskender Öksüz hocamızın dediği gibi, “İnsanların bulunmak istedikleri, kendilerini ona göre tarif ettikleri ‘merkez’ diye bir yer yoktur! ‘Kitle partisi’ diye bir zihin bölgesi de mevcut değildir. Anketlere insanlar ‘ben Türk Milliyetçisiyim’, ‘adalet ve demokrasi istiyorum’, ‘çocuklarım iş bulsun, torpilli olan önce geçmesin’ diye cevap verebilir ama kimseden, ‘ben kitle partisinden yanayım’, ‘ben, merkezciyim’ diye cevap alamazsınız.”
Tabana bir kimlik ve ideal kazandırmalısınız. İnancı ve fikri yapısıyla bir tabana hitap etmeyen ve de politikalar üretemeyen hiçbir siyasi yapının başarı şansı yoktur.
Şimdi gerçekte neyin kavgası verdiğinizi bir kez daha gözden geçirin…
İYİ olmak gibi bir niyetiniz varsa, fikri yönde destek olan, tabanla bütünleşmiş sesleri ciddiye alın. Ezberlenmiş rollerle, hamasi nutuk ve sloganları bırakıp toprağa (millete) nasıl tutunacaksınız ona bakın.
Tohum bile (tabana) toprağa tutunmadan yüzeye çıkmaz…