Bülent Vedat AYDEMİR
Ülkücü Hareket ve mensupları 50 yıllık siyasi mücadelesinde, belki de, en büyük ve en önemli sınavını vermektedir.
Son iki yılda ne olduysa oldu!
MHP Genel Merkezi tarafından partiden uzaklaştırılanlar/kovulanlar; isteyerek veya istemeyerek ayrılanlar siyasi faaliyetlerine yeni bir parti kurarak devam etme kararı aldılar!
Bazılarımız MHP’de kaldılar: Burada siyasete devam ediyorlar.
Bunlar genelde niçin’leri neden’leri ve nasıl’ları gayet iyi bilinen konulardır.
Bu hususta yazılanlar yazıldı, çizilenler çizildi, velhasılı çoğu kimse eteklerindeki taşları dökebildiği kadar döktü!
Eteklerde kalan ufak tefek taş kırıntılarını da önemsememek gerekir.
24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde seçime katılacak adaylar 21 Mayıs ‘ta belli oldu!
Aday listelerinin ilanı ile birlikte her seçim öncesinde olanların bir tekrarını; sevinenleri, hayal kırıklığı yaşayanları, isyan edenleri gayet olağan bir şekilde gördük!
Burada beni ilgilendiren husus Ülkücü adaylardan ziyade bu adaylarla ilgili yapılan yorumlardır.
Bu yorumlarda edep dışı, Ülkücülükle bağdaşmayan, haddini aşan yalan yanlış beyanların çokluğu ziyadesiyle üzücü olmaktadır.
Seçimler öncesi hep dikkatimi çekmiştir!
Adaylar belli olduktan sonra profesyonel “Ülkücü geçinenler ve Ülkücülerden geçinenler” birden bire ortalıkta görünmeye başlarlar.
İlk önce gözüne kestirdiği adayın etrafında dolanırlar; onlar nereye giderlerse peşlerine takılırlar, toplantılarda amigoluk yaparlar, kendilerini beğendirmeye çalışırlar.
Daima göz önünde olmaya çalışırlar!
Söylenmemiş lafları söylenmiş gibi taşımaya başlarlar.
Lafın kısası ortalığı karıştırmakta birebirdirler.
Bunların tek gayeleri vardır; cukkayı kapmak!
Tabii ki bunları gayet iyi organize eden profesyonel politika cambazlarını da unutmamak gerekir.
Bu hareketin çilesini çekmiş, makamda mevkii de gözü olmamış, sadece ve sadece Allah rızası için, Türk milletini yükseltmek için mücadele etmiş yüz binlerce, milyonlarca “sessiz kahraman” Ülkücüler ne yaparlar dersiniz!
O muhteşem insanlar yine Ülkücülüğün gereğini yaparlar!
Hiçbir Ülküdaşına hakaret etmeyen bu yiğitler, bu Asenalar Ülkücülük hukukuna uygun hareket ederler!
Bu dostlar üç beş çıkarcı yazar-çizer bozuntusunun alaycı, küçümseyici ve haddini aşan yorumlarına kanmazlar; şişirmelerle gaza gelmezler!
Bu Alp’lar, Bu erenler politik cambazların cirit attığı yerlerde görünmezler!
Hariçten gazel okuyanları gülerek izlerler!
Kimin ne olduğunu gayet iyi bilirler!
Ülkücüyü bilirler, Ülkücü geçineni, Ülkücülerden geçinenleri de çok iyi tanırlar!
Ülkücüyü seveni de, sevmeyeni de gayet iyi bilirler!
Kim Ülkücüye dost, kim dost değil, hatta kim düşman herkesten çok daha iyi bilirler!
Ülkücüler; devletin başında kimi görmek istediklerine ise çoktan karar vermişlerdir.
Politikacılar artık Ülkücü olmayanlara yoğunlaşsınlar, onların oylarını almaya çalışsınlar!
Sözün Özü;
Ülkücü ne yaparsa bilerek yapar; gereğini yapar!
Ülkücüler bu sınavı en yüksek notu alarak geçeceklerdir!