Hasan Külünk
Önümüzdeki yıl yapılması plânlanmış Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir yıl öne alınmasıyla beraber gelişen siyasi atmosfer hayli ilginç görüntüler sergilemektedir.
Türkiye iktidarını, oluşumunu, işleyişini izleyen ve etkileyen iç ve dış dinamikler büyük bir hızla ve olanca açıklığıyla önümüzden gelip geçmektedir. Sahnede kısa veya uzun rolünü oynayıp geri çekilmektedirler.
İlk bakışta görünen odur ki seçimin birinci turuna Ak Parti-MHP bir tarafta CHP-İyi Parti-SP-DP bir tarafta ikinci grup olarak girmekte, HDP ise ilk tura yalnız girip oy oranını konsolide ederek stratejik bir not düşmeği amaçlamaktadır.
İkinci grubun oluşma sürecinde sahne gerisi uzun süredir Abdullah Gül ismi ekseninde hesaplarını hazırladı son ana kadar bütün hesaplar onun ismi üzerinden yürütüldü, doğrusu Tayyip Bey’e karşı en yüksek şansı olan isim de sayın Gül’dü diyebiliriz. Fakat ne olduysa sayın Gül iki hamle sonucu yarışın dışında buluverdi kendini ve “zaten benim de böyle bir talebim yoktu ittifaken görev şartları sağlansa lütfedip kabul ederim demiştim” deyiverdi.
İşte anlamakta zorluk çektiğim nokta burasıdır. Bir yanda Tayyip Bey’in görev süresini sonlandırmaya azmetmiş birbirine benzemezler koalisyonu, bir yanda bu işi en çok zorlayacak bir Gül. Ama öbür yanda oyun bozanlık yapan evin yaramaz kızı Meral Hanım ve anne tarafından Rizeli hemde siyasetin bütün risklerini taşımış bir annenin oğlu Muharrem bey, akortlu oyun bozanlık yaparak sayın Gül’ü köşkünde dinlenmeğe gönderiverdiler.
Türk devletinin numarası bitmez… Tam bitti derken şapkadan bir tavşan daha çıkar dediğim yer tam da burasıdır.
Birinci perde böyle kapandı, ikinci perdede yeni roller üretiliyor meselâ diyorlar ki Cumhurbaşkanlığını Tayyip Bey alsa da TBMM seçimini ikinci grup alır ve böylece sistem kilitlenir. Heyhat boşuna heveslenmesin kimse, siyasette 24 saat bile çok uzun bir zamandır. Geçen seçim Devlet Bey sahneye Ekmelettin Bey gibi yumuşak sakin bir aday sürdü ve Tayyip Bey’in dolaylı olarak yolunu açtı. Sonra da Tayyip Bey ile ittifak kurup “beka meselesi” ekseninde oluşturduğu rotayı hiç bir şeye aldırmadan inatla istikrarla sürdürüyor. Yarın oluşacak yeni Meclis aritmetiğinde Iyi Parti anahtar duruma geçip Ak Parti’yle ittifaka gidiverir ve herkesin ağzı açık kalıverir. Dün Gül’ün adaylığını önleyen Meral hanım yarın şartlar olgunlaşıp dayatırsa böyle bir ittifaka hayır demeyebilir.
Demem o ki oyun içinde oyun kurulan bu sahnede zaman zaman figüran, zaman zaman dekor olarak rol verilen eski dostlar kendilerini dev aynasında görüp birbirini kırmasınlar, çoğu yetmişine merdiven dayamış bu ak saçlılar son trende yer kapmak sevdasına kapılıp bir ömür saf tuttukları musalla önünde kanla yazılmış hukuklarını çiğnemesinler. Bu günler gelir geçer evli evine köylü köyüne gider biz ak saçlılar Üsküdar Meydanı’nda yarım bölük “düşman kardeşler” olarak birbirimize bakıp göz yaşlarımızı içimize akıtırız.
Boğaz dokuz düğüm, kırk düşünüp bir konuşmak en doğrusu olsa gerek.