Bülent Vedat AYDEMİR
Bu gün Kırım Türklerinin sürgüne gönderilmelerinin 74. sene-i devriyesidir.
Bu gün aynı zamanda Mübarek Ramazan ayının ilk Cuma’sıdır!
Cuma namazı sonrası dualarımızda Kırım’lı şahit soydaşlarımızı da unutmayalım.
Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum.
74 yıl önce bu gün (18 Mayıs 1944) Kırım Türklerinin Soykırım Günüdür.
Bu tarih, insanlık tarihinin gördüğü en büyük facialarından birinin tarihidir.
Dünyanın en büyük ve insanlık dışı soykırımlarından biridir!
***
İkinci Dünya Savaşının sonunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) Devlet Başkanı; dünyanın en büyük hayvanı, insanlıktan nasibini almamış Stalin denen Rus devşirmesi alçak bir Gürcü’nün teklifi ile Rus olmayan milletlerin sürgün kararı Sovyet Meclisinde müzakere edilerek karara bağlanır.
Stalin, Kırım Türklerinin savaş sırasında Almanlarla işbirliği yaptığını iddia ederek top yekûn sürgüne gönderilmesini emreder.
Stalin’in emriyle harekete geçen Kızıl Ordu askerleri 1944 yılında 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Kırım’da yaşayan Kırım Türklerinin kapılarını çalmaya başlarlar.
Stalin’in emri Kırım Türklerine iletilir.
15 dakikada içerisinde, evlerinden hiçbir eşyayı almaksızın, bulundukları şehrin meydanında toplanmaları istenir.
Evini terk etmek istemeyenler zorla götürülür.
Karara direnen yüz bine yakın Kırım Türk’ü, kurşun ve dipçik darbeleriyle hemen oracıkta öldürülür.
Sağ kalan kadınlar, kundaktaki bebekler, yaşlılar, hastalar, savaşamayacak durumda erkeklerden oluşan 423 bin Kırım Türk’ü o gece Kırım’daki istasyonlardan hayvan taşınmasında kullanılan tren vagonlarına adeta istif eder gibi yerleştirilirler ve anavatanlarından Ural’lar, Sibirya, Özbekistan ve Orta Asya’nın iç kesimlerine sürgün edilirler.
İlk göç ettirilenler kadınlar, çocuklar ve yaşlı insanlardı; erkekler savaşa devam ettikleri için onlar daha sonra göce tabi tutulacaklardı.
İki ay süren bu zor yolculukta çok sayıda Kırım Türk’ü ölmüştü.
İnsanlar hayvan vagonlarında havasızlıktan boğuluyor, birçokları da akıllarını kaybediyordu.
Dayanamayıp yolda can verenlerin gömülmesine bile izin yoktu.
Cesetler yaşayanların arasında çürüyordu; ancak kısa molalarda demiryolu hattı üzerine bırakılıyordu.
***
Sürgün işlemleri tamamlanınca hayatta kalmayı başarabilenler ulaştıkları yerlerdeki kötü şartlar altındaki hayata da dayanamadılar.
Sürgüne gönderilenlerin yarısına yakını da açlık, sıtma, verem ve diğer hastalıklar sebebiyle ilk altı ay içerisinde öldüler!
Sağ kalanların ise bulundukları yerleşim alanının dışına çıkmazlardı!
İzinsiz çıkanlara yirmi beş yıl mahkûmiyet cezası verilirdi!
Eğitim görmeleri engelleniyor, kültürlerini korumalarına izin verilmiyordu.
Kırım şivesiyle konuşanlar, şarkı-türkü söyleyenler cezalandırılıyordu.
Adeta açık hava hapishanesi şartlarında yaşamaya mahkûm edilmişlerdi.
***
Sürgünün ardından Kırım’ın Arabat bölgesindeki bir köyde, 150 civarında Türk’ün unutulduğu anlaşıldığında Stalin’den şu emir gelir.
Bunların işini 24 saat içerisinde bitirin!
Emir yerine getirilir: Bebek, ihtiyar ve genç köy halkı, küçücük bir tekneye doldurulur ve tekne, kıyıdan bir-kaç mil açılınca batırılır.
Karadeniz’in hırçın dalgaları soydaşlarımıza mezar olmuştur.
***
5 Eylül 1967 tarihli kararname ile Kırım Türklerinin itibarının iade edilmesine karar verilir.
Bundan cesaret alan Kırım Türkleri, kitleler halinde vatana dönerler, ama bunun aldatmaca olduğunu ve yerleşme izinlerinin olmadığını görünce tekrar geri dönmek zorunda kalırlar.
Bu gelişmelerden sonra Kırım Türklerinin millî mücadelesi kitle hareketine dönüşür!
Moskova’da miting ve protesto toplantıları düzenlenir!
Toplantılara katılanlar ağır şekilde cezalandırılırlar!
23 Nisan 1978 günü Musa Mahmut isimli bir Türk, soydaşlarına yapılan haksızlığı protesto etmek için kendisini yakarak intihar eder!
Kırım Türklerinin efsaneleşen lideri Abdülcemil Mustafa Kırımoğlu hapse mahkûm edilir!
SSCB yönetimi Kırım Türklerinin Moskova’daki gösterilerinden sonra, nihayet Kırım Türklerini haksız yere suçladıklarını anlarlar, vatana ihanet suçlarını kaldırırlar.
Sovyet hükümetinin Kırım Türklerini vatanlarından uzak tutmak için gösterdikleri gayretlerin hepsi boşa çıkmıştır.
Kırım Türkleri kendilerine sunulan yeni vatan seçeneği kabul etmemişler, anavatanlarına dönme kararlılığından asla taviz vermemişlerdi.
1990 yılının Temmuz ayında VATANA DÖNÜŞE izin çıkar.
Kırım Türklerinden bir grup, 2-3 ay süren çileli yolculuktan sonra ata yurduna dönerler.
1944 de ayrılırken üzerlerindeki elbiselerden ve gönüllerindeki vatan aşkından başka hiçbir şeyleri yoktu.
15 dakikada terk ettikleri evlerine Ruslar yerleştirilmişti, hükümet de ev ve toprak vermediği için birçoğu vatana döndükten sonra aylarca naylondan yapılmış çadırlarda yaşadılar!
İmkânı olanlar kendi evlerini kendileri inşa ettiler!
Olmayanlar, zor şartlar altında, fakat vatanda olmanın huzuru içerisinde yaşamaya çalıştılar!
Sürgünden dönenlerin sayısı 260.000 civarındadır.
***
1774 yılında Osmanlı İmparatorluğundan koparılan Kırım Türkleri, bugün Ukrayna sınırları içinde bağımsızlık mücadelesi devam etmektedir.
Tarihte olduğu gibi ve halende devam eden Türklere karşı yapılan katliamlar incelendiğinde bütün belgeler karşılaştırıldığında esas katliamlara kimlerin maruz kaldığı çok net görülecektir.
***
Bu gün Kırım Türklerinin sürgüne gönderilmelerinin 74. sene-i devriyesidir.
Bu gün aynı zamanda Mübarek Ramazan ayının ilk Cuma’sıdır!
Cuma namazı sonrası dualarımızda Kırım’lı şehit soydaşlarımızı da unutmayalım.
Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum.