DOKUZLAMA
Ahmet URFALI
Ulu Yaradan’ın doksan dokuz adı ile başlarsın söze.
Dokuz dağdan aşar, dokuz pınarın suyunu içer, dokuz kente göçersin.
Dokuzoğuz’dan türersin. Dokuz ay anne karnında taşınırsın, kutsanarak. Doğduğunda dokuz koç kesilir, dokuz kazanda pişirilip, dokuz yerde sofra kurulur, dokuz gün şölen yapılır.
Oğuz’un dokuz yerde dikili, dokuz tuğunun altında büyürsün. (*)
Dokuz kez diz vurursun Hakan buyruğuna.
Zekânı geliştirmek için dokuz kumalak oynarsın.
Yüreğini cesaretlendirmek için dokuz ok atarsın
dokuz boz keçeye,
dokuz kılıç çalarsın.
Mart dokuzunda toy eylersin.
Dokuz öğüt alırsın, dokuz ak-sakaldan:
“Dokuz at kazığa bağlanmaz.
Dokuz ölç bir biç
Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer.
Güzellik ondur, dokuzu dondur.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Boğaz dokuz boğumdur.
Dokuz ay karnında taşımak.
Aça dokuz yorgan örtmüşler yine uyuyamamış
Dokuz doğurmak.”
Oğuz Han, seferden zaferle dönen ordusuna dokuz yerde dokuz şölen düzenler:
“Bir ev tikdi altundan ol şehriyar,
Kim ol evden felek evi kıldı ârâ.
Tokuz yüz yılkı(at), tokuz bin koy(koyun) öltürdi,
Bulğardan(derinden) toksan tokuz havuz kıldurdı,
Tokuzına arak(rakı), toksanına kımız tolturttı,
Barça(bütün) nökerlerin (beğlerin) keltürtti (getirtti).”
Yaradılış Destanına göre; dokuz dallı ağaçtan, dokuz dedeler yaratılmıştır:
“Tanrı yine buyurdu: -Bitsin, dokuz dalı da!
Dallar çıktı hemence, dokuzlu budağı da.
Kimse bilmez Tanrı’nın düşüncesi ne idi
Soylar türesin diye şöylece emir verdi.
Dokuz kişi kılınsın, dokuz dalın kökünden
Dokuz oymak türesin; dokuz kişi özünden!
Şamanın omzunda dokuz ok ve yay simgesi bulunur.
Yer ve gök dokuzar kattır, ikisinin arasındaki yeryüzünde insanlar oturur.
Ülgen’in dokuz oğlu, dokuz kızı vardır.
Hakana dokuz kat armağan sunulur. Cülus töreninde ak keçe üzerine konulan şehzade dokuz kez döndürülüp hakan ilan edilir.
Şaman ölüye dokuz defa vurur, ona musallat olan cinleri kovar ve etrafında dokuz kez döner.
Kadehten bir damla dökülse, yerine dokuz kadeh içilir ki buna dokuzlama denir:
“Gam gıdası arasında kanı türkane ayağ,
Töre ayini bile tamsa tokuz aksa tokuz.” (*)
Yine aynı dokuzlama başka bir şiirde şöyle geçer:
“Saki edep şartını amade tut,
Elime tokuz yükünüp bade tut,
Ta anı iç dip sana min yüz tutay,
Tamsa tokuz aksa hod otuz tutay.” (**)
Dokuzun uğuruna inanıp, dokuz ışık izleğinde dokuzoğuz’u düştüğü dokuz çukurdan dokuz yiğitle çıkarıp dokuz yere dokuz tuğ asacak olan yine sensin.
* Garai bü’s Sıgar ** Hayretü’l Ebrar