Hasan KORKMAZ
TİKA müdürü SerdarÇam’ın dün attığı bir tweet dikkatimi çekti: “Teşekkür ederim Sn. Vekilim. Bugünlerde milli ve vicdan sahibi seslerin daha çok çıkması lazım. Bu mesajınız, bazı menfaatperest, rant peşinde koşan, ucuz yollu meşhur olmak isteyen; ilmin edep ve erkanından uzak; ülkesi ve kurumlarına hakaret ve iftira atanlara cevap olsun.” Bu kadar hararetli bir sosyal medya mesajının altında neler olduğu mutlaka araştırılmalı! Bir saldırı var ki sayın müdür savunmaya geçmiş.
Cezayir’deki Keçova Camii’nin restorasyonu bilindiği gibi büyük bir polemiğe sebeb oldu. TİKA’nın 7 milyon euro harcayarak yaptığı restorasyon çalışmasının ülkemizde son dönemde görülen ruhsuz ve cahilce restorasyon rezaletlerinin yurt dışına taşması olarak tanımlandı.
Camideki çalışmaların tamamlanması üzerine caminin aslına uygun olmadan ‘modern görünümle’ restore edildiği ortaya çıktı. İddiaları gündeme getiren Türk ve Arap Dünyası Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Mehmet Tütüncü, “Ben 2 yıl önce uyarmıştım. Ancak uyarılarım dikkate alınmamış. 1795 yılında Cezayirli Hasan Paşa’nın yaptırdığı camiye modern görünüm kazandırmak çok yanlış. 21. yüzyıla ait yapı gibi gözükmesi doğru değil.” dedi. Sözcü Gazetesin’de yayınlanan haberde Tütüncü, “Mihrap ayeti denilen Ali İmran suresinin yerine Bakara ayeti yazılmış. Sol tarafta ise Hazreti İsa’nın annesi olan Hazreti Meryem’den bahseden ayet yerine Nasır ve Asır suresi yerleştirilmiş. Denizcileri nazardan korumak için yazılan ayette bulunmuyor. En önemlisi camiyi yaptıran Hasan Paşa’yı anlatan bir kitabe bile yok. Keçiova Camii’sinin kimliğinden iz barındırmayan yeni bir cami ortaya çıktı. Bu haliyle yapılan yenileme amacına hizmet etmiyor. Acilen hataların düzeltilerek bu yazıların kaldırılarak eski ve tarihi yazıların tekrar yazılarak camiye konulması tarihe olan bir sorumluluğun gereğidir” diye konuştu. TİKA Başkanı Serdar Çam’a 2014 yılının Ekim ayında cami ile ilgili detaylı bilgi verdiğini ve uyarılarda bulunduğu belirten Tütüncü, “Ama bu uyarıların uygulanmadığını üzülerek görüyorum.” dedi.
Perdeleme nasıl oldu?
Restorasyon ile ilgili bu önemli durumun ortaya çıkması tabii ki sorumluları ürküttü. Zira sonuç olarak Hasan Paşa’nın yaptırdığı cami kaybolmuş ve Fransızların yıkıp yerine yaptırdığı katedral üzerine modern cami makyajı ile korunmuş oluyordu. proje danışmanı akademisyenler de kendilerini bir açıklama ile savundular ancak söz konusu hatalar yerine mevcut yapının restorasyon tekniği ile ilgili konularda yasak savma kabilinden bir cevap verdiler.
Takip eden günlerde Cezayir’de düzenlenen uluslararası bir sempozyuma TİKA sponsorluğunda katılan aralarında İlber Ortaylı’nın da olduğu bilim adamları Keçova Camii’ne götürüldüler ve sonrasında restorasyon rezaletini ortaya çıkaran Dr. Tütüncü’nün ifadesi ile PRAVDA misali gazetelerde yapılan restorasyonu aklayan yayınlar yapıldı. Bu gazetelerden dikkat çekici olan ise Milat Gazetesi idi. Bu gazete daha önce de Türkiye’nin mevcut Cezayir büyükelçisini karalayan bir habere kripto FETÖcüler vasıtasıyla imza atmıştı ki restorasyon ile ilgili aklama haberinin ilk önce şatafatlı bir şekilde tam sayfa olarak verilmesi bu olayda da FETÖ parmağı olup olmadığını da düşündürmüyor değil.
Diğer Pravda ise Star gazetesi. Bu gazete de haberi “Keçiova’ya İlber Hoca bile şapka çıkarttı” başlığı ile verdi. Alt başlıkta ise “Cephesinden düşen taşlar için 600 kilometre ötedeki taş ocağı, dökülen hat yazıları için binlerce yıllık zanaatın son temsilcileri, alemi için İstanbul’un altın varakçıları, statiği için ünlü deprem bilimciler seferber oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla TİKA’nın restore ettiği Cezayir Keçiova Camii, tarihin ‘sıfırcı hocası’ İlber Ortaylı’nın bile sınavından ‘fevkalade’ notuyla geçti.” deniyordu. Ismarlama olduğu belli olan yazıda Prof. İdris Bostan’ın, camiyi 7 sene önce ilk gezdiğimde İslami bir iz bulunmuyor, Fransız dönemi katedrali hissi uyandırıyordu, şimdi Cezayir ve Osmanlı dönemi için sembole dönüştü, dediği vurgulanıyor. Halbuki caminin 1962 sonrası resimlerine baktığımızda minberi, mihrabı, şimdiki kadar güzel olmasa da hat levhaları ile bizim Türkiye’deki kiliselerden çevrilen camilerden fazla bir farkı olmadığını görmek mümkün. Bostan hoca ya kilise cami görmemiş ya da bu sözleri bir ısmarlama sarfetmiş.
Tam bu sırada TBMM Dış İlişkiler Komisyonu üyelerinin Cezayir ziyareti sırasında Keçoca Camii incelemesi ve Fevzi Şanverdi’nin yapılan çalışmalardan övgüyle bahseden tweet atması üzerine yukarıya aldığımız TİKA müdürünün “ülkesi ve kurumlarına hakaret ve iftira atanlara cevap olsun” diye biten tweet atmasına sebeb oldu.
İftira mı?
Vicdan sahibi seslerin daha çok çıkmasını isteyen Çam’ın nelerin hakaret ve iftira olduğunu açıklaması gereklidir. Yoksa bu yapılan PR çalışmasının restorasyonu yapılan cami için değil iki – üç yıl önce Tütüncü tarafından uyarıldığı halde ikazları dikkate almayan Serdar Çam’ın kendisini savunmak için olduğu kabul edilir.
Ne yapılmalı?
Fransızların Keçoca Camii’nden söktükleri ve elde kalan orijinal tarihi kitabeler yerlerine asılmalı, caminin içindeki kimin seçtiği meçhul hatlar da Hasan Paşa’nın yaptırdığı asılları ile yeniden yazılarak yer değiştirilmelidir.
Bu işler devlet kesesinden misafir ağırlamakla, FETÖ dahil her isteyenin istediğini yazan yandaş gazetelere haber yaptırmakla değil yapılan yanlışın kabulü ve düzeltilmesi son bulur. Belki o zaman Cezayir tarafı da cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı açılış yapmak üzere davet eder.