Bülent Vedat AYDEMİR
Ülkemiz yeni bir siyasi partiyle buluştu. İyi Parti!
Başlangıçta ismi ve logosu üzerinde değişik tartışmalar yaşandı.
Kurucu isimler üzerinde değişik sözler söylendi, yazılar yazıldı.
Bu parti ile ilgili olumsuz eleştiriler genellikle AKP ve MHP cenahlarından geldi.
AKP’li gazetelerde endişeyle karışık telaşlı haber ve yazılar yer almaya başladı.
Olumlu eleştiriler ise MHP’den dışlananlar ile yeni bir arayış içerisinde bulunan diğer siyasi görüşlere mensup kişilerden geldi.
Sosyal medyada hakaret veya övgü içerikli akıl almaz paylaşımlarda bulunuldu.
Tartışmaların odak noktasını böyle bir oluşuma ihtiyaç olup olmadığı ile ilgili beyanat ve yazılar oluşturdu!
Parti tüzüğü ve programı ile ilgili görüşler belirtildi.
Akabinde hemen kamuoyu araştırmaları yayınlanmaya başladı!
Bu araştırmalarda İYİ Parti’nin oylarının % 5,5 ile 19,5 arasında olduğu açıklandı.
Bu yazının yazıldığı güne kadar 56 vilayetin kurucu il başkanları atandı.
***
Bu kısa özetten sonra bu parti ile ilgili şahsi görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Yaklaşık 46 yıldır önce Ülkü Ocaklarında daha sonra da MHP de değişik görevlerde bulundum.
Yaklaşık iki yıl önce de aktif politikayı bıraktım.
Şu an Türkçülükle, Türk milliyetçiliğiyle ile ilgili bilgi ve birikimlerimi siz değerli dostlarımla paylaşmaya çalışıyorum.
***
Yaklaşık son üç yıldan beri MHP’de “olan bitenler” birçoğumuzu oldukça rahatsız etmiştir.
Bu konuyla ilgilenenler tarafından çok iyi bilinen “olan bitenleri” anlatmaya gerek duymuyorum.
Sadece şunu söyleyebilirim; karşılıklı yapılan, akıl, izan ve edepten uzak hakaret içerikli beyanlardan adeta utanç duydum/duyduk!
Özellikle kendilerini Ülkücü diye adlandıranlar ne için, hangi hak ve yetkiyle birbirlerine hakaretlerde bulunurlar!
İnanın cevap bulamadım!
Sadece “acizlikten” diyebiliyorum!
Şahsi duygularını okşamaktan öte hiçbir anlamı ve değeri olmayan bu travmatik durumu anlamak mümkün değil!
İnşallah devam etmez!
Tek dileğim budur.
***
Meral Akşener ve arkadaşları öncelikle içinde yetiştikleri MHP’de siyaset yapmak istediler.
Bu istek ve talepleri uygun görülmedi; çok ağır suçlamalarla ve ihraç yoluyla MHP’den uzaklaştırıldılar/dışlandılar.
Özetle “sizleri bir daha aramızda görmek istemiyoruz” dediler!
Bu aşamadan sonra Meral Akşener ve arkadaşlarının yeni bir parti kurarak siyasi hayatlarına devam edeceklerini herkes gibi MHP genel merkezi de gayet iyi biliyordu!
Siyaset yapmanın, yeni bir parti kurmanın yolları yasalarla belirlenmiştir.
Sayın Akşener ve arkadaşları yasalara uygun bir şekilde yeni partilerini, (İYİ PARTİ) yi kurdular.
Bu da en tabii haklarıdır.
Parti resmen kurulmuştur, ülkemize hayırlı olsun.
***
İYİ Parti, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, kültürel Türk milliyetçiliğini öncelikli ilke olarak kabul edenler tarafından Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine bağlı ve milliyetçi-muhafazakâr ilkeleri esas alan bir programla kurulmuştur.
Kişiler bunu bilerek bu oluşumda yer almışlardır.
Kurucuların tamamına yakını milli ve manevi değerlere üst düzey değer veren siyasi kişiliklerdir.
Kurucu iradenin ana hedefi kültürel Türk milliyetçiliğini iktidar yapmaktır.
***
Kim ne derse desin ülkemizde bir siyasi tıkanmışlık yaşanmaktadır.
Muhalefetin yetersizliği, özellikle genel seçmenlerin % 70’ini oluşturan ve “merkez sağ seçmen” olarak adlandırılan seçmen kitlesinin alternatifsiz kalmasına yol açmıştır.
AKP’nin kurulduğundan beri bütün seçimleri kazanması bunun açık delilidir.
Bu konuyla ilgili popüler söylemler “oy verecek başka kim var ki?” veya “ne yapayım, mecburen verdim” şeklinde olmuştur.
Ülkemizin bir gerçeği de, “sol” diye tanımlanan siyasi yapılanmaların normal seçimlerle iktidara gelmesinin çok zor olduğudur.
Sol siyasetin temsilcisi konumundaki CHP, 1950 den beri, hepsi de kısa süreli olmak üzere dört veya beş defa hükümet kurma yetkisi almıştır.
Türkiye’de siyasetin seyir defteri “merkez sağ” seçmenler tarafından yazılmaktadır.
İYİ Parti “merkez sağ siyaset”te ki alternatifsizliği giderecek yeni bir siyasi yapılanmadır.
Daha kuruluş aşamasındayken Türkiye’nin siyasi gündemine oturması bunun açık göstergesidir.
MHP’nin bu boşluğu dolduramadığı aldığı oylarla bellidir.
MHP, iktisadi bir deyim olan “orta gelir tuzağı” gibi, % 12-17 arası bir oy bandında sıkışıp kalmıştır.
Parti sözcülerinin “iktidar olmasak da olur, bizim için ülkenin bekası önemlidir” mealindeki yazılı, sözlü beyan ve açıklamaları, “MHP’nin iktidar olma ümidini kaybettiği”, “Misyon’dan Vizyon’a dönüşüldüğü” şeklinde yorumlanmıştır.
“Ülkenin Bekası” gerekçesiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, dolayısıyla da AKP’ye sağlanan kayıtsız desteğin ardından, MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli tarafından bizzat yapılan ittifak ve AKP ile birliktelikaçıklamaları işin “tuzu biberi” olmuştur.
Bu da, “ip inceldiği yerden kopar” deyimini çağrıştırmaktadır.
Parti politikalarından hoşnut olmayan birçok kişiyi, partiden ayrılma noktasına getirmiştir.
Benim daha önceki izlenimlerin bu hoşnutsuz partililerin 2018 Mart ayında yapılacak olan MHP büyük kurultayını beklediklerini, kurultay sonuçlarına göre karar verecekleri yönündeydi.
Ama görünen o ki, bu süreç beklenmeyecek!
***
İYİ Partiyle ilgili konuşulan bir diğer hususta partinin genel merkez, il ve ilçelerde görev yapacak kişilere yönelik açıklamalardır.
Partide görev almak isteyenlerin çokluğu, bu kişilere yönelik müspet ve menfi açıklamaları da beraberinde getirmektedir.
Bir vilayete sadece bir il başkanı atanacaktır.
Atanan kişinin sevenleri olduğu gibi sevmeyenleri de olacaktır.
Doğal olarak da sevenler olumlu, sevmeyenler ise kızgın veya olumsuz tavırlar takınacaklardır.
Bu da Türk siyasetinin bir nevi “cilvesi” dir!
Atanan kişinin esas görevi partinin il teşkilatlanmasını tamamlamak ve yasal süre içerisinde kongreye gitmektir.
Yapılan atamalar kongrelere kadardır.
Esas yarış kongrelerde olacaktır.
Partinin kurumsal kimliğini tam olarak anlamak ve tanımlayabilmek için de büyük kurultayın yapılması gerekmektedir.
Esas söylenmesi gerekenler o zaman söylenmelidir.