Dündar TAŞER
Atatürk ismi, bizim solcuların en çok istismar ettiği kelimedir. Önceleri “fese karşı, şapka sol, hilâfete karşı cumhuriyet soldur” diye başlayan istismar, zaman içinde dozunu arttıra, arttıra “Atatürk, bir solcudur” haline gelip dayandı. Artık Vietnamlı komünist, Atatürkçü sayılmakladır. Lenin, Che Guevera, Mao gibi komünist liderlerle Atatürk bir tutulmakta, her komünist Atatürkçü denilmekledir. O hale geldi ki, komüniste yapılan tecavüz, Atatürk’e yapılmış ilân edilerek umumi efkâr bulandırılmaktadır. Bu iddiaları dayandırmak için de Atatürk’ün ağzından vecizeler uydurmak, komünist sloganların altına, “Atatürk diyor ki,” diye yazmak, sahtekârlığı, yaygın bir usûl olmuştur. Bir yandan söylenmemiş nutuklar için belgeler uydururken, el yazısıyla bıraktığı “Komünizm nerede görülürse ezilmeli” sözü İsveç’te ne idüğü belirsiz bir merkeze gönderilip, kim olduğu belli olmayan kişilerden sahtelik raporu temin edilmektedir.
Bütün bu uydurmacılığa rağmen Atatürk gerek yaşayışı, gerek tatbikatı, gerekse düşünceleriyle iddia sahiplerinin yalanını açıkça orta koymaktadır.
Atatürk öldüğü tarihte Türkiye’nin en büyük, servet sahiplerinden biriydi;
Türkiye İş Bankası’ndaki şahsî hesabında, (1.371.210) lira nakit bulunmaktaydı.
Türkiye İş Bankası hisse senetleri: 119.125 adet 10 liralık;
Maden Kömürü T.A.Ş. hisse senetleri: 12750 adet nama yazılı
Eğer sermayeye düşman olsa, sermaye ve serveti kınasa bizzat servet sahibi olmayı düşünmezdi. Bizim sosyalistlerin başlıca iddialarından biri de toprak reformudur. Derler ki: Bizim bütün meselelerimiz toprak ağaları (sahipleri) yüzünden olmuştur. Kimsenin toprağı olmayan bir düzen kurulursa her şey düzelir. Ondan, sonra sloganlar başlar. “Toprak işleyenin, su içenin, kılıç kuşananın at binenin, vs.” “Atatürkçü toprak reformu isteriz” “Kahrolsun ağalar”, “Atatürkçü gençlik toprak işgalcileriyle el ele”, “Yaşasın doğa kanunu”, Bu hususla Atatürk’ün tatbikatı şöyledir:
a) Orman Çiftliği (0rman, Yağmurbaba, Balgat, Macun. Güvercinlik, Tahar, Etimesgut, Çakırlar) Ankara’da.
b) Millet ve Baltacı çiftlikleri Yalova’da,
c) Tekir ve Şövalye çiftlikleri Silifke’de,
ç) Karabasamak çiftliği, portakal bahçesi. Dörtyol’da,
d) Piloğlu çiftliği Tarsus’ta…
Toprakta iştirakçilik isteyen, şahsi mülkiyeti reddeden bir kişinin tatbikatı böyle mi olur? Diyecekler ki, “efendim, ölürken hepsini hazineye ve kurumlara bağışladı.” Bu hareket şahsi mülkiyetine ne kadar bağlı olunduğunun delilidir. Benden sonrasına karışmam dememiş, nasıl kullanılacağını ölümünden sonra bile iradesine tâbi kılmıştır.
Bütün vesikalar gösteriyor ki, Atatürk Türkiye’nin en büyük sermayeden, en büyük toprak sahibi idi. iktisaden solda değil, sağdadır.
Yâ mânen nerededir?
Solcularımıza göre devletin lâik prensipleri kabul etmesi sol bir işlemdir.
a) Evvelâ Atatürk’ün lâik devrinde Türkiye’de Müslüman azınlık kabul edilmemiştir.
b) Bulgaristan ve Yunanistan’daki bizden kalanlar için ısrarla Müslüman tabiri kullanılmış ve bu tâbirle anlaşmalar yapılmıştır.
c) Devlet hizmetlerinde bir tek gayri Müslim istihdam edilmemiş, hattâ yedek subay bile yapılmamıştır.
Daha yarbayken yazdığı ve geç neşrettiği bir kitabında, subayın vazifesini anlatırken şöyle der: “Herhalde askerlerimizin ruhunu kazanmak, bizim için bir vazife olduğu gibi, evvelâ onlarda bir ruh, bir emel, bir seciye yaratmak da Allah’tan ve Medine’i Münevvere’ de yatan Cenab-ı Peygamber’den sonra bize teveccüh ediyor.”
Aynı kitabın başka bir yerinde bir alay kumandanının nasıl davranması gerekliğini izah ederken: “İşte böyle bir cesaretin kurbanı olan alay kumandanının namına, heykel rekzine Cenab-ı Peygamber de razı ve ümmeti tarafından “Hel yeştevi’ilezine ya’lemûne ve’llezine la ya’lemun” mazmununa bir iman-ı fiili gösterilmiş olmasından rehun mahzuz olurdu.”
Bu satırların yazarı olan Atatürk, din düşmanı, dini gericilik sayan lâikliği; dini kaldırmak mânâsına anlayan bir kişi olabilir mi? Ya ölürken söylediği son söz: “Dilini tüm içeri çekti, başını biraz sağa çevirerek doktora dikkatle baktı ve Aleykümselâm, deyip komaya girdi”… Evet sayın, solcularımızın kinle, nefretle kınadıkları kimse aslında Atatürk’ün kendisidir.
Solcuların kapitalist toprak ağası ve gerici tarifleri ile kastettikleri Atatürk’ün kendisidir. Çünkü Atatürk fiilen ve dinen sağcıdır. Solcuların kızdığı bütün özellikleri maliktir.
Servet sahibidir.
Toprak sahibidir.
İnanç sahibidir.
Ama yine de solcular Atatürkçüdür, sağcılar düşmanıdır!
Dünyanın hiçbir yerinde bu acayiplik yoktur. İngiliz komünisti Churhilci, Fransız komünisti De Gaulle’cü olduğunu iddia etmez. Ama bizimkiler Atatürkçüyüm demekten utanmazlar. Komünistler, her yerde komünisttir ama bizde üstelik utanmazdır da.
23 Mart 1970
Devlet Gazetesi