Bülent Vedat AYDEMİR
Türkiye ne zaman siyaseten bir tıkanmışlığa girse, akabinde yeni bir siyasi oluşumun gerekliliği gündeme gelmiştir.
Tıkanmışlığın yaşandığı zamanlarda mevcut siyasi partilerle ve bu partilerde görevli siyasi kişilerle ülke gündemindeki sorunların çözülemeyeceğine inananların öncülüğünde yeni bir siyasi partinin gerektiği gündeme getirilmiştir.
Siyasi tıkanmışlık üç defa da askerin siyasete müdahalesine yol açmıştır.
***
Türkiye 2. Dünya Savaşından sonraki süreçte, çok partili parlamenter sisteme girmek zorunda kaldı.
Zira tek parti yönetimi ülke gündemindeki sorunları çözmekte yetersiz kalmıştı.
Siyasi iktidar (CHP) halk desteğini büyük ölçüde yitirmişti.
Ülke yeni siyasi partilerle tanıştı.
Adnan Menderes ve Celal Bayar öncüğünde Demokrat Parti kuruldu.
Kurucularının tamamına yakını, bir kaç istisna hariç, Türk Milliyetçiliğine öncelik veren bir düşünceye sahip değillerdi.
Türk milliyetçiğe öncelik veren kimi siyasi kişiler bu yapıda yer aldılar.
DP 10 yıl iktidarda kaldı.
Türk milliyetçileri zaman içinde tasfiye edildi.
Özetle: DP Türk Milliyetçiliğine öncelik vermeyenler tarafından kurulan bir merkez parti konumundaydı.
***
12 Eylül 1980 askeri müdahaleden sonra kurulan Anavatan Partisinin zihniyetinde ve felsefesinde de Türk Milliyetçiliği öncelikli değildi.
Askeri darbe yüzünden partileri kapatılan ve siyaseten boşluğa düşen kimi Türk milliyetçileri bu yeni oluşumda yer aldılar.
Bu parti de yaklaşık 10 yıl iktidarda kaldı.
Türk milliyetçileri bu partide de yavaş yavaş tasfiye edildiler.
Özetle: ANAP Türk milliyetçiliğine öncelik vermeyenler tarafından kurulan bir merkez parti konumundaydı.
***
2000’li yılların başında patlak veren büyük ekonomik krizler ve depremlerin ardından ülkemizde yeni bir siyasi oluşum düşünülmeye başlandı. (olanları hepimiz biliyoruz)
Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde AKP adı verilen yeni bir siyasi parti kuruldu.
Bu partinin kurucu zihniyeti de Türk Milliyetçiliğine öncelik vermiyordu.
MHP’den değil, MHP yönetiminden umduğunu bulamayan; MHP yönetimince dışlanan veya başka siyasi oluşumlarda yer alan Türk milliyetçileri bu yeni siyasi oluşuma katıldılar.
Bu parti 15 yıldır iktidarda ve yine Türk milliyetçileri tasfiye ediliyor.
Özetle: AKP Türk milliyetçiliğine öncelik vermeyen tarafından kurulan merkez konumundaki bir siyasi partidir.
***
Ülkemiz son iki üç yıldır ciddi sorunlarla karşı karşıya!
İç ve dış siyasette ciddi sıkıntılarımız var!
Mevcut siyasi yapı bu sorunları çözmekte yetersiz kaldı!
Parti yöneticileri yıpranmışlığa ve tıkanıklığa “metal yorgunluğu” benzetmesi yapıyorlar!
Ana muhalefet tenkit ve kınamadan öteye politika üretemez vaziyette.
MHP ülke bekası gerekçesiyle iktidara açık destek veriyor.
Tıkanmışlığını üç beş yıldır fark eden AKP, merkezde oluşabilecek yeni yapılanın önünü tıkamak için siyaseten sivrilmiş isimleri bünyesine kattı.
Kimilerini bakan yaptı. Kimilerini partide görevlendirdi. Kimilerini de farklı şekillerde ödüllendirdi.
***
Meral Akşener ve ekibi, siyasi tıkanmışlığı açabilmek için MHP’de yönetim değişikliği istediler.
Kabul edilmediler; dışlandılar ve ihraç edildiler.
Artık bizde siyaset yapamazsınız dediler.
Toplumda ciddi anlamda karşılığı olan Akşener ve ekibi, Türk milliyetçilerinin öncülüğünde yeni bir siyasi yapılanma hareketine giriştiler.
Kurucuların fikirleri, zihniyetleri ve öncelikleri Türk milliyetçiliğidir.
Bu sefer Türk milliyetçilerinin öncülüğünde merkez bir parti oluşturulmak isteniyor.
Kurulacak partinin temel görüşleri, Ülkücü bilim adamları Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu vasıtasıyla, Teşkilatlanma esasları ise Koray Aydın vasıtasıyla açıklanıyor.
Özdağ ve Halaçoğlu hocaların açıklamalarını dikkatle okur ve satır aralarını incelersek, bu açıklamaların Türk milliyetçiliği fikir sistemi ile tamamen örtüştüğünü görebiliriz.
***
MHP’den dışlananlar ile MHP’den umudunu kesenlerde bir hareketlilik var.
Yeni oluşuma destek açıklamaları ve istifa haberleri geliyor.
Diğer cenahlarda bir sessizlik hakim!
İktidar sözcülerinde ve yandaş medya da büyük bir tedirginlik var!
Büyük bir bocalama içerisindeler!
Yapabildikleri tek şey, alaycı üsluplarla, uydurma bilgilerle ve montajlama metoduyla hakaretler yağdırmak.
Toplumda ise adeta bir “dip dalgası” gibi ciddi hareketlenme ve bekleyiş var!
Gelişmeleri sabırla, dikkat ve ilgiyle izliyor, hep birlikte Ekim ayını bekliyoruz.