Biz Türk milliyetçileri/Ülkücüler; Türk değerlerini ve Cumhuriyet’i korumak için
Başbuğlarımız Atatürk ve Alpaslan Türkeş’in huzurunda ant içtik, yemin ettik.
“Gök Girsin, Kızıl Çıksın” dedik.
Bunu asla unutmayın!
Bülent Vedat AYDEMİR
Gök Girsin, Kızıl Çıksın.
Bu kısa cümle Türklerde silah üzerine yapılan ant/yemin geleneğinin ilk örneğidir.
Kılıç kabzası tutularak yapılan bu ant/yemin “eğer sözümde durmazsam bu kılıç bedenime gök gibi mavi girsin, kanıma bulanarak kızıl çıksın” anlamına gelir. Gök mavisi rengi, yeni su verilmiş çeliğin üzerindeki mavi renktir.
Bu ant/yeminin Türk tarihinde çok önemli bir yeri vardır.
Türkler, bir savaş öncesinde veya bir işe başlarken bu sözlerle ant/yemin içerlerdi.
Özellikle savaşa başlamadan önce orduya komuta eden han, hakan veya ordu komutanı kılıcını havaya kaldırarak bu ant/yemini haykırır, ardından bütün ordu da bu sözleri tekrar ederek bu kutlu ant/yemini ederlerdi.
***
Prof. Dr Abdülkadir İnan “Makaleler ve İncelemeler 1 cilt” kitabında Bu ant/yemini şu şekilde anlatır. “Eski Türk gelenek ve göreneklerini çok iyi bilen Mahmut Kaşgarî temür (demir) kelimesini açıklarken ant formüllerinden biri olan “gök girsin, kızıl çıksın” cümlesini naklederek Türk andı hakkında şu malumatı veriyor: “Bu sözün başka bir anlamı vardır. Türkler ant içtiklerinde yahut ahitleştiklerinde kılıcı çıkararak yanlama öne korlar. “Bu kök girsin, kızıl çıksın “ derler ki, sözümde durmazsam (yani yalan söylersem) kılıç kanıma bulansın demir benden öcünü alsın demektir.”
***
Son zamanlarda, Türk değerlerine ve Cumhuriyet’e karşı acımasızca ve hayâsızca saldırılar yapılmaktadır.
Bu saldırılar “bekle, gör, tepkilere göre dur veya devam et” anlayışıyla planlı bir şekilde uygulamaya konulmaktadır.
Hatırlarsınız, Mayıs ayı başlarında “üç zındık” Atatürk’e, annesi Zübeyde hanımefendiye ve manevi kızı Afet İnan hanımefendiye hakaretlerde bulunmuşlardı.
11 Mayıs tarihinde Ülkücü Kadro’da yayınlanan yazımda;
“Milletin gözünün içine bakılarak yapılan bu hakaretlerin o an karar verilen ferdi bir eylem olmadığı kanaatindeyim.
Bu daha önceden planlanmış bir eylem biçimidir.
Maksatları toplumun tepkisini ölçmektir.
Tepki zayıf kalırsa hakaretlerini farklı konularda devam ettireceklerdir.
Tepki şiddetli olursa bir müddet susacaklar, ortalık sakinleştikten sonra “nerde kalmıştık” diyerek hakaretlerine devam edeceklerdir.
Bunu anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.” Tespitinde bulunmuştum.
AKP üst düzey bir yöneticinin bir TV kanalında milyonlarca kişinin önünde “Yeni bir devlet kuruyoruz ve bu yeni devletin kurucusu Tayyip Erdoğan’dır” sözleri bu senaryonun bir başka ayağıdır.
Toplumun tepkisini ölçmeye devam ediyorlar.
***
“Devletimizin beka’sı” için bu zihniyete destek çıkanların elini başına koyup tekrar tekrar düşünmelerinde fayda vardır.
“Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur” deyimi boşa söylenmemiştir.