Hasan KORKMAZ
Son düzenlemelerin ardından yeni yapılanması tamamlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), adli ve idari yargıdaki hakim ve savcıyla ilgili yaz kararnamesindeki son rötuşları yaptı. Kararname ile 780 hakim ve savcının yeri değişti.
Her yaz yayınlanan kararnamenin muhtevası gerçekten AKP’nin hiçbir şart altında tarafsız olamayacağının ispatı oldu. FETÖ mensuplarından belirleyebildiklerini adalet kurumlarından uzaklaştıran hükümet açığı AKP üyesi avukatları hakim ve savcı olarak atayarak kapatmıştı.
16 Nisan referandumu ile yapısı değişen HSK (eski HSYK) yayınladığı kararname ile ülkücü ve solcuları bir kefeye koyarak pasifize etti. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’ye karşı Yenikapı Buluşması’nı organize eden hükümetin ne kadar samimiyetten uzak olduğu görüldü.
Ülkeyi parti devleti haline getiren 16 Nisan referandumunun üzerinden henüz bir kaç ay geçmişken ortaya çıkan bu durum 2019’dan itibaren olabilecekler için de bir fikir veriyor: Kendi zihniyetinin dışındakileri devlet kademelerinden temizleyecek.
Muhalefet partisi olması gereken MHP’nin her konuda AKP’yi destekleyen bir konumda olması tabanda bir nevi koalisyon havasının etmesine yol açtı. Ne de olsa AKP’nin her uygulamasına MHP’den destek geliyor bunu da AKP yöneticilerinden gelen takdir mesajları izliyordu.
Kazın ayağının öyle olmadığı ortada. Kırk yıllık Kani’den bahsediyoruz ki ülkücülerden nefret eden bu kafadan bir fayda ummak sadece ahmaklıktır.
Milliyetçi ve solcuları tasfiye ederek devam eden soruşturma ve davalarda istedikleri sonuçları almayı hedefleyen AKP zihniyetine destek olmak MHP’nin işi değildir. Milli düşünce açısından AKP de FETÖ kadar tehlikelidir. Mücadele edilmelidir.
Devlet Bahçeli’nin partinin başında kalmak için Erdoğan’a destek verdiği gözükmektedir. Bu da ülkücülerin AKP’ye hangi Devlet’in bekâsı için payanda yapıldığı sorusuna en yeterli cevaptır.
Tanrı Türkü ve MHP’yi korusun.