Safter TANIK
I. Kıbrıs Barış Harekâtı (TSK Kod adı Atilla)
Harekât; 20 Temmuz sabahı, saat 6.05’te hava indirme ile başladı. Hava İndirme Komando Tugayı’nın 1. Taburu; Pınarbaşı’ya, 2. Taburu ise Gönyeli’ye ciddi bir ateşle karşılaşmaksızın indi.
Saat 7.00’de; Edirne, Çanakkale, Tekirdağ, Kırklareli, İstanbul, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Adana, İçel ve Hatay olmak üzere; 13 ilde, 30 gün süre ile sıkıyönetim ilan edildi. Çıkarma yapılacak olan Karaoğlanoğlu Plajı (Pentemili) çevresindeki dağlar, Türk savaş uçakları tarafından bombalandı.
Saat 8.20’de; Hava İndirme Komando Tugayı’nın 1. ve 2. Taburunun inişi tamamlandı, 3. ve 4. Taburunun Pınarbaşı-Gönyeli-Hamitköy’e olan inişi ise başladı.
Saat 8.50’de; Deniz Piyade Birlikleri, çıkarma araçlarının Karaoğlanoğlu Plajı’na kapak atması ile karaya çıkmaya başladı.
Saat 11.15’te, Hava İndirme Komando Tugayı’nın 3. Taburu; Pınarbaşı’ya, 4. Taburu; Gönyeli’ye yoğun karşı topçu ve havan atışı altında indi. Haliyle dağınık olarak inen taburlar, toplanmakta bir hayli zorluk çekti.
Hava kararmakta iken; tank ve zırhlı araçlarla takviyeli Yunan Alayı, Kıbrıs Türk Alayı’na karşı bir taarruza kalktı. Ancak; Kıbrıs Türk Alayı tarafından püskürtüldü.
Rum Milli Muhafız Kuvvetleri, Girne Boğazı’na hâkim oldu ise de; Hava İndirme Tugayı 1. Komando Taburunun, Lefkoşe Mücahitleri yardımıyla Doğruyol Tepesi’ni ele geçirmesi ile buna son verildi.
21 Temmuz’da; Rumlar, havadan inen ve denizden çıkan birliklerin birleşmesini engellemek ve imha etmek için karşı bir taarruzu başlattı. Karada savaş devam eder iken; Türk savaş uçakları, haberleşme eksikliğinden, Kocatepe muhribini yanlışlıkla bombalayarak batırdı, 54 asker hayatını kaybetti.
Libya’dan Destek, ABD ve İngiltere’den “Dur”
Libya Lideri Kaddafi; TSK’nın en çok ihtiyaç duyduğu uçak benzini-lastiği dâhil, her türlü askeri malzemeyi vereceğini bildirdi. ABD ve İngiltere ise; Türk Ordusu’nun, harekâtı bir an önce durdurmasını istedi.
22 Temmuz saat 10.00’da, Ecevit; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 353 sayılı ateşkes kararına, 17.00’den itibaren uyulacağını söyledi.
Ecevit’in “ateşkes” açıklaması, Kıbrıs’taki Türk birlikleri üzerinde bir gerginliğe yol açtı. Zira Girne Boğazı’nda tam kontrol sağlanamamış, havadan inen birlikler ile denizden çıkan birlikler bir araya gelememiş, Girne henüz ele geçmemişti. Haliyle harekâtın; 17.00’e kadar da tamamlanması gerekiyordu.
Saat 10.30’da; Pladini Plajı’na varan Bora Özel Kuvveti ve 3. Komando Taburu, üç dört saat süren çatışma sonucu Girne’ye girdi.
Saat 18.30’da; Lefkoşe Sancağı Mücahitleri, ateşkes ihlali nedeni ile Küçük Kaymaklı Köyü’nü ele geçirdi.
Yunan ve Kıbrıs Rum Tarafındaki Gelişmeler
23 Temmuz’da; Yunan Cunta Yönetimi, iktidarı Karamanlis’e bırakma kararı aldı. Kıbrıs Rum kesiminde ise; Klerides, Nikos Sampson’un yerine geçti.
24 Temmuz’da, Fransa’da sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis; bir Mesih gibi karşılandığı Yunanistan’a döndü, Milli Birlik Hükümeti’ni kurdu.
Cenevre Antlaşması veya Cenevre Deklarasyonu
25 Temmuz’da; İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan, Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Yunanistan Dışişleri Bakanı George Mavros Cenevre’de yapılan müzakere toplantısına katıldı.
Mavros; “Türk Ordusu’nun, 22 Temmuz’da vardığı hatlara çekilmesini” isterken, Güneş; “bunun, mümkün olmadığını” söyledi. Zira bu, “Türk Ordusu’nun, Girne sahil şeridinde hapsedilmesi” demekti. Zaten buna benzer bir durum vardı. Bunun üzerine; Mavros, toplantıyı terk etti. Ancak; ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in, özel temsilcisi Baffum’un ikna etmesi ile tekrar masaya geri döndü.
Toplantı, 6 gün sürdü. Mavros; “Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan çekilmesinde” ısrarcı olurken, Güneş; “Kıbrıs’taki Türklerin güvenliği ile Kıbrıs’ta Türk ve Rum olmak üzere iki otonom yönetimin varlığından” söz etti.
Neticede; Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Türk ve Rum olmak üzere iki otonom yönetimin bulunduğu, 8 Ağustos’ta garantör devletlerle Kıbrıs Türk ve Rum toplumu temsilcilerinin katılacağı “II. Cenevre Konferansı” adıyla bir toplantının yapılması, o güne kadar Türk ve Yunan askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi kararına varıldı. Bunun ile ilgili olarak da “I. Cenevre Antlaşması veya Cenevre Deklarasyonu” denilen bir protokol imzalandı.
Ateşkes İhlalleri
İkinci konferansa kadar; Yunan ve Rum askerinin, Türk bölgelerinden çekilmesi gerekiyordu. Yunan ve Rum askeri birlikleri; Türk bölgelerinden çekilmediği gibi, özellikle Muratağa-Atlılar-Sandallar ve Taşkent’e yönelik bir kuşatma ve saldırıya girişti. Birçok Türk öldürüldü ve esir alındı. Buna, bir taarruz ile cevap veren Türk Ordusu; Yukarı-Aşağı Dikmen, Kaynakköy, Taşkent, Akçiçek bölgelerini ele geçirdi, Lefkoşa Havaalanı çevresinde bir ilerleme kaydetti.
İngiltere Başbakanı Harold Wilson’un Türkiye’yi Tehdit Etmesi
Türk Ordusu’nun, Lefkoşe Havaalanı çevresinde bir ilerleme kaydetmesi ve havaalanını ele geçirecek bir konuma gelmesi ise İngiltere’yi rahatsız etti. İngiltere Başbakanı Harold Wilson; bir açıklama yaparak, “buna müsaade etmeyiz” dedi. Ecevit, “Türk Ordusu’nun böyle bir hedefi yok” diyerek de; bu konuda, İngiltere’ye bir garanti verdi.
ABD’nin Askeri Yardımı Kesme Kararı
1 Ağustos’ta; ABD Temsilciler Meclisi, “Türkiye’ye yapılan askeri yardımın kesilmesi” hakkındaki bir teklifi onayladı.
Yunanistan II. Cenevre Konferansına Katılmayacak
Mavros, “Türk Ordusu; ateşkes öncesi sınırlara çekilmeden, II. Cenevre Konferansı’na katılmayacağını” söyledi.
Girne’deki Türk Askeri Birliğinin Taciz Ateşine Maruz Kalması
5 Ağustos’un gece yarısında; Yunan ve Rum askeri birlikleri, Girne’de konuşlanmış olan Türk askeri birliğini ateş altına aldı; çatışmalar, sabaha kadar devam etti.
Nixon’un İstifa Etmesi
8 Ağustos’ta; ABD Başkanı Richard Nixon, “Watergate Skandalı” nedeni ile görevinden ayrıldı.
- Cenevre Konferansı’nın Sonuçsuz Kalması
- Cenevre Konferansı, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in Avrupa İşler Yardımcısı Arthur Hartmann’ın çabası ile toplanabildi.
Toplantıya; İngiltere, Türkiye, Yunanistan dışişleri bakanları ile Kıbrıs Türk ve Rum toplumu temsilcileri katıldı.
8 Ağustos’ta başlayan toplantı, 14 Ağustos’ta kilitlendi. Türk tarafı; “Kıbrıs için coğrafi temele dayalı federatif bir devlet yapısını” önerirken, Yunan tarafı; “ Türk Ordusu ateşkes öncesi sınırlara çekilsin, Türk toplumu için kantonlardan oluşan bir yönetim inşa edelim” dedi. Bu; bir tuzak, zaman kazanmadan öteye giden bir şey değildi. Bunu dikkate alan Turan Güneş; 14 Ağustos saat 02.20’de, “Ayşe Tatile Çıksın” parolası ile Ecevit’e bir mesaj gönderdi.
2.Kıbrıs Barış Harekâtı
14 Ağustos saat 04.30’da; Türk Ordusu, “Atilla Hattı” denilen güneyde; Lefkoşe Yeşil Hat, batıda; Lefke, doğuda; Magosa’yı hedef alan bir harekâtı başlattı.
Harekâtın birinci gününde, Türk Ordusu’na bağlı birlikler Lefkoşe’ye girdi. Çatışmalar ise; daha ziyade, Omorfo-Lefke-Çatalköy-Ortaköy bölgelerinde yoğunlaştı.
Yunanistan; “müttefiki olan, iki ülke arasındaki çatışmayı durduramadığı gerekçesi ile NATO’nun askeri kanadından ayrıldığını” açıkladı.
15 Ağustos’ta; Yunanistan Başbakanı Karamanlis, “ülkesinin Kıbrıslıların yardımına gidemeyeceğini, olayların sorumlusunun Yunan Cunta Yönetimi ve Türkiye’nin olduğunu” söyledi.
Harekâtın üçüncü gününde; Lefkoşe-Lefke-Magosa hattına ulaşıldı, Ada’nın % 38’i ele geçirildi. Ancak; Rumların çekilirken yakıp yıktığı, silahsız insanları katlettiği Türk köyleri ile karşılaşıldı.
İkinci Kıbrıs Barış Harekâtı; 16 Ağustos’ta tamamlandı, Birleşmiş Milletler’in çağrısına uyularak da durduruldu.
Harekâtın Bilançosu
TSK; 415’İ karacı, 65’i denizci, 5’i havacı, 13’ü jandarma olmak üzere 498 şehit ile 1.200 yaralı verdi. Kıbrıs Türk tarafında; 70 mücahit ve 270 sivil hayatını kaybetti, 1000’i aşkın kişi yaralandı. Buna karşılık, Rum ve Yunan tarafı; 4.000 ölü, 12.000 yaralı verdi. Kıbrıs Türklerinin; genel olarak, verdiği şehit sayısı da 1.672’e ulaştı.
Olayın Arka Planı
Enosis taraftarı olmakla birlikte, 1967’den itibaren, ABD ve İngiltere’yi SSCB’yle dengeleyen bağımsız bir Kıbrıs politikası izleyen Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios; Yunan Cunta Yönetimi ile Enosis taraftarlarının hedefi oldu. Bu; aynı zamanda, ABD’yi de endişelendiren bir olaydı. Zira ABD; Makarios’a güven duymadığı gibi, bir kaos ortamında, Ada’da önemli bir güce sahip olan komünistlerin iktidara gelmesinden çekiniyordu.
Açıklanan CIA belgelerine göre; “Yunan Cunta Yönetimi’nin bilgi ve desteği ile gerçekleşen Nikos Sampson Darbesi, Kıbrıs’ta belirsiz bir ortamı doğurdu. Rumlar arasındaki kavga, Komünistlerin direnişi ile bir iç savaşa dönüşebilir, ABD’nin askeri müdahalesini gerekli kılabilirdi.”.
Türkiye’nin askeri müdahalesi; kendi hedefi dışında, ABD’yi düşündüren bir endişeyi de giderdi. Ancak, sonuç hâsıl olunca; ABD, TSK’nın Kıbrıs’tan çekilmesini ya da harekâtın Girne Sahil Şeridi ile sınırlı kalmasını diretti. Rumların saldırısını sürdürmesi, ABD’nin “Watergate Skandalı” ile meşgul olması ve Başkan Richard Nixon’un istifası ise; Türkiye’ye ikinci bir harekât için fırsat tanıdı. Haliyle Türkiye; uzun vadeli, sabırlı-kararlı politika ve doğru strateji ile başarılı bir sonuca ulaştı.
Koalisyonun Çatlaması
3 Eylül 1974’te, Ecevit; “hükümet etme ve siyaset anlayışı açısından, MSP ile aramızda uzlaşılması güç ayrılığın olduğuna, her geçen gün biraz daha üzülerek varıyorum” dedi. Erbakan’ın cevabı ise “zorla ortaklık olmaz” şeklinde oldu. Bu da; siyasette pragmatik ve popülist bir tavır sergileyen iki politikacının, “Kıbrıs Barış Harekâtı” başarısını oya tahvil etme ile ilgili idi.
Ecevit’in İstifa Etmesi
18 Eylül 1974’te; Başbakan Bülent Ecevit, hükümette anlaşmazlık olduğu gerekçesiyle istifa etti.
Hükümet Boşluğu
Ecevit’in istifası üzerine, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk; hükümeti kurmak için görevi, sırasıyla Demirel ve Ecevit’e verdi. Ancak; her ikisi de bir azınlık hükümeti kurmaya yanaşmadı. Bunun nedeni ise Ecevit’in; “erken seçimi” düşünmesi, Demirel’in; “erken seçime” karşı olması, Erbakan’ın da “kilit parti olma” avantajı ile ilgili idi.
ABD’nin Askeri Yardımı Fiilen Kesmesi
18 Ekim 1974’te; ABD Başkanı Gerald Ford, Temsilciler Meclisi’nin “Türkiye’ye askeri yardımın kesilmesi” hakkındaki üçüncü kararını onayladı.
14 Profesör Bildirisi
İstanbul Üniversitesi’ne mensup 14 profesör; yayınladığı bir bildiriyle, “5 sağ partinin yer aldığı bir hükümetin kurulmasını” istedi.
13 Ocak 1974-16 Kasım 1974 Dönemi Önemli Sanayi Yatırımları
FÜRSAN Sitrik Asit Fabrikası, Bolu Çimento Fabrikası, TÜRKKABLO Telefon Kablosu Fabrikası, Ünye Çimento Fabrikası, SÖKSA Sinop Örme-Dokuma- Konfeksiyon Fabrikası işletmeye açıldı.
BRİSA Lastik Fabrikası, ERBOSAN Çelik Boru Fabrikası, HES Kablo Fabrikası, DOĞUSAN Asbestli Beton Boru Fabrikası, Tire Kutsan Oluklu Mukavva ve Kâğıt Fabrikası, Antalya Pil Fabrikası, ETİBANK Elazığ Ferro Krom Tesisleri, İzmir Aliağa Petrokimya Tesisleri II. Kısım İşletmeleri temeli atıldı.
Sadi Irmak’ın Partiler Üstü Hükümeti
17 Kasım 1974’te; Kontenjan Senatörü Sadi Irmak, bir “Partiler Üstü Hükümeti” kurdu. Ancak; ne AP, ne DP, ne de CHP, açık bir şekilde, destek vermeyeceğini bildirdi. Haliyle yapılan güvenoyu oylamasında da sadece 18 oy alabildi.
Ülke Genelinde Elektrik Kısıntısına Gidilmesi
Keban Hidroelektrik Santrali, işletmeye alınmasından kısa bir süre sonra, bilinmeyen bir nedenle arızalandı. Ardından aşırı kapasite kullanımıyla Gökçekaya Hidroelektrik Santralı ve Seyit Ömer Termik Santralı da devre dışı kaldı. Bu da; bütün illerde, elektrik kısıntısına gidilmesini gerekli kıldı.
ABD’nin Ekonomik Ambargo Uyarısı
5 Ocak 1975’te; ABD’de, “fındık ithalini yasaklayan” bir karar alındı. Ancak; Başkan Gerald Ford, bu kararı veto etti. Bu da; ABD’nin silah ambargosunun yanı sıra, mali ve ekonomik bir ambargoyu akla getirdi.
Havacı Astsubay Protestosu
8-9 Ocak 1975’te, Havacı Astsubaylar; Ordu’da alışılmışın dışında, yan ödeme ve iş güçlüğü zammını protesto etmek için, Ankara Mürtet Hava Üssü’nde 2 gün mesaiye gitmedi.
12 Mart Sonrası Öğrenci Olaylarının Başlaması
24 Ocak 1975’te, Vatan Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’nde; ülkücü ve devrimci öğrenciler arasında çıkan kavgada, kimin ateş ettiği belli olmayan bir silahtan çıkan kurşunla, İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği (İYÖKD) üyesi “Kerim Yaman” adlı bir öğrenci hayatını kaybetti.
25 Ocak 1975’te; İstanbul Üniversitesi Merkez Binası, Kerim Yaman’ın öldürülmesini protesto eden İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği (İYÖKD) mensubu öğrenciler tarafından işgal edildi. Bu; 12 Mart öncesini aratacak, öğrenci olaylarının başladığı mesajını verdi.
İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği (İYÖKD), kimdir?
İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği (İYÖKD); Kasım 1973’te, Deniz Gezmiş-Mahir Çayan tezini benimseyen, bir grup devrimci öğrenci tarafından İstanbul’da kuruldu.
Deniz Gezmiş-Mahir Çayan tezini benimsemiş ise de çatısı altında tüm sol fraksiyonlara yer verdi. İstanbul-Ankara-İzmir’de birbirinden bağımsız bir örgütlenmeye gitti, üniversite ve yüksekokullarda ayrı ayrı organize oldu.
Nisan 1974’te NATO’yu protesto eden bir kampanya düzenledi, üniversite ve yüksekokullardaki boykot eylemlerini örgütledi, Kıbrıs Barış Harekâtı’na karşı çıktı, İETT zammına karşı çıkışı ile sesini duyurdu.
Anayasa Mahkemesi’nin genel afla ilgili 2 Temmuz 1974 kararı sonucu tahliye olan siyasi hükümlülerle güç kazandı, ancak bir ayrışma yaşadı.
1976’da, sıkıyönetim tarafından kapatıldı. Yerine İYÖD kuruldu ise de; sürekli bir bölünme yaşadı, birçok sol fraksiyonun çıkış kaynağı oldu.
Tedbirsizlikten Kaynaklanan Bir Uçak Kazası
30 Ocak 1975’te; Türk Hava Yolları’nın (THY) İzmir’den İstanbul’a gelen Fokker F-28 tipi “Bursa” adlı yolcu uçağı, Yeşilköy Havaalanı’na inişi sırasında, elektriklerin kesilmesi ile Marmara Denizi’ne düştü, 42 kişi hayatını kaybetti. Bu da elektrik kısıntısı uygulamasına duyulan tepkiyi zirveye taşıdı. Elektrik kısıntısı ise; 26 Şubat’ta, Keban Barajı’ndaki arızanın giderilmesi ile kaldırıldı.
Sağ-Sol Kavgası ve Sünni-Alevi Ayrışması
5 Şubat 1975’te, Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER); “faşizm ve pahalığı protesto” başlığı altında, birçok ilde toplantı-gösteri ve yürüyüş düzenledi.
TÖB-DER’in; 16 Şubat’ta, Malatya’da düzenlediği toplantı ise karşı bir gösteri ile protesto edildi. Olay, sağ-sol kavgasından çıktı. Sünni-Alevi gerginliğine dönüşerek, Erzincan’a sıçradı. Olaylarda; 29 kişi yaralanırken, 22 kişi gözaltına alındı. Eski AP Milletvekili Hamit Fendoğlu isminin öne çıkması da dikkati çekti.