Osman B.Karabacak
Cumartesiler Cezayir’de resmi dairelerin kapalı olduğu, buna rağmen bir çok işyerinin açık olduğu günler. Genellikle sosyal aktiviteler de cumartesi gününe denk getirilmeye çalışılıyor. Genelde “francophone” olan Cezayir aydınları kültür dünyasının mabedleri olan yayınevlerinde buluşuyorlar.
Bu hafta kitapsever dostlarla Nora SARI’nın “Constantine Sürgün ve Savaş” kitabının imza gününde buluşmak için sözleştik. Tlemcen, Cherchel, Blida, Medea gibi şehirlerden de gelenlerin oluşturduğu küçük bir grup olmuştuk.
Bağımsızlık savaşı, Çağdaş Cezayir Edebiyatı’nın ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Nora SARI kendi ailesinin yaşadıklarını bu romanı içine eritmiş. Daha önce de yine Casbah yayınları arasında çıkan “Cherchel‘de bir konser” kitabını okumuştum. Türk asıllı yazarların eserlerinde “Türk dönemi”nden kalan izler sıklıkla görülüyor.
***
Türklerin Cezayir’e gelişlerinin 500. yılı ile ilgili etkinlikler 2016 geride kalmış olmasına rağmen devam ediyor. Bugün de kültür sarayında konu ile ilgili uluslararası bir sempozyumun ilk günüydü. Büyükelçilik himayelerinde ve Prof. Dr. Ahmet Kavas önderliğinde organize edilen sempozyumun açılış törenine Kültür Bakanı’nın gelmiş olması bile bu alandaki araştırmalara çok değer verildiğini ve aynı zamanda da çok ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.
Konferans salonunun yanındaki salonda sergilenen arşiv belgeleri iki ülkenin ortak tarihlerinin yazılı şahidi idi. Fransızların giderken arşivleri yanlarında götürmelerinin yanında Türk Arşivleri’nin araştırmacılara açık olması aslında Türkler’in tarihlerini gizlemek durumunda olmadığının da ispatı.
İmza günü yüzünden açılış törenine katılamadığım sempozyumun ilk oturumuna yetiştim. Sevinerek gördüğüm ki Türkoloji öğrencileri için bilimsel toplantıların çok faydalı oluyor.
İki oturum arasında verilen arada Büyükelçimiz Mehmet Poroy ile ayaküstü görüşme imkanım oldu. 500. yıl ile ilgili yapılan faaliyetlerden Bejaia’da Türklerin ilk çıktığı topraklarda yapılan faaliyetlerin ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Cezayir’e gelmesinin altını çizdi. Fransızların kanlı sömürgecilik yılları aksine Cezayir’de Türk varlığının alicenaplık üzerine kurulduğunun anlatılması için gösterilen çabalardan bahsetti. Gerçekten de kendisi kısıtlı kadrosuna rağmen özverili çalışmaları ile göreve geldiğinden bugüne kadar geçen kısa zamanda çok değişik dallarda zengin bir faaliyet takvimini hayata geçirdi. Minnettar olmalıyız.
Garb Ocakları’ndan Cezayir’den şimdilik bu kadar…
Derkenar:
Constantine: Cezayir’in doğusunda dağlık bölgede yer alan şehir, başkent Cezayir’den 6 yıl sonra Ahmet Salah Bey’in idaresinde iken Fransızlarca işgal edildi.
Cherchel: Kuzey Cezayir’deki şehirlerden, Barbaros Hayreddin Paşa’nın hatıralarında peksimetlerin ve yaz hazırlıklarının yapıldığı lojistik merkezi olarak da geçer. Cherchel kalesi ile ilgili bir projeden ileride sizlere bahsedeceğiz.