Bülent Vedat Aydemir
Doğal yatağında normal bir şekilde akan bir nehirde, birkaç kişiyle beraber bir tekneyle dolaştığınızı varsayın.
Belli bir yere geliyorsunuz. Suyun akışı hızlanıyor.
İçinizden biri “ Suyun akışı hızlandı, ileride bir şelale olabilir, Allah korusun düşüp parçalanabiliriz.” diyerek sizleri uyarıyor.
Bir karar vermek için toplanıyorsunuz.
Arkadaşlarınızdan biri, “ Yolun sonu görünmüyor; ne olacağını bilemiyoruz, akıntı hızlanmadan hemen geri dönelim. Aksi halde akıntıya karşı kürek çekmek zorunda kalırız. Bu ise bizi çok yorar.” Diyor.
Bir diğeri, “Boş verin, gittiği yere kadar gidelim; macera olur, adrenalimiz yükselir, hem akıntıyla beraber kürek çekmiş oluruz. Üstelik hiç yorulmayız.” Diyor.
Bir karar vermeye çalışırken, birde bakıyorsunuz ki, suyun akışı daha da hızlanmış!
Nehrin kıyısında sizleri seyredenler de merakla ne yapacağınızı bekliyorlar!
Siz olsanız ne yaparsınız?
Zor olanı seçip, bir hayli yorulacağınızı bile bile, akıntıya karşı kürek çekerek kıyıya yanaşmayı mı istersiniz?
Yoksa yorulmamak için, akıntı yönünde kürek çekerek,” akan su bizi nereye götürürse oraya kadar gideriz” mi dersiniz?