Hasan KORKMAZ
ABD ile savaş halindeyiz. Örtülü savaş deniyor ancak 15 Temmuz’dan beri canımız yanıyor, kanımız akıyor. Suriye’de makas değiştirmemizle sonuçlanan aşamadan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ne yazık ki iyimser olmamız için fazla sebeb yok. Terör dalgasının sürmesi de ekonomik sıkıntıların da sebebi içinde olduğumuz savaş. Militan sünni dış politika ülkemizi terörist yatağına çevirirken geri adım attığımızda ABD’nin sert tepkisi ile karşılaştık.
Davutoğlu’nun istifa ettirilmesi ve 15 Temmuz ile başlayan süreç kanlı bir hal aldı. Suriye politikamızın iflas ettiğini hükûmet kabul etti. Irak’ta ne kırmızı çizgimiz kaldı ne de ağırlığımız.
Cumhuriyet kurumlarını pazarlayarak ve kaynağı meçhul sıcak para ile hormonlanan ekonomi de çökme aşamasına girdi. Rekor işsizlik, ekonomideki daralma ve makro dengelerdeki kırılma baskılarıyla sosyal sonuçlar doğmak üzere.
Bu karanlık tabloların kıskacındaki Türkiye gündemini Devlet Bahçeli başkanlık sistemi çıkışıyla değiştirdi. Yeşil ışığın yandığını gören Erdoğan da zaten elinin altında hazır tuttuğu projesini hayata geçirmek üzere düğmeye bastı.
Milliyetçi camianın fikri alınmadan, parti içinde tartışılmadan şapkadan çıkan tavşan misali anayasa değişikliği hızla hazırlandı ve meclis oylamalarına geçildi. Görüldüğü kadarıyla MHP içinde refleks olarak karşı çıkan vekiller dışında meclis grubunda bir itiraz gelmedi.
İkinci tur oylamalarda ve teklifin tamamı için yapılacak oylamada bir süpriz olmazsa Nisan ayında bir referandum ile anayasa değişikliği halkın onayına sunulacak. Rejim değişikliği ve tek adamlık eleştirilerine halkın nasıl bir tepki vereceğini sandık gösterecek.
Bu dönemdeki en büyük şanssızlık yine halkın yeteri kadar bilgilendirilmemesi olacak. Medya aygıtları arsızca anayasa değişikliği yönünde propaganda yapacak ve halkı yönlendirmeye çalışacak. Teknik hatalarla dolu değişiklik perdelenerek anayasa değiştirilmesi söz konusu şu anda. Maalesef gidişat hukuki ve kurumsal anlamda kaosa yol açacak anayasa değişikliği konusunda halk bilgilendirilemeyecek.
Bugüne kadar istisnasız bütün hayati meselelerde kandırılmış olan Erdoğan’ın denetlenemez yetkililerle donatılması ülkemiz için çok ciddî bir tehdittir. Bu noktayı bir örnek ile açmak istiyorum. Bu sakat anayasa taslağı kanunlaştığı takdirde Erdoğan ilkokul mezunu bile olabilecek istediği sayıda kişiyi başkan yardımcısı olarak atayacak. Yine tasarıda geçtiği şekli ile Erdoğan yurtdışında olduğunda yerine vekalet edecek kişi başkan ile aynı yetkilere sahip olacak. Yani Erdoğan artık alışıldığı üzere yine kandırılıp kripto bir FETÖ mensubunu başkan yardımcısı olarak atayabilir. O başkan yardımcısı da Erdoğan’a vekalet ettiğinde şunları yapabilir:
- Erdoğan’ı sağlık sebebiyle görevden alabilir
- Bakanlar kurulunu değiştirebilir
- Meclisi fesh edebilir
- Yüksek yargı üyelerini değiştirebilir
- Binlerce mahkuma af çıkarabilir
- Savaş ilan edebilir
Anayasa değişikliğinin verdiği yetkilerin bir kısmı bile sonuçları açısından dehşete düşürmeye yetiyor.
MHP tabanı bu cenderede bölünmüş gibi gözükse de milliyetçiliği ayağı altına alma iddiasındaki Erdoğan’a inanmamakta, hiç güvenmemektedir. Tahminimiz ülkücü camia referandumda büyük çapta hayır yönünde oy kullanacaktır: MHP’ye her şart altında evet, Erdoğan’a her zaman HAYIR!
Tanrı Türk’ü korusun, feraset versin..