Dr. Sakin ÖNER
Çocukken sevgimiz duygusaldı. Yokluğundan hüzünlenirdik, ağlamak isterdik.
Gençlik yıllarımızda seni sevmeyen bazı çevreler olduğunu farkettik. Sonra bunların kim olduklarını araştırdık. Onlar; Cumhuriyetin ilanı ile cahil halkın üzerindeki nüfuzları azalan mütegallibelerin, ağaların, tekke ve zaviyeleri kapanan şeyhler ve dervişlerin, Kur’an-ı Kerim’in tercümesi ve tefsirinin yapılmasından sonra halkı dinle kandıramayan inanç bezirganlarının, İstiklal Harbi’ne ve Mustafa Kemal’e karşı çıktığı, düşmanla işbirliği yaptığı için İstiklal Mahkemelerinde yargılandıktan sonraidam edilen Padişah yanlıları ve hainlerin, inkılaplara karşı çıkan karşı devrimcilerin çocukları veya torunlarıydı. Onlar geçmişten gelen kin ve öfkeleriyle gençdimağlarasenin hakkında yalan yanlış bilgi ve belgelerle nefret tohumlarını ekiyorlardı. Bundan herkes gibi biz milliyetçi gençler de bir ara az da olsa etkilendik. Fakat çok samimi dindar bir nesli ise tamamen zehirlediler.
Onlara göre Kurtuluş Savaşı bile sanal bir savaştı.Bizler daha sonra gördük ve öğrendik ki, bunlar belli bir zihniyetin ve aynı zamanda yurt dışındaki karanlık odakların maşalarıydı. Bu güruhtan arda kalan birkaç kişi, bugün hala gazete ve televizyonlarında, kapalı kapılar arkasında ve merdiven altlarında hezeyanlarını sürdürüyorlar.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar, senin ve arkadaşlarının, orduları dağıtılan, topraklarının üçte ikisi işgal edilen, Padişahı düşman kontrolünde bir kuklaya dönüşen, halkı fakr u zaruret içinde kıvranan bir millete kurtuluş ümidi aşılayarak önüne düşüp yaptığınız o şanlı Kurtuluş Savaşı’nı silip atamazlar. Tükenmiş bir imparatorluğun küllerinden bir milli devlet ortaya çıkardığınız gerçeğini ortadan kaldıramaz. Yaptığınız inkılaplarla eğitimi yaygınlaştırdığınız, bilimin aydınlığını ülkeye taşıdığınız, kültür ve sanatımızı ortaya çıkardığınız ve ekonomiyi canlandırdığınız gerçeğini kimse inkar edemez.
Dünyayı tanıdıktan sonra anladık ki, Türkiye’yi ve Türk milletini bütün İslam ülkelerinden, Asya ve Afrika’nın birçok ülkesinden, Doğu Avrupa, Balkan ve Kafkas ülkelerinden daha medeni bir ülke ve millet haline getiren, o malum çevrelerin eleştirdiği inkılaplarınızdır. İmparatorluğun kozmopolit insan coğrafyasında itilip kakılan Türk insanına Türklük bilincini ve onurunu kazandıran, padişahın tebaası olmaktan bağımsız bir ülkenin özgür bir yurttaşı haline getiren sensin. Bize içte ve dışta barış ve huzur içinde özgürve bağımsız bir ülke ve devlet bıraktınız.
Büyük Atatürk! Bugün içine düşürüldüğümüz hazin durumu gördükçe, yaptıklarının ve kazandırdıklarının değerini her gün daha iyi anlıyoruz.O yüzden sana olan sevgimiz ve saygımız eksilmiyor, geometrik olarak artıyor. Gözün arkanda kalmasın, ne yaparlarsa yapsınlar, evlatların bize emanet bıraktığın yüce eserin Türkiye Cumhuriyeti’ni, bütün zorluklara rağmen sonsuza kadar yaşatacaklardır.
Seni aramızdan ayrılışının 78. yıldönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Rahat uyu. Ruhun şad olsun.