İsmet BOZOĞLAN
“Bu savaş ne zaman biter“ sorusunu bir dostum sordu. Bir solukta cevap vermeye çalıştım. Türkmenler birlik olduğunda dedim. Baktım inanamadı. Baktı yüzüme. … Güldü. Niçin güldüğünü sordum. “Dediğin olmaz.“ dedi.
Niçin ? Dediğimde: ”63 devlet oyuncularını sahaya sürmüş, maç yapıyor.” dedi.
Ben, önemli olan maçın sonucu, dedim.
Biz, birlik olur da 100.000lik donanımlı ordumuzu kurarsak, disiplin içinde tek merkezden idare edildiğinde maçın sonucu, istediğimiz gibi olmaz mı dediğimde ise “bilmem“ dedi.
Bilmem, bilemem derken böyle düzenli bir ordunun kurulamayacağına inanıyor. Bir türlü , inandıramadım. Bilemem belki de haklı idi.
Kendimce düşündüm, acaba olur mu, diye. Sonuçta, niçin olmasın dedim.
20. Ekim. 2016 günlü şu anda ismini hatırlamadığım bir gazete bir haber vardı. Bilmem okuyan veya dikkatini çeken var mı? Gazetede, ABD Dışişleri yetkilisi Türkiye’nin Musul’a girmesini istememelerinin nedenini: “ Türkiye Musul’a girerse İŞİD’in idareci kadrosunun kaçmasına yardımcı olur. “ diye izin verilmediğini ifade etmiştir.
Bu ifade ne kadar doğru, ne kadar gerçek olur bilemem ama, bu ifadenin anlamı, bana göre, söyleyecek bahane edecek bir şey bulamayınca, uydurulmuş, anlamsız bir sözden başka bir şey olmadığının kanıtıdır.
Çünkü; Musul üzerine Türkiye’nin gitmesini istememelerinin nedeni çok farklıdır.
Türkiye katılmazsa, Musul da bulunan Türkmenler ve Müslümanlar moral olarak yılgınlık içine girerler. Dolayısı ile çabuk çözülür, direnemezler. Ya teslim olurlar yada göç ederler. Anlayışı vardır. Irak’ın ve ABD’nin ve de 63 ayrı devletin gerçek düşüncesi budur.
Tabi, yalnız Musul için mi? Hayır. Kerkük için de geçerlidir. Mümbiç için de El-Bab için de geçerlidir. Kısaca, tüm Türkmen yerleşim yerleri için geçerlidir.
Onun için, sayın Cumhurbaşkanının dile getirdiği “ Harita üzerinde çizilmiş olan sınır var. Bir de bu sınırın devamı olan Misak-i Milli sınırımız vardır “ konusu çok önemlidir. Evet sınırlarımızın devamı olan “ben de Türkmenim” diyen milyonlar vardır.
Belki geç kalınmış bir çalışma, belki, çalışmaya gerek olmadan, küçük bir hamle ile milyonları ayağa kaldıran bir söz, demek istediğim, düzenli disiplinli ordu kurulabilir. Türkiye kendi menfaatlerini koruyabilir. Her şey olur. Yeter ki doğru, şeyler düşünülsün. Doğru karar verilsin. Ben geçmişte, Kerkük için peşmergelere, Barzani’ye yakın politika izlenmesi, bizlere uzun vadede telafisi zor değerler kaybettirmiştir. Bunu, kabul etmek lazım.
Her zaman, yanlış politikalarını da, kabul etmek lazım. Ders almak lazım.
Ben inanıyorum. Sonunda maçı Türkmenler kazanacaktır. Yıkılan, yakılan, bombalarla toz duman içinde kalan masum insanlar bunu anlayacak göreceklerdir.
Milli Mücadeleyi anlatırken hep tarihçiler ve büyüklerimiz 7 düvele karşı, sayısız cephede savaşarak bu toprakları kazandık derler. Bu gün için bu düvel sayısı 63’e cephe sayısı sonsuza çıkmıştır. Bu böyle biline.
Görünen görünmeyen, şer güçler yağmur gibi başımızın üzerine yağarken, laf yetiştirme, politika yapma, zamanı kurtarma, oy hesabı içinde olarak bazı, gerçekleri inkar etme, yok sayma zamanı değildir.
Bir an önce, bu aziz Milletimizi bu görünür, görünmez musibetlerden kurtarma, düze çıkarmanın zamanıdır. Muhalefetin, uzattığı elinin kıymeti bilinmeli, havaya girip doz duman içinde kuş avlama gibi hevese girilmemelidir. Atılan her olumlu adım, bir umut, verilen her doğru kararın gelecekte var olma, yok olmaya yatırım olduğunun bilinmesini hatırlatırken, savaşın bizim hayrımıza bitmesi dileklerimle, hoşça kalın diyorum.