Bülent Aydemir
15.Temmuz olayı bizlere; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin hiç bir şekilde siyasete bulaşmamasını, siyasetin siyasetçiler tarafından yapılmasını net bir biçimde göstermiştir.
Dikkat edilmesi gereken diğer husus ise; ordu içindeki bu yapılanmanın temelinde dinî bir cemaatin olmasıdır. Hem yüce dinimiz İslâm hem de bütün güvenlik güçlerimiz siyasete çok çirkin bir şekilde bulaştırılmıştır.
Türk milletinin hayati öneme haiz bu iki yüce değerine zarar verilmiştir.
Kışlalarımız, camilerimiz, adalet teşkilatımız ve eğitim kurumlarımız siyasal söylemlerin, siyasal partilerin kapışma yeri olmamalı, bu kurumların mekânlarında siyasi propaganda yapılmasına asla fırsat verilmemelidir.
Askerlerimizin ve diğer güvenlik güçlerimizin asli görevi ülkenin iç ve dış güvenliğidir.
Din görevlilerimizin asli görevi, ayrım yapmadan İnananların dini ihtiyaçlarına cevap vermek; adalet teşkilatımızın asli görevi hukukun üstünlüğü ilkesinden ayrılmadan adalet dağıtmak; eğitim kurumlarımızın asli görevi bilgili, vasıflı ve eğitimli insan yetiştirmektir.
Burada görevli kişiler siyaset yapmak istiyorlarsa, siyaseten güç ve zenginlik elde etmek istiyorlarsa görevlerinden istifa ederler, siyasetin arenasına girerler.
Demokrasinin en önemli ilkelerinden birisi de kapsayıcılıktır; devletin kurumlarının, özellikle siyasi ve ekonomik kurumların kapsayıcı olmasıdır; bu kurumlardaki görevlilerin toplumun tamamına, siyasi görüş ayrımı yapmadan hizmet vermesidir.
Kurumların kapsayıcı olması çoğulcu toplumun oluşmasını teşvik etiği gibi, siyasal iktidarların diktatörler tarafından gasp edilmesini de zorlaştırır.
Çoğulculuk; hukukun üstünlüğü ilkesini temel aldığı gibi, yasaların herkese eşit uygulanması da, bir grup tarafından başka bir grubun haklarına tecavüz edilmemesini sağlar, dahası da insanların siyasal sistemde de eşit olmaları gerektiği görüşünü ileri sürerek siyasal sisteme daha geniş katılımın ve kapsayıcılığın önünü açar.
Devlet asla bir hesaplaşma yeri olmamalı; yandaş zihniyetiyle yönetilmemeli, devleti oluşturan kurumlar “ artık sıra bizde” diyerek vasıfsız insanlarla doldurulmamalı, liyakat esas alınmalıdır.
Devlet asla bir “ yapboz tahtası “ olmamalıdır.
Devlet asla bir hesaplaşma yeri değildir.
Devlet asla yandaş zihniyetiyle yönetilemez.
Devleti yönetenler mesailerini kişileri ulvileştirmeye harcayamaz.
Devleti oluşturan kurumları “ artık sıra bizde” diyerek vasıfsız insanlarla dolduramaz.
Devlet asla bir “ yap boz tahtası “ değildir. Devlet asla bir hesaplaşma yeri değildir.
Devlet asla yandaş zihniyetiyle yönetilemez.
Devleti yönetenler mesailerini kişileri ulvileştirmeye harcayamaz.
Devleti oluşturan kurumları “ artık sıra bizde” diyerek vasıfsız insanlarla dolduramaz.
Devlet asla bir “ yap boz tahtası “ değildir.