Bülent Aydemir
MHP 2002-2015 yılları arasında yapılan genel ve yerel seçimlerde % 12 ile % 16 arasında oy almıştır.
Bu oy aralığının üzerine çıkılamamasını analiz ederken “Orta gelir tuzağı” ilkesinden faydalanılabilir.
Bu ilkeye göre, MHP’nin oy arttıramamasının sebeplerinden bir tanesinin de yapısal olduğu ileri sürülebilir.
Değerli Ülkücü Kadro okuyucuları: 1971 yılından bu yana; 1974-1978 yılları arası MHP İskenderun gençlik kolları başkanlığı ile değişik kademelerde görevler yapmış ve birçok seçimler de aktif çalışmış bir kardeşinizim. Son olarak iki dönem üst üste (2009-2015) MHP Hatay İl Yönetim Kurulu üyeliği yaptım. Uzun yılların birikimlerini sizlerle paylaşmak, bazı öz-eleştirilerde bulunmak istyorum.
Değişim süreci başlamadan önce, hataları ve eksiklikleri dostlarımla sürekli paylaştım.
Partimizde artık ciddi anlamda bir değişimin zaruretine inanan biriyim.
MHP, Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemini iktidar yapmak için kurulmuştur.
Ülkücü hareketin 47 yıldan bu yana oldukça geliştirilmiş, günümüz Türkiye’sinin ve yarınlarımızın ihtiyaçlarına cevap verecek mükemmel bir fikir sistemi (DOKUZ IŞIK DOKTRİNİ) vardır.
1968 yılından bu yana yüz binlerce Ülkücü üniversiteleri bitirmiş; bu mezunlarımızdan binlercesi akademisyen ve bilim adamı olmuş, on binlerce Ülkücü devletin birçok kurum ve kuruluşlarında çeşitli unvanlar altında görevler almışlardır..
Yüz binlerce Ülkücü de değişik meslek dallarında hayatlarını idame ettirmektedir.
Yüz binlerce Ülkücü bu kervana katılmak için hareket halindedir.
MHP ve Ülkücü kuruluşlar ülkemizin her yerinde mevcuttur. Ülkemizin her ilinde, ilçesinde, beldesinde, köyünde, mahallesinde, caddesinde, sokağında, hatta apartmanında muhakkak bir Ülkücü vardır.
Ülkücü kadro; Türkiye’nin bütün problemlerini çözecek bilgi birikimine, yeteneğe ve manevi zenginliğe sahiptir. Türkiye’deki ve dünyadaki bütün siyasi kuruluşlar bu kadroya imrenerek bakarlar.
Tabanda bir sıkıntı olmadığına göre; sıkıntının kaynağının ne olduğunu sorgularken, yapısal sorunların olup olmadığını da irdelemek gerekir diye düşünüyorum.
Merkezin sağındaki ve solundaki siyasi partilere oy veren seçmenlerin % 65 ine yakın kısmının, ikinci siyasi tercihlerinin MHP olduğu hepimizin malumudur.
Böyle bir yapı ve oluşum içerisindeyken; “nasıl oy alırız”hesaplarından bir müddet uzaklaşıp “niçin oy alamıyoruz?” hatta “niçin oy vermiyorlar?” sorularına cevaplar bulmalıyız.
Yazımın başlığındaki % 12 – % 16 arasında sıkışmanın sebep ve sonuçlarını, bu iki soruyu dikkate alarak cevaplandırmalıyız.
1- Niçin oy alamıyoruz:
Bu başlığı sorgularken yapısal eksikliklerimizi bulmak ve bu eksikliklerimizi gidermek durumundayız.
Sorgulanması ve yeniden yapılandırılması gereken konu başlıklarını şöyle sıralayabilirim;
A- Genel politikalardaki sıkıntılar:
a-Mitinglerde ve çeşitli yerlerde yapılan konuşmaların içeriği.
b-Toplumun olmazsa olmazı olan “ hayatın gerçeklerine “ yaklaşım politikaları.
c-Büyük şehirlerin varoş ve gettolarıyla ilgili politikalar.
d-Sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler. (Bana göre çok önemlidir)
e-Kadın seçmenlere yaklaşım.
f-Genç nüfusla ilgili politikalar.
g-Görsel ve yazılı basın ilişkileri.
B-Parti içi sıkıntılar:
a-Aday tespitlerindeki esaslar.
b-Tabanın düşünce ve isteklerinin dikkate alınıp alınmadığı.
c-Teşkilatların feshi ve kapatılmalarının gerekçeleri.
d-İhraç kararları.
e-Genel ve yerel seçimlerde; yerel teşkilatlar ve adaylar tarafından seçim giderlerine katkı yapılması gayesiyle yardım, bağış veya katkı adı altında toplanan paraların akıbeti.
f-İlçelerdeki üye kaydı sınırlaması ve 400 üye 400 delege uygulaması.
g-İlçe kongrelerinde, parti hazırun cetvelleri ile ilçe seçim kurullarındaki hazırun cetvelleri arasındaki büyük uyumsuzluğun sebepleri.
h- Her ilde genel merkeze bağlı tek adam uygulaması.
Bu konulara alt başlıklar ilave edebilir, başka konuları da ekleyebiliriz.
Eksiklikleri ve yanlışlıkları tespit eder, sorunların tamamını olmasa da çoğunluğunu giderebiliriz.
Oy alabilmek için seçmenin ikna edilmesi; sıkıntılarını bildiğimize, çözümler ürettiğimize inanmaları gerekir.
Niçin oy alamıyoruz sorusunun cevabını buralarda bulabiliriz.
2- Niçin oy vermiyorlar:
Bu başlıkta sorgulanması gereken konu çok farklıdır.
Ülkemizdeki gayri millî oluşumlaryani; sosyalist – komünistlerin, İslâm’ı siyasallaştıranların ve bölücülerin MHP’ye oy vermeyeceği herkesin malumudur.
Analiz edilmesi gereken yukarıda bahsettiğim, MHP’yi ikinci tercih olarak değerlendiren seçmenlerdir.
Türkiye’de siyaset lider merkezli bir kültüre sahiptir. Dolayısıyla seçmenler kararlarında, ekseriyetle parti genel başkanına göre tavır alırlar. Hitabet gücüyle kitleleri peşinden sürükleyen liderlere daha sempatiyle yaklaşırlar. Seçmenlerimize, özellikle genel seçimlerde, “oyunu kime vereceksin”diye sorsan büyük çoğunluk oy vereceği partinin genel başkanının soyadını söyler.
Tercihlerinin ilk sırası ağırlıklı olarak böyledir. Bunu partinin görüşleri, programı, adayları, yerel yöneticileri ve parti propagandaları takip eder.
Genel başkandan bir defa soğuyan seçmeni ikna etmek çok zordur.
MHP Adana milletvekili Seyfettin Yılmaz ”Devlet Bahçeli’yi vatandaşa kabul ettirmekten, kendi politikalarımızı anlatmak noktasında sıkıntılar yaşıyoruz deniyor. Tabanımız ve teşkilatlarımızın yaptıkları yorumlar Genel Başkan’la bu işin yürümediği manasına geliyor” diyerek konuyu net olarak ifade etmiştir.
Seçim çalışmalarına katılan partililerin en büyük sıkıntısı budur.
“ niçin oy vermiyorlar” sualinin cevabı burada aranmalıdır.
Sayın Dr. Devlet Bahçeli kendini iyi yetiştirmiş önemli bir Türk milliyetçisidir. Hakkındaki komplo teori ve söylemlerine asla itibar edilmemelidir.
Şu da bir gerçek ki; kendisiyle olmuyor.
İktidar olmaya en yakın olduğumuz bir süreçte baraj altında kalma riskiyle yaşamak hazmedilecek bir durum değildir.
Vazgeçilmez olan sadece BAŞBUĞ TÜRKEŞ’ tir.
Genel Başkanlardan vazgeçebilir.
Kalın sağlıcakla…