![ELIZAVETTA (LIZA) PESKOVA](https://www.ulkucukadro.com/wp-content/uploads/2016/07/1turk_bayragi_wallpaper_3d_12-1-e1441901632461-790x420.jpg)
Babür Hüseyin ÖZBEK
İnsanlar tedirgin, korkuyorlar, endişe içindeler. Ya bana da bir şey olursa diye düşünüyorlar.Konuşmalarda, turistik yerlerde, askeri tesislerde, havaalanlarında, vapur iskelelerinde, kalabalıkların oluştuğu bölgelerde “güvercin tedirginliği” yaşanıyor.
Bilirsiniz, güvercin tedirginliği korkuyu, sıkıntıyı, ürkekliği yaşam boyu kafasında taşıyan kişiler için kullanılan, çözüldükçe uzayan sonra gene düğümlenen, bitmez tükenmez, kişiye yaşamı zehir eden kötü bir his halidir.
28 Haziran 2016 gece yarısına doğru gün bitmek üzere. Yerli ve yabancı haber kanalları feryat figan bir katliamı duyuruyor. Yeşilköy Havaalanı cehennem yeri gibi: 44 ölü, yüzlerce yaralı… Yabancı kökenli üç katil canlı bomba, T.C.’nin hayat damarlarına hücum ediyor. İstikrarsız, berbat, gidilmesi, yaşanması uygun olmayan bir ülke imajı çizerek, onu kendince dünyaya ilan etmek istiyor.
Aynı günlerde yıllardır süren İsrail ve Rusya krizinde hatalara, prestij kayıplarına rağmen Türkiye lehine iyi gelişmeler oluyor.
Doğrudur, bu tip saldırılar, Londra’da, Moskova’da, Amerika’nın bazı şehirlerinde ve hatta daha yeni Paris ve Brüksel’de de yaşandı. Kötü örnekleri göstererek çıkış yolu ararsanız, bulacağınız çözüm siz yetkilileri de, o eziyete, yaşamın ekonomik dar boğazına katlanan halkı da tatmin etmez.
Dönüp geride kalan takvim sayfalarına bakalım: 11 ayda 17 bombalı saldırı, 302 hayatını kaybeden kişi, yüzlerce ve hatta binlerce yaralı. Birkaçına göz atalım:
Ankara Tren Garı: 103
Ankara’da askeri araç geçerken yapılan patlama: 28
Suruç Katliamı: 34
Kızılay: 34
Dürümlü Köyü: 16
İstanbul Vezneciler: 11
Son Atatürk Havaalanı saldırısı: 3 canlı bomba, 44 can kaybı…
Dünyanın en krizli bölgesinde olmasına rağmen en iyi korunan havaalanı Ben Gurion Havaalanı’dır. Biz de meydanlarımızı bu İsrail havaalanı gibi, güvenlik zafiyetini en aza indirerek, daha güvenli hale getiremez miyiz? Eğer birisi, birileri, bir şeyler yapabiliyorsa biz neden yapamayalım? İçişleri, MIT ve Ulaştırma bakanlığı ortak çalışma ile iyi sonuçlar alabilirler. Önümüzde Ben Gurion Havaalanı güvenlik tedbirleri ve uygulamaları var.
***
Yurtdışında eğer denizdeyseniz, limanlarda insanların en çok: Hayfa, Ashdot, Casablanca, Malaga (İsp.), Bristol, Odessa, Pire (Atina) ve Mumbai’de (Bombay) korktuklarını gördüm. Bize gelince, dışarıda evraklarınızdaki T.C. damgası, sizin bazen farklı muamele ile karşılaşmanıza sebep olabilir.
Dünyanın her yerinde turistin en saygın ayaklarından biri lüks yolcu gemisi-kuruvayzırlarla gelenlerdir. Onlar, para harcamaktan çekinmeyen gruptur. Son terör olayı, İstanbul, İzmir ve diğer bir-iki Türk limanına bağlayan/demir atan gemilerin rotasını değiştirecek. Geçen yıl, İstanbul limanına 350 civarında kuruvayzır geldi. Ancak Galata Rıhtımı, Barselona gibi, Pire gibi her büyüklükte geminin yanaşmasına zaten müsait değil. Bol denizci baknımız var, ama sistem iyi işlemiyor eksikler mevcut. Böyle giderse %30-40 azalma beklenmeli. O yolcu gemileri, rotalarını başka limanlara çevirecekler. 2017’yi de kaybetmeye doğru gidiyoruz. Bu gemileri işleten büyük firmalar gidecekleri limanların rotalarını bir yıl önceden çiziyor, hazırlıyor, sonra da etkili reklamlarla yedi cihan cümle aleme duyuruyorlar.
RUSYA DOSTSA BİZ NEYİZ?
R.T.Erdoğan’ın, V.Putin’e gönderdiği mektubun yakıp, kavurduğu, üzdüğü yerlerden biri de Kırım Tatarları oldu. Kiev’de mektubun içeriğini öğrenen yarımadanın Rusya’ya ilhakından beri bir daha doğduğu topraklara girmesi bizzat ve Putin’in tayin ettiği bayan savcı tarafından yasaklanan Kırım Tatarları’nın lideri Mustafa A. Kırımoğlu, ta uzaklardan, sesini şöyle duyurmaya çalışıyordu: “Bu nasıl bir politika? Anlamak mümkün değil. Uçak krizi sonrasında, özür dilemesi gereken Türkiye değil Rusya’ydı. Rusya, Suriye’de Türkmen nüfusu imha ederken, Türkiye’nin böyle bir girişimde bulunmasını uygun bulmuyorum. Ben öğrendiğimde inanamadım. Eğer Rusya Türkiye için dost ve kardeş ülkeyse o zaman biz Kırım Tatarları ne oluyoruz?”
Bir zamanlar rahmetli Süleyman Demirel Moskova’dan dönerken, Kırım’da, Akmescid’e (Simferopol) uğramış, vaatlerde bulunmuştu. Ankara’ya indikten sonra da zamanla her şey unutulmuştu.
Menfaatler, çıkarlar, yalan-yanlış politikalar, çoğunlukla dik duruşu tırpanlar, eğer, büker. Öyle ki Kemer Belediye Başkanı 24 Kasım 2015’te Ruslar Türkmen bölgesini havadan vururken, Türk topraklarında vurulup Suriye’ye düşen Rus pilot Oleg Peşkov’a Kemer’de bir ev (daire) vermeyi vaat ediyor. Demek ki böylesi de olabiliyor. Ne olursa olsun, bana göre yanlış. Suriye hududunda Türkmen bölgesi hala Ruslar tarafından bombalanıyor.
“Dış politikada ebedi dostluklar olmaz, hep sürüp giden düşmanlık da olmamalı, Türk menfaatleri neyi gerektiriyorsa doğru olan odur” diyorum ama!
Bizim bulunduğumuz yer, içinde bulunduğumuz coğrafya çok zorlu ve kötü. Eğer yönetici kadroları yetersiz, bilgisiz ve kararsız olursa bizi bekleyen kötü akıbetlere hazır olmalıyız.
BU HARİKA ÜLKEYE SEVGİ VE DESTEK GÖNDERİYORUM
Yazıyı yazmaya başladığımda başka şeyler düşünürken, kalemin ucunda beliren kelimeler, kurulan cümleler, denizde oluşan akıntı gibi tekneyi/konuyu başka yerlere getirdi, demirledi.
Yeşilköy’de üç canlı bombanın yaptığı alçak katliamdan sonra, Türk toplumu gene sordu: “Ne oluyoruz? Böyle mi yönetilmeliyiz?” Konuşma değil icraat gerek” diyordu sokaktaki insanların çoğu.
Dünyanın her tarafından değişik, samimi bizi candan destekleyen sıcak tepkiler geldi. Onların içinde biri var ki o sürprizlerin en büyüğüydü. Benim bile kendime ters düşen sualler sormama sebep oldu. Bu, Elizavette (Liza) Peskova’nın paylaşım sitelerinden birindeki hesabından o günün önemine binaen yaptığı çarpıcı açıklama idi.
Liza Peskova sarışın, uzun saçlı, ela gözlü, 18 yaşında ince uzun yüzlü, Tarkan hayranı güzel bir kız. Babası 1990’larda 10 yıla yakın Ankara’da Rus Sefaretinde çalışmış. Şimdi V.Putin’in basın danışmanı olan Dmitri Peskov’du. O da babasının Türkiye’de görev yaptığı yıllarda doğmuştu. “Kızım Çağ Hastanesi’nde doğdu, Türk de sayılır. Pasaport verselerdi alırdık” demişti bir konuşmasında.
Dmitri bir Türkolog. Türkologlar genelde hangi ülkeden olursa olsun Türkçeyi iyi konuşan, Türkler’i seven gönüllü elçilerimizdir. Liza: “Türkiye için barış ve dostluk patlaması olacağına eminim. Bu harika ülkeye (Türkiye’ye) sevgi ve destek gönderiyorum” mesajını sevenleriyle paylaşıyor.
Sayın Dmitri Peskov, eğerMoskova’daki evinizde de aile içinde Türkçe konuşuyorsanız bilin ki reyim size. Kızın Liza’nın duygularını biz de sevinçle paylaşıyoruz. İnsan olmanın yolu sevgi ve sahip olduğu değerleri korumaktan geçer.