Hasan KORKMAZ
Darbe denemesi iktidarın düşmesi açısından başarısız oldu. Ancak devlet yapısına verdiği zararın envanteri kısa zamanda ortaya konacak gibi görünmüyor.
Darbe günü belki Erdoğan Fidan’a ulaşamadı ama MİT’in Genelkurmay’ı harekete geçirmesi üzerine erkene alınan darbe de bu yüzden planlandığı şekilde yapılamadı. Öngörüldüğü gibi saat 03:00’te harekat başlasaydı belki bugün başka bir Türkiye’de yaşıyor olurduk. AKP ile aynı tabana hitap eden cemaat ya da artık kabul edilen adıyla FETÖ algıyı istediği gibi yönlendiriyor olurdu. Ve hiç şüphe yok ki bugün demokrasi nöbeti tutanlar darbecileri alkışlıyor olurdu. Bizim de “demokratik direnişimiz başlardı.
Siyasî geçmişine bir çok aldanmayı sıkıştırmış olan Erdoğan eğer bugün parmaklıkların arkasında değilse bunu ferasetini kaybetmemiş ordu – emniyet mensuplarına, başta MHP olmak üzere muhalefet liderlerine ve kendini namluya hedef olmak pahasına sokağa dökülen aziz Türk Milleti’ne borçludur. Girişilecek olan yeni yapılanma sürecinde bu nokta unutulmamalıdır.
Önemli bir husus da devlet kurumlarının bu dönemde korunmasıdır. Liyakat esası ile yapılacak atamalar bozuk düzenin rayına oturmasını sağlamaya yeter. Zira bu ülkenin yetişmiş insan kapasitesi devlet kadrolarını doldurmaya yeterlidir.
Geçtiğimiz dönemde AKP-Cemaat değirmeninde öğütülen, ezilen, yıldırılan kadrolar sistemin ihtiyaç duyduğu beyin gücünün asli kaynağıdır. Eğer Erdoğan siyasi parti liderlerini görüşmeye davet ettiği olumlu adımın sonrasında partizanlıktan vazgeçerse devlet kurumları kısa zamanda olması gerektiği gibi işlemeye başlar.
Darbe girişimi devlet kurumlarına güven noktasında büyük zarar verdi. Zaten pusuda bekleyen gayrimilli odaklar özellikle ordu mensupları ile halk arasına düşmanlık tohumları ekti.
Aynı şekilde istihbarat teşkilatımıza olan güven de ciddi şekilde sarsıldı. Ülkenin hafızasına sahip olan bu kurumda açılan yaralar da iyileştirilmelidir. Siyasilerin kalkan olduğu cemaat ve yapılara karşı yaptıkları önleyici faaliyetleri teşvik edilmelidir.
Erdoğan’ın dere geçilirken at değiştirilmez, anlayışı çok yanlıştır. Hem ordunun hem de istihbarat teşkilatının tepesindeki kişilerin kurumlarında disiplin sağlaması bu durumda zorlaşmıştır. Zaten istihbarat hiyerarşisinden gelmeyen Fidan’ın teşkilata ne kadar hakim olduğu da bir muammadır. Hıfzıssıhha’dan gelen müsteşar yardımcısının durumundan hiç bahsetmiyorum!
Sonuç olarak Erdoğan milli birliğin sağlanmasını gerçekten istiyorsa partizanlıktan uzak durmalı, halkın içindeki karşıtlıklardan siyasi sonuçlar almayı bırakmalıdır.
Dere ancak bu şekilde geçilir.
Tanrı aziz Türk Milleti’ni korusun.