![DARBENİN DONANMA AYAĞI](https://www.ulkucukadro.com/wp-content/uploads/2016/07/640x360_a1330ee6-08e3-4736-879c-cbd1fa325385.jpg)
Babür Hüseyin ÖZBEK
Darbe girişiminin ardından TSK’nın Donanma ayağı da harmanlandı; neyin nerede durduğu, kimin kimlerin hangi şartlarda nasıl yer aldığı ayan beyan ortaya çıktı.
T.C’nin omurgasını oluşturan 358 general ve amiralden, bu yazının yazıldığı gün ve saatlerde, mahkemelere çıkarılanların 110’u tutuklandı. 124’ü ise şüpheli görünüyordu.Tutuklananların 76’sı Kara Kuvvetleri, 17’si Deniz, 17’si ise Hava Kuvvetleri’ne ait general ve amirallerdi. Darbe girişimi, Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, silahlı örgüt kurmak ve yönetmek ve adam öldürmekle suçlanıyorlardı.
Halk arasında, “Harp Okulları darbeci mi yetiştiriyor? Aldıkları paraya, taşıdıkları rütbeye yazık” diye şimdilik yazılmıyor ama dillendiriliyor. Art niyetli olmayanlar, çevresine bakınca olayları normal değerlendirebilenler, böyle yorumlarda bir kasıt, karalama ve maksadını aşan değerlendirmelerin olduğunu görürler. O sakat mantıkla yapılan genellemeler yanlıştır.
***
Bu çağda, bu bilim ve teknoloji devrinde, bir insan, hele hele okumuş, dünyayı tanıyan biri, bir Harp Okulu mezunu, din devletini, şeriatı savunan gayrı kanuni bir oluşumun içinde nasıl yer alır, okuduğu, ekmek yediği teknenin içine eder veya ona silah doğrultur? Bunlar belli ki beyni yıkanmış, bulunduğu yere ite kaka küme halinde teşkilatlanarak gelmiş, bugün de yok olmaya mahkum insan örneklerinin XXI’inci yüzyıldaki, Anadolu’nun birkaç arızalı üretimi.
“DONANMA İMAMI” KİM?
Anlaşılan yıllarca süren bir kuluçka-teşkilatlanma dönemi geçirdiler. T.C’nin bütün kurum ve kademelerinde, hem dikine hem yatay yapılanmalarını sürdürdüler. Ne zaman ki TSK içinde kendilerini güçlü hissettiler, tabancayı doğrultarak, tankı halkın üstüne sürdüler. Fırkateynleri Gölcük’ten İstanbul’a sevk edip, şehri tehdit edebileceklerini zannettiler. “Dünya İmamı” da denilen başkanları Feto-Fetullah Gülen, 15 Temmuz 2016 saat 21:00’de o an düğmeye bastı.
Görülüp duyuluğu kadarıyla bir “Dünya İmamı” var bir de “Hava İmamı”. Acaba “Bahriye İmamı” kim? Üç yıldır Ankara’da Barbaros’un koltuğunda öyle veya böyle uzatmaları da oynayarak oturan “Bay 28”-R. Bülent Bostanoğlu, bunu bilsen bilsen sen bilirsin, ne diyorsun? Gerçi sana sual de sorulmuyor ama! Rahmetli Komutan Güven Erkaya’yı gel de şimdi arama. Alçakgönüllü, kendisine ulaşılabilen insanlara bu toplum ne kadar da hasret. Kalın sırmaların senin olsun. O pırıltılı sırmalar, Bülent Ulusu’da, Hilmi Fırat’da, Güven Erkaya’da bir başka güzel duruyordu.
***
İzmir Çiğli, 125.SAR Filoya bağlı, dört helikopter, Hava Tümgeneral Gökhan Şahin Sönmeztaş yönetiminde 278 km’lik uçuşun ardından, Marmaris’te Grand Yazıcı Turban Otel’e 40 bordo bereli 50 bin çeşitli cephaneyle hücum ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan kıl payı, 15 dakika önce o mekanı terk ediyor.
Darbenin şimdilik su yüzüne çıkan kısmında kontrol merkezi, eski adı ile Ankara’daki Mürtet yeni adı ile Akıncılar Üssü idi. Meclis, MIT, İstanbul’da köprü, Ankara’da Çevik Kuvvet ve Emniyet Genel Müdürlüğü ateş altındaydı. Gidişat Türk halkını ziyadesiyle üzdü. Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet komutanlarının bazıları, elleri gözleri bağlı, Akıncılar Üssü’nde sanki esir muamelesi gördüler. İşte darbe bu!
Yakın tarihin en kanlı, karanlık ve berbat gecesi, 15 Temmuz 2016’yı 16 Temmuz’a bağlayan uzun gece…
ÜÇ YILDIR BARBAROS’UN KOLTUĞUNDA OTURAN R. BÜLENT BOSTANOĞLU
Ü Bülent Bostanoğlu, Marmaris’te, Aksaz Deniz Üssü’nde düğüne gelmiş. Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele İst. Fenerbahçe Orduevi’nde oğlunu evlendiriyor. Cumhurbaşkanı beş gündür Marmaris’te. Özetle düğün mevsiminde devlet ricali ve komutanlar hep düğün-dernekte. Oh ne ala!
Darbenin Donanma-Bahriye ayağını üçe ayırarak değerlendirmek uygun olur kanaatimce:
I – Baktı ki işler ters gidiyor. Marmaris Aksaz Deniz Üssü’nde bulunan R. Bülent Bostanoğlu, ani bir kararla limanda demirli TCG Gelibolu’ya (F-493) geçip hızla limandan çıkıyor. Aksi halde gecikse belki de darbeci üs komutanı Tuğamiral Namık Alper tutuklayacak. Artık denizde, Ege’de. Buradan emirler veriyor. Televizyon kanallarına bağlanıyor. Kumanda ettiğini zannettiği, Ankara’daki ana karargâh üzerinde ise etkisi sıfır.
II – Aynı zaman dilimi içinde Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele için iki tank ve tutuklama timi, Fenerbahçe Orduevi önüne gelmiş. Bunu haber alan amiral, Orduevi iskelesinde kendisini bekleyen makam motoruna binip, Heybeliada önlerinde Deniz Lisesi’nin mezuniyet töreninde bayrak gösteren TCG Yavuz’a (F-240) geçiyor. Ancak fırkateyn de darbecilerin kontrolünde, Veysel Kösele, emir subayı ve koruma astsubayı kelepçelenerek, rehin alınıyor. Birer kamaraya kapatılarak, etkisizleştiriliyorlar. Sonra da fırkateyn darbecilerin kontrolünde, Heybeliada önlerinden Marmara’ya vira demir edip kalkıyor.
III – Gölcük’te, Poyraz Rıhtımı’nda ve alarga’da demirde, şamandıralara bağlı, 12 fırkateyn ve korvete yetkisi olmadığı halde (amirinden direktif almadan) Deniz Kuvvetleri Plan Prensipler Daire Başkanı Tuğamiral İrfan Arabacı kriptolu resmi bir emir ile “her türlü mühimmat tamam, limandan kalk” emrini veriyor. Sonra da gemiler İstanbul’a intikal seyrine geçiyor.
Bu olaylar olurken Donanma Komutanlığı’nı Gölcük Ana Üs Komutanı Tuga.Hayrettin İmren ve Kuzey Grup Komutanı Tuga.Ayhan Bay ele geçirdi. Sonrada Donanma K.lığına vekalet eden Donanma Kur. Bşk. Tuga. Yalçın Payal’ı, Harp Filosu K. Tuga. İskender Yıldırım’ı derdest edip tutukladılar.
Bütün bu vahim gelişmeler bir haftada, bir ayda, bir yılda planlanıp yapılamazdı. Üç yıldır Ankara’da Barbaros’un koltuğunda Dz.K.K.lığı sandalyesinde oturan “Bay 28” R. Bülent Bostanoğlu siz bunları hiç hissetmediniz mi? Koltuk rehaveti nasıl bir şey Allah aşkına!
Liderlik, iktidar, para hırsı ve insanlardaki ego, tarih boyunca vazgeçilmesi hiç de kolay olmayan hastalıklı bir tutkudur.Birde Fethullah Gülen gibi kişilerdeki şeriat özlemi…( I )
ALİ TÜRKŞEN’İN FERYADI
15 Temmuz 2016 gecesi hakkında şimdilerde ve sonraki günlerde çok şeyler söylenecek, çok şeyler yazılacak. Biraz sert ama onlardan birinde bakın neler dile getiriliyor:
“Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarihine komutasında en fazla hain, kalleş, şerefsiz amiral barındıran komutan olarak geçecek Oramiral Bülent Bostanoğlu, iki sene önce makamında yaptığımız konuşmada bugün her biri kaçacak delik arayan itleri söylediğimde koskoca makamında kendi sesinden ürkerek ve fısıltıyla: ‘Bana da çok fazla ihbar geliyor ama delil olmadığı için hiçbir şey yapamıyorum,’ dediğini hatırladın mı? Elbette senin de Allah bin türlü belanı versin, artık delil ihtiyacın kaldı mı Bay Bostanoğlu?
…‘Fettullah’ın amiraline selam vermem,’ dedim diye mahkemeye vermiş, bu da yetmezmiş gibi bir de üstüne üstlük orduevlerine 3 yıl süreyle girmekten men etmiştin, hatırladın mı Necdet? Şimdi gördün mü, TSK’da Fethullahçı var mıymış yok muymuş Bay Necdet Özel? Değil senin olduğun orduevine, senin gireceğin Cennete girmekten korusun Allah beni, yatacak yerin yok, Allah senin de bin bir türlü belanı versin Necdet…
…bir avuç çığlık atma yürekliliği gösteren yiğidini ezdikçe, o yangın sönmeyecek ama sizler yangın alarmlarını susturduğunuz için kendinizi mutlu hissedeceksiniz. Çünkü başka türlüsünü bilmiyorsunuz, çünkü o makamlara hak etmeden geldiniz…” ( II )
Yukarıdaki satırlar, Fetullahçı güruhun iftiraları ve kumpasıyla cezaevinde 3,5 yıl yatan bir subayın feryadı. Ona katılıyorum, onu iyi anlıyorum ve de haklı buluyorum. Ne desen haklısın Kardak Kahramanı, mert ve dirayetli Ali Albay, çok çektin, telafisi imkansız acılar yaşadın.
***
Yetki verilmiş kişiler, küçük bir yıllık ücretle, tanıdık-bildik kişilerden selam-kelam getirenlere askeri giriş kartı veriyor. Diğer taraftan bi-şekilde onuru tartışmalı kişilerin verdiği sicille amirlerine ters düşmüş, ceza almış, yıllarını TSK’ya adamış, rütbeli kişilerin hüviyetleri iptal ediliyor. Ali Türkşen’in yazısından anlaşıldığı gibi bu çağda bu uygulamayı bir tehdit olarak kullanan, “ben komutanım, yaparım” diyen kişiler de var Bay 28 gibi. Gerçek güç alçakgönüllülüktür. O güç bu kadar basit bir şey için kullanılmamalı.
***
Darbenin Donanma ayağı hiç de iyi bir imtihan vermedi.
Türk Milliyetçileri için gidilecek yolun rotası bellidir ve büyük Atatürk tarafından çizilmiştir. Denizciler için ufuk bugün aşırı sisli ve saha mayınlı da olsa yarın o sis dağılacak, biz doğru rotamızda gideceğimiz limana yol alacağız.
Ne mutlu Türküm diyene!