İsmet Bozoğlan
Son günlerde, devamlı olarak ŞEHİT haberleri ile adeta bunalan insanlar, nefret dilinin başlaması ile, toplum katmanları aynı soğanın katmanları gibi, her katmanın kaldırılıp derinleştikçe kokunun, yayıldığını hissediyor. Birleşmeden uzaklaşıyor. Acaba; yapılmak istenen bu mu? Şu ortamda devamlı birlik olalım derken ayrılıp bölünerek mi? Birlik olmak düşünülüyor. Birlik olma, gruplarda birlik olamama projesi mi var? Böyle ise bu çok tehlikelidir.
EMASYA geri getiriliyor. “ Emniyet-Asayiş- Yardımlaşma “ ifadelerinin kısaltılmışı olan EMASYA protokolü, İçişleri Bakanlığı , Genelkurmay Başkanlığı arasında 7 Temmuz 1997’de imzalanarak İl idaresi kanununda yapılan değişiklik askerin, polisin yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara müdahalesine dönük bir düzenlemeyi zorunlu kılmıştı. Kısaca “ Şimdiye kadar içeriği resmi olarak hiç açıklanmadı ancak İl İdaresi Kanunu’ndan farklı olarak protokolün 9’uncu maddesi Valilik talep etmese de askere, kendisi gerekli gördüğü durumlarda toplumsal olaylara el koyma yetkisi veriyor. Protokol şehir merkezleriyle ilgili istihbaratı askerle paylaşma imkanı da getiriyordu.” Böylece yeniden terörle mücadelede başladı.
Yine, Mardin-Midyat’ta yerli halkın büyük çoğunluğu olarak, sokaklara Türk Bayrakları ile çıkarak terörü, PKK’yı lanetlemesi, haber ve görüntüleri yüreğimize serpilen soğuk su gibi gelmişti.
MHP’sinin Genel Başkanlığına aday olan Meral AKŞENER’in CHP Genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, elini iki elinin arasına alarak, son olaylardan dolayı üzüntüsünü bildiren gazetelerdeki görüntüsü ve sosyal medyadaki haberlerin vatandaşa bir umut, birlik beraberliği hatırlatan güzel anlamlı gelişme olarak yer etmişti.
Yine 12.06.2016 günlü Akşam gazetesinin haberine göre “MAK danışmanlık Şirketinin 16 il 101 ilçede %50 sinin Kürt’üm diye tanımladığı 2250 vatandaşla yaptığı anketin en çarpıcı sonucu Özerklik isteyenlerin %5 olduğu, %91’ninde Türkiye Devletinin içinde bir olarak yaşamak istediklerinin sonucunun çıkması “ olmuştur.
HDP’li Altan TAN “Batı PKK’yı kullanıyor“ itirafında bulundu. Bu gelişmeler ışığında yazımın başına dönersek, yani “BİRLİK OLMAK” Fikrinin, düşüncesinin zorunluluğunun nasıl sağlayabiliriz konusunu düşünmek ve uygulamak lazımdır. Onun için;
EMASYA denince AÇILIM bahanesi ile devletin, yılların deneyimi sonucunda hazırladığı anlaşmayı kaldırırsan beş yıl gibi kısa sürede, her yer tünel, her ev bomba düzeneği, her kişi PKK’lı olduğunu görürüsün. O zaman yılların deneyimi sonunda varılan bir anlaşmaya karışmayacaksın, bundan sonra.
“Tek parti hükümetinde son 14 yılda 6 milli eğitim bakanı değişirken, milli eğitim bakanlarıyla birlikte eğitim sistemi de değiştiriliyor. Son olarak geçen ay değişen milli eğitim bakanıyla birlikle, eğitim sisteminin de değiştirileceği öne sürülüyor. Kısa bir süre önce hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sistemi yerine 3+3+3+4 eğitim sisteminin getirileceği iddia ediliyor. Yeni sisteme göre, ilk bölüm 0+1+2, ardından 3 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokul ve 4 yıl lise öğrenimi olacak.”
Şayet bu habere göre, eğitimle uğraşılırsa, istenilen “Birlik olmak “ yıllar geçtikçe hayal olur.
Birlik olmak, nefret dilinin, ve uygulamaların adaletli toplum yapısına göre, uygulamakla ve düzenli uygulamakla olduğunun bilinmesi gerekir.
Kimse kanunların üstünde kendini görmemeli, herkes bulunduğu mevki ve makamlarda, gücünü kanunlardan anayasadan aldığını bilmeli, Özellikle liderim diyenler bir muhalefet liderine “ bu zat “ diye hitap etmemeli. Muhalefet liderleri de, söz ve davranışları ile toplum önünde ağzına geleni değil, doğru olanları detaylı söylemeli. Basın dediğimiz Medya görevini yapmalı. Vatandaşlar ve kamu çalışanları “ Birlik olmanın “ gereği olan uygulamalara ve eylemlere, önem vermeli. Aksi halde dört tarafımızı çeviren tehlikelere karşı nefes alıp nasıl davranmamız gerektiğini bilemeyiz.
Son olarak diyorum ki: Bizi rahat bırakmayarak adam gibi, insan gibi yaşamamızı istemeyenlerin oyununa gelmeyelim. “Birlik olalım“ Bu birliğin olması için de Nefret dilinden uzaklaşalım.
Saygılarımla.