Özcan YENİÇERİ
Babek Zencani, Türkiye’deki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları sırasında tutuklanan Reza Zarrab’ın İran’daki patronu olduğu iddia ediliyordu. İran’a uygulanan ambargo ve yaptırımları kullanarak kısa sürede servetine servet kattığı ve zengin olduğu ileri sürülmüştü. İddialar arasında İran’ın en zor durumda olduğu bir zamanda bunu fırsata çevirdiği ve haksız kazanç elde ettiği de vardı. Zencani ve Zarrab’ın yolsuzluk suçlamasıyla yargı karşısına çıkarılması art arda geldi.
Fesat fil arz!
Reza Zarrab ile ortak iş yaptığı iddia edilen Babek Zencani, 3 Ekim 2015’te İran’da yargı önüne çıkarıldı. Kendisine İran’da cezası idam olan “fesat fil arz”, yani “yeryüzünde yolsuzluğu yaymak” suçlaması yöneltildi. Kendisine eğer itiraf ederse idamla yargılanmayacağı etmezse “idamla yargılanacağı” söylendi.
Sonuçta Babek Zencani, 6 Mart 2016’da İran mahkemesi tarafından “yeryüzünde yolsuzluğu yayma”suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırıldı. Zencani’nin petrol satışından kazandığı paradan İran devletine 2,8 milyar dolar eksik teslim ettiği ve zimmetine geçirdiği bu paraların, iade edilmesine karar verdi.
Zencani, mahkemede Türkiye, BAE ve Malezya’daki şirketleri aracılığıyla İran devleti adına milyonlarca varil petrol sattığını kabul etmişti. Zencani’nin Türkiye’de kurulu şirketleri de bulunuyor.
Zarrab hakkında takipsizlik kararı verilmişti!
Reza Zarrab ise 17 Aralık 2013’te Türkiye’de rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sırasında tutuklanmıştı. İki buçuk ay tutuklu kalmış sonuçta hapishaneden çıkmıştı.
Reza Zarrab ile 17 Aralık’taki operasyonla yakalananlar birlikte “Rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamalarıyla yargılandı. Zarrab hakkında davada“usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve herhangi bir örgüte rastlanmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmişti.
Zarrab’ın hapishaneden çıktıktan sonra “25 milyara 200 ton altın ihraç edip, Türkiye’nin cari açığının yüzde 15’ini ben kapadım” sözleri uzun süre Türkiye gündemini meşgul etmişti.
Zarrab bakanlara rüşvet vermekle suçlanmıştı… Zarrab’ın yardımları karşılığında değeri 350 bin doları bulan hediyeleri bakanlara verdiği iddia edilmişti. Sonuçta Zarrab, Türkiye’deki yüce mahkemenin takip edilmesine gerek yoktur hükmüne mazhar olmuştu.
İşte bu Reza Zarrab’ın, geçtiğimiz hafta ortağı olan Zencani’nin İran’da idama mahkûm edildiği bir sırada ABD’nin Miami kentine gitmesi ve orada tutuklanması kafaları fena halde karıştırmıştır.
Zira İran’ın nükleer programı nedeniyle Tahran’la varılan anlaşmaya kadar ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit eden en önemli sorun, İran’a yönelik ambargo ve bu ülkeyle olan ilişkilerdi. Bunu herkes gibi Zarrab da biliyordu.
Tutuklanacağını bile bile ABD’ye neden gider?
Bu nedenle Reza Zarrab’ın tam da bu zamanda ve hem de ABD’ye neden gittiği, kafaları karıştırmış bulunmaktadır. Zarrab hakkında ABD’nin İran yaptırımlarını ihlal ettiği konusunda Türkiye’de açılan 17-25 Aralık rüşvet soruşturmalarında da güçlü deliller olduğu halde ABD’de hapse düşme riskini neden göze aldığı haklı olarak tartışılmaktadır.
Diğer yandan Türkiye ile ABD arasında “kara para aklama, terörizmin finansmanı, örgütlü suçlarla mücadele” kapsamında bir mekanizma var. Bu konuda soruşturma sürerken ABD’nin Türkiye’ye haber vermesi gerektiğini, ancak vermediği de yaygın iddialar arasındadır.
Ayrıca Türkiye’nin, Reza Zarrab hakkında bir soruşturma olup olmadığı konusunu ABD makamlarına sorduğu, ancak ABD’nin yürütülen soruşturmayı Türkiye’den gizlediği de bir başka iddiadır.
FBI Başkan Yardımcısı Diego Rodriguez’in Zarrab’a ilişkin suçlamalar konusunda bilgi verirken, “Bu suçlamalar, bu kişilerin gerçek ortaklarını gizlemeye çalışanlara bir mesaj göndermeli” demesi de ilginçtir.
Reza Zarrab’ın, geçmişte hükümet yetkilileriyle olan çok yönlü ilişkilerinin, Türkiye’nin başını fena ağrıtacağı açıktır.