Hasan KORKMAZ
Bilirsiniz Vahdet adında bir gazete yayınlanıyor. Babil Kulesi misali içinde yeşilin her tonundan yazarların görüşlerini aktardıkları renkli bir yayın.
Bir dönem kitleleri etkilemiş, muazzam kültürlü ancak ülkücüleri sevememiş hatta siyaseten bol bol karalamış Mehmet Şevket Eygi, tescilli asker düşmanı Mehmet Doğan, halkın ilgi ile sohbetlerini dinlediği Cübbeli Ahmet Hoca gibi tanınmış yazarlar gazetenin tiraj yapmasını sağlayamamış. 6700 gibi bir tirajı var ki bu seviye Vahdet’in belli bir tabana yaslanmadığının en büyük göstergesi.
Bugünlerde bu gazetede MHP ve ülkücü tabana akıl veren, senaryo çizen makaleler çoğaldı. Mesela Ahmet Melik imzası ile yayınlanan “MHP, Akşener ve AK Parti” başlıklı yazıda AKP ya ya Erdoğan yandaşı duruma düşmemek ve iktidar alternatifi olmak için Akşener’in desteklenmesi gerektiği mesajı “bir güzel” işlenmiş. Köşe sahibi, Akşener için “Gösterilen ilgi bir genel başkan adayına gösterilen ilgiden çok fazla. Her partiden insan toplantılarına koşuyor, bugüne kadar MHP’den uzak duran hanımlar bütün rezervlerini bir yana bırakarak onu dinlemeye gidiyorlar.” yorumunu yaparak hem diğer adayların gayretlerini yok kabul ediyor hem de “AK Parti’nin selameti için Bahçeli’yi korumak için yazılan yazıların Bahçeli tabanındaki son itibar kırıntılarını kaybettiğini” terbiyeden uzak bir şekilde iddia ediyor.
Bir diğer yazar Seyfi Şahin, MHP’nin omurgalı duruşu ile AKP’ye koltuk değneği durumuna düşmediği koalisyona, şartlarının kabul edilmemesi durumunda, kapılarını kapamasını MHP’nin çözüm politikasının önünü açtığı şeklinde değerlendiriyor.
Kırk yamalı ceridenin yazarlarından biri de Lütfü Şehsuvaroğlu “ağabey”. Yed-i tûlâ sahibi, eski MHP’li Şehsuvaroğlu dış politikadan tarıma, ekonomiden siyasete kadar geniş bir yelpazede yazıyor. O’nun aynı adlı romanından senaryolaştırılan ve bütün MHP teşkilatları, ülkücü kuruluşlar ile birlikte Ülkücü Kadro olarak canhıraş bir şekilde desteklediğimiz Kafes filminde Başbuğ’un “gizlenmesi” yüzünden eleştirilmişti. Şükrü Alnıaçık, Lütfü Şehsuvaroğlu’nun BBP’yi MHP’ye tercihinin filmdeki gölgesini “Ben bu filmin senaryosunun 35 yıl önce yazılmaya başladığını 23 yıl önce de tashih edildiğini düşünüyorum. Filmde Başbuğ onun için yok!” şeklinde ifade ediyor.
Lütfü Şehsuvaroğlu, eski hukukundan mütevellit, “ülküdaşlarının” adaylığı ve MHP genel başkanlık yarışı üzerine yazdığı yazılarında MHP’lilere yol göstermeye devam ediyor.
Geçenlerde köşesinde Ülkücü Kadro yazarlarından Ali Bademci’nin makalesine cevap vermenin lüzumsuz olduğunu yazmış. Ben onu tanımam, o beni tanımaz, zaten de yazdığımı anlamamış, eserlerimi bilmez, yaptıklarımı bilmez onun için, Bademci’nin arkadaşları istemiş de olsa cevap vermem abes olur, yazmış.
Lütfü ağabeyin “lüzum” derecelendirmesini tenkid edecek değilim. Ancak MHP’lilik çizgisinde kırıklık olanların MHP’nin geleceğine yönelik, ne kadar yapıcı tenkidlerle de olsa, “yol gösterici” olmaya lüzum görmeleri abes bir kaygıdır.
Allah Türk’ü ve mukaddes davasının siyaset sahnesindeki temsilcisi MHP’yi korusun.