Hasan KÜLÜNK
Soğuk savaşın bitmesiyle boşa düşen batılı emperyal merkez devletler kendilerine yeni düşman olarak sünni İslâm dünyasını ve tabii olarak onun en güçlü temsilcisi Türkiye’yi seçtiler.
ABD RUSYA ÇİN İRAN bu oyunda ittifaken tek strateji üzerinde anlaşmış gibi hareket etmektedirler. Türkiye’nin güneyine, İran sınırından Akdeniz’e uzanan kesintisiz PKK kukla yapılanması yerleştirme stratejisini adım adım uyguluyorlar.
2012’den beri Türkiye’nin Haleb’i kimseye sormadan fiilen kurtarması gerektiğini umdum ve bekledim. Ankara yelkenleri, bu rüzgarı bulamadı. Gerek içerdeki yumuşak karnımızdan kaynaklanan psikolojik sıkıntılar gerekse genel dünya dengeleri birlikte değerlendirilince Haleb’in kurtarılması “şimdilik” gerçekleşmedi.
Geldiğimiz noktada bu hamle büyük ölçüde şansını kaybetti diyebiliriz. Ama bu dünyanın sonu değil, elimizdeki kartlar azaldı ama henüz bitmedi. Zira “Osmanlı’nın numarası bitmez” herkesin hasta adam yatağa düştü dediği bir anda bu Türkler yepyeni bir Cumhuriyetle yeni bir asra yelken açmasını becermiştir.
Rusya ile batı arasındaki iç rekabet gereği yaşanan ekonomik zayıflama ve buhran ortak düşman saydıkları Türkiye’ye karşı yürütülen psikolojik harekât ve gerilime dayanarak giderilmek istenmektedir.
Yirmi milyonu Türk 115 milyonu Rus olan 145 Milyonluk Rusya’nın gerek ekonomik gücü gerekse Ukrayna karşısında denenmiş askeri gücü herkesin malumudur. Kaldıki Afganistan macerası halâ hafızalarımızdadır.
Petrol fiyatlarındaki şok düşüşün Rusya ekonomisindeki ağır hasarlarını gidermek umuduyla girilen gerilim yaratma politikaları topyekün psikolojik harekât olup eni sonu duvara çarpmaya mahkumdur. Savaşın galibi mağlubu olur ama kârlısı olmaz. Galip gelen de birçok bedel öder ve şerefini kurtarır, dolayısıyla fiili konvansiyonel savaş en son başvurulacak bir karttır. Ordular savaşmak üzere kurulur ve eğitilir ama esas ve sürekli görevleri düşmanı caydırmak dosta güven vermektir.
Suriye’deki aleyhimize cereyan eden son gelişmeleri bir başka politika ile fırsata çevirmek mümkündür. Türk ordusunun tartışılmaz topçu yeteneği kullanılarak sınır güvenliği ve 50-100 km derinliklere kadar oluşacak yapılanmaları yok etmek bunun en akıllısı olacaktır. Türk Ordusu da sanırım buna hazırlanıyor.
Bunun yanında dışardaki dost ve müttefiklerimize yönelen her taarruza, düşmanımızın içerideki dostlarına misliyle cevap vermek yolu da değerlendirilmeli ve açık tutulmalıdır.
Suriye’de bir Türkmenin veya gözü, gönlü, umudu Türkiye’ye dönük bir masum, mazlumun ayağına diken batınca bilinmeli ki Türkiye’de misliyle PYD PKK lı hesap vermek zorunda kalacaktır. Bu maksatla gerektiğinde yüzbin nüfuslu ilçelerde aylarca süren sokağa çıkma yasağı ile beraber topyekün silip süpürme, temizleme harekâtı yapılacağı/yapıldığı, dost düşman herkese gösterilmelidir/gösterilmektedir.