Hasan KÜLÜNK
Siyasette veya siyaset dışında herhangi bir organizasyonda topluluğun ortak hedefine yürüyenlere ve bu yürüyüşü yönetenlere iktidar, ve iktidarları tenkit edip yetersiz bulanlara da muhalefet diyoruz.
İktidarların yönetmek, hemde doğru, adil ve iyi yönetmek sorumluluğu vardır. İnsanlar inandıklarını yaşayamaz yapamazsa, yaşadıkları ve yapabildiklerine inanmaya başlarlar. Bu durum insanların zayıf yönlerinden biridir.
Dolayısıyla iktidar olanlar, kendi yeteneklerinin yetersizliği veya kendileri haricinde gelişen olaylar nedeniyle inandıklarını yapamazsa, yapabildiklerine inanıp onları savunmaya başlarlar, kendileriyle beraber ülkenin veya başında bulundukları ticari yada sosyal topluluğun eksen kaymasına sebep olurlar.
İşte bu safhaya gelince muhalefetin görev tanımı anlamlı hale gelmektedir.
Muhalefetin görevi iktidarın icraatlarının kanun ve geleneklerle uygunluk içinde en yüksek faydayı sağlamaya yönelik olmasını ısrarla takip etmenin yanında iktidarın kendi iddia ve programına uygunluğunu da takip etmektir.
Muhalefeti temsil edenler, hem eleştirmek, eksik ve kusurları ortaya çıkarmak, hemde bu yanlışların alternatiflerini üretip paylaşmak zorundadırlar. Sadece eleştirmek ve alternatif politikalar üretmek dahi yeterli olmayıp, bunları dinletmek, dikkate alınmasını sağlamak da muhalefetin görev ve sorumluluğu altındadır.
Muhalif yorumlar ve alternatif teklifler öyle bir “zarafetle kuşanmış” ve kapsayıcı olmalı ki güç sarhoşluğuna tutulanlar dahi dinleyince uyanmalı ve saygı ile dinleyip dikkate almak zorunda kalmalıdır.
Buna muhalefetin müşavirlik sorumluluğu diyebiliriz.
Birileri herşeye itiraz etmeyi muhalefet zannederken, aklı selim sahipleri bütün ömürlerini yanlış bulduklarını sayarak geçirmek yerine doğruları anlatarak geçirmeyi tercih etmelidirler.