Hasan KÜLÜNK
Devlet hayatında stratejik kararlar bazen azamî fayda, bazen de asgari zarar ekseninde teşekkül ettirilir.
Devletiniz güçlü hazineniz dolu teknolojiniz gelişmiş, ahali arasındaki tesanüt mütekâmil ise hesaplarınızı azamî fayda üzere kurarsınız.
Dostlarınız zayıf, ordunuz dağınık, halkınız fakir teknoloji ve ekonominiz dışa bağımlı, ödeme dengeniz eksideyse asgari zarar üzere kurulur oyunlar.
Yaklaşık 250 yıldır bütün küresel ilişkilerimizi asgari zarar üzerine kurmak zorunda kaldık. Çünkü dışımızdaki merkez devletler ittifakta oldular, Osmanlı coğrafyası dünyanın stratejik ticari yollarını kontrol ettiği gibi enerji kaynaklarınıda içinde bulunduruyordu. Bu sebeple bütün emperyal devletler topraklarımızdaki menfaatlerini ittifaken temin etmeğe çalışıyorlardı.
Bir yandan birlikte bize oyun kurarken bir yandanda birbirleriyle rekabeti sürdürüyorlardı. İşte biz bu rekabet sayesinde nefes alıyor ve üzerimize yönelen her taarruzu bu rekabetide kullanarak asgari zararla geçiştiriyor idik.
ABD, AB, RUSYA, ÇİN, İRAN bir çizgide ittifak etmişse size bu taarruzu “asgari zararla nasıl geçiştiririm” diyerek savunma oyunu kurmak kalıyor.
Ara ara nefes aldıkça kendi ayaklarımızın üzerinde durmanın şartlarını hazırlamaya çalıştık.
Çok çalışıp çok üretmek, az tüketip biriktirmek, iktidarı ve muhalefeti ile top yekün milli hedeflere birlikte yürümenin şartlarını hazırlamak, ödemeler dengesini artıya döndürmek, çağdaş savunma sanayii adına bütün enstrümanları üretmek, haberleşme ve uzun menzilli füze kabiliyetini yakalamak başlıca ortak, olmazsa olmaz hedefler olmalıdır.