Öyle mahfillerde konuşmalarla, bindirme yazılarla, Nevzat Kösoğlu adında Türk Ocakları’nı yıpratma ile bu iş olmaz. O büyük filozof son yıllarını tamamen bu müesseseye vermiştir. Hergün bir oyuncak aramak ve kuruma yüklenmek zorunda değilsiniz! Lütfen camianın başında taşıdığı Necdet Özkaya gibi olunuz! En azından bir kere mülâyim olmayı deneyiniz! Kafalı ile Ocaklılar’ı karşı karşıya getirmeyiniz! Bizim olmadığını sandığınız her yer bizimdir ve Türk Milliyetçiliği’nin tapulu malıdır! Türk Ocakları 43. Kurultayı’nda Mehmet Öz ile Hocası Kafalı’yı karşı karşıya getirmek çok mu şıktı?
Ali BADEMCİ
İyi gidiyoruz iyi; yıllardan beri sığındığımız mekânları bir bir tartışmaya açıyor ve habire taşlıyoruz! İyi mi oluyor yani? Parti bitti şimdi de Türk Ocakları! Burada neler oluyor, suiistimal mi var? Koltuk meraklıları varmış, ne koltuğu, hangi koltuk Allahaşkına, iki gözüm! Bu kadar gürültüye gerek var mı? Can kardeşim Yavuz Selim; yıktığımız yerleri tamir edebiliyor muyuz? Böyle bindirme yazılarla dostlarımızı kaybettiğimizin farkında mıyız? Ahmet Takan taktı gitti, cenaze ortada duruyor! Neden onu takip edercesine bir gayret içindeyiz, anlamak mümkün mü? Şahsen üzülüyoruz, başka bir şey yok!
Bizim de bulunduğumuz 43. Genel Kurul’da bir takım tartışmalar oldu. Esasında bunlar uzun boylu tartışılacak ve bugünlere taşınacak meseleler değildi! İtirazlar bir delege tarafından sanıyorum 15 madde halinde mahkemeye taşınmış, mahkeme 14 madde itirazı reddederken bir maddeyi usul yönünden kabul etmiş ve karar Yargıtay’a taşınmış, dolayısiyle henüz kesin bir hüküm ortaya çıkmamıştır. Bu durumda şûbelere mail atılıp “Genel Kurul iptal edildi” iddiaları yalan ve yanlıştır. Şimdi böyle bir kaşık suda fırtına kopararak Türk Ocakları’nın tarihini anlatmak coğrafyasını ortaya koymanın mânâsını anlamak mümkün değildir. Elbette yasalara uymayan bir durum varsa kurum kendi içinde bunu düzeltecektir.
Ocak bünyesinde tartışılan en önemli mesele bazı şûbelerin feshedilme olayıdır. İnanın bunların da mesele edilecek yanları yoktur. Ankara Şubesi’nin görevden alınmasıyla ilgili mahkeme kararı Yargıtay tarafından bozulmuştur. Bu da işin hukuk yönünü değil mi? Maltepe Şûbesi’nin de durumu aynıdır. Herhalde benzer durumlar başka şubelerde de vardır. Mutlaka icraatın üst merci tarafından ortaya konacak haklı veya haksız sebebleri vardır. İyi veya kötü çalıştıkları çok ayrı bir meseledir. Fakat Genel Merkezi tanımadan ve onların talimatına riayet edilmeden bir çalışma yapılması mümkün mü? O zaman birlikteliği nasıl sağlayacaksınız! Kaldı ki bunların hepsini gidip sormak gibi bir hakkımız vardır. Hemen kağıda kaleme sarılıp yazı yazmak veya mahkeme yolunu tutmak çok mu doğrudur? Bütünlük konusunda Genel Merkez tarafından yapılan istişare toplantısına ait bir açıklama var, buyurun beraber okuyalım:
“Türk Ocakları Genel Merkezi ve şubeleri arasına nifak sokma girişimleri karşısında Genel Merkez yönetimi olarak her yıl genel istişari toplantılar düzenliyoruz. 10-11 Ekim 2015’de Gerede’de yapılan son istişari toplantıda teşkilat ve tüzük meseleleri şube başkanlarıyla görüşülmüş delege sistemi de dahil olmak üzere bir mutabakat hasıl olmuştur. Teşkilât dışı güçlerin başka mahfillerde yürüttükleri müzmin muhalefet tavırlarını Ocağımızın içine taşıma gayretlerine mensuplarımız ve şubelerimizin yol vermeyeceğine inancımız tamdır. Bu inanç ve azimle 2016 Nisan ayında Türk Ocaklarının mehabetine, tarihî görevine ve şanına yakışır bir olağan genel kurul toplantısının gerçekleşeceğinden bütün Türk Ocaklılar emin olmalıdır.”
Şurada Nisan’a ne kaldı? Değişik düşünceleri olanlar şu kısa zamanı bekleyip tartışmaları Anadolu’ya yaymamalıdır. Aslında işin bu hale geleceği önceki Kurultay’dan belli idi. Mesele tamamen işin dışında görülen Milli Merkez ile Türk Ocakları arasındadır. Kendi idarelerinde olmayan bütün milli müesseselere karşı olan bu “Merkez” sanıyoruz ortaya çıkar ve daima hizip olma yüzünü gösterirse problem çözülmüş olacaktır. Mustafa Kafalı Hocam elbette bu işlerin dışında fakat oyun adı ile oynanmaktadır. Yazık oluyor ki “Ya biz yahud da hiç kimse” zihniyeti hiç de doğru bir yol değildir. Partiye karşısınız “İşgal altında”; Ocaklar’a karşısınız kurallara dayanıyorlar! Kaidesiz, kuralsız milliyetçiliği de biz istemiyoruz! Huzur, bağlılık, sükûnet istiyoruz!
Elbette Milli Merkez’de çok değerli Ağabeylerimiz vardır; bunlar “Ağabey” olduklarının farkına varmalı ve teşkilâtlardan elini ayağını çekmelidir. Milyonlarca insan huzurdan sonuç beklemektedir. Öyle mahfillerde konuşmalarla, bindirme yazılarla, Nevzat Kösoğlu adında Türk Ocakları’nı yıpratma ile bu iş olmaz. O büyük filozof son yıllarını tamamen bu müesseseye vermiştir. Hergün bir oyuncak aramak ve kuruma yüklenmek zorunda değilsiniz! Lütfen camianın başında taşıdığı Necdet Özkaya gibi olunuz! En azından bir kere mülâyim olmayı deneyiniz! Kafalı ile Ocaklılar’ı karşı karşıya getirmeyiniz! Bizim olmadığını sandığınız her yer bizimdir ve Türk Milliyetçiliği’nin tapulu malıdır! Türk Ocakları 43. Kurultayı’nda Mehmet Öz ile Hocası Kafalı’yı karşı karşıya getirmek çok mu şıktı?
Muhabbetle.