Osman B.KARABACAK
Kuzey Batı Afrika’da bulunan Batı Sahra 19. yüzyılın sonunda İspanyollar tarafından işgal edilir. İspanya’nın bir vilayeti haline gelen bu topraklarda zengin fosfat yatakları ve kıta sahanlığı içinde bulunan okyanus kıyısında ise petrol rezervleri vardır. 1970’den sonra bu bölgede İspanya hâkimiyetinden çıkmak için mücadele başlar. 1975 yılında Uluslararası Adalet Divanı Batı Sahra halkı Sahravilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarının önünde bir engel olmadığına bir görüş bildirgesi yayınlar. Bunun üzerine de İspanya bir referandum yaparak halkın kararına göre bölgenin bağımsızlığını tanıyabileceğini açıklar. Bölge daha önce kendilerine ait olduğu için Fas bu karara karşı çıkmakta kendilerine iade edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Fas Kralı II. Hasan yüz binlerce Faslı’nın bu topraklara girmesini sağlayan Yeşil Yürüyüş’ün (emrini Kasım 1975’te verir. Bizzat Fas kralının da katıldığı bu yürüyüşte 350.000 Faslı silahsız olarak Batı Sahra’ya geçer. Bu da İspanya’nın referandum kararından vazgeçmesine neden olur. İspanya 14 Kasım 1975’te Moritanya ve Fas ile Madrid Uzlaşması‘nı imzalar. Buna göre Batı Sahara’nın topraklarının kuzeyde kalan üçte ikisini Fas ve geriye kalanları Moritanya kendi topraklarına katar.
Fas kralı inisiyatif almış, herkesin durduğu yerde yürümüş ve ülkesinin milli davasına kan bile dökmeden hizmet etmiştir. Günümüzde Sahraviler yine bağımsızlık peşinde koşsa da Fas fosfat madenlerini işletmekte ve okyanus tabanında petrol aramaktadır.
Bütün bunları anlatmamın bir sebebi var, mağribî sevdalısı değiliz… Suriye’deki Türk varlığı yok edilmek, sürülmek isteniyor. Bayır Bucak Türkmenleri, merkezi hükümete, Rus bombardımanına, İran ve Hizbullah gerillaları, gaddar Şebihha milislerine karşı direniyorlar. Bin yıllık Türk yurdundan vaz geçmeyen Türkmenler güç geçtikçe artan saldırılar karşısında bütün dünyayı şaşırtacak şekilde mücadele ediyorlar.
Bayır Bucak Türkmenler için stratejik öneme sahip bir bölgedir. Hatay’dan Musul’a doğu-batı ve ve yine Hatay’dan Beyrut’a kadar olan kuzey-güney Türkmen bölgelerinin kesiştiği noktadadır. Konum itibariyle Türkiye’den lojistik ve milis gücü olarak desteklenebilir olması savunma noktasında çok değerli bir avantajdır.
Burada başlayan hareket Irak Türkmenleri için de örnek teşkil etmektedir. Türkiye’nin basiretsiz Ortadoğu politikası yüzünden gerektiği gibi militer formasyonu yapılamamış Irak Türkmenler’i silahlı mücadelenin değerini görmektedirler. Kürtler silahlanıp peşmerge orduları kurarken Türkiye’nin barışçı tutum takınma tavsiyeleri yüzünden Saddam sonrası Irak’ta pozisyon kaybetmiş olan Türkmenler Bayır Bucak savunmasını örnek alacaklardır. Unutulmamalıdır ki Ortadoğu’da silahlı tüm gruplar barış masalarında avantajlı olarak yer bulmaktadırlar.
Türk milliyetçilerinin Türkiye’deki siyasi hareketi olan MHP liderinin bu noktada sorumluluk alma zamanı gelmiştir. Rusya’yı bile endişelendiren Ülkücüler harekete geçirilmelidir. Sınırdan 100 metre ileride Türkler katledilirken yapılan üç beş kuruş para ve battaniye yardımı ile ancak göstermelik bir hareket olmaktan ileri gitmez. MHP liderinin pasif kalma hakkı var mıdır sizce? Üç tane selefi dünyayı ayağa kaldırırken bütün dünyada teşkilatlanmış ülkücülerin bu katliamı yaşlı gözlerle izlemesi, yakılmış olan bu hürriyet ateşinin Rus, Fars ve Arap saldırılarıyla sönmesini beklemesi tarih ve Türklük davası önünde i-ha-net-tir!
Kendisi de Türkmen olan Bahçeli yürümeli, yüzbinlerce ülkücüyü harekete geçirmelidir. Suriye sınırına çadır kurup Bayır Bucak’ı “Türklerin Bekaa Vadisi” haline getirmelidir. O zaman ne içeride ne de dışarıda karşısında kimse duramaz. Bahçeli tarihe ya kahraman olarak ya da Türklük ayaklar altına alınırken MHP Genel Başkanı olmuş olarak geçmenin kıyısındadır.
Tanrı Türk’ü basireti bağlanmış olmaktan korusun.