Dr. A.Yılmaz Soyyer
Zihniyet, “(ﺫﻫﻨﻴّﺖ) i. (Ar. ẕihn’den yapma mastar eki -iyyet ile ẕihniyyet) [Türkçe’de türetilmiştir] Belirli görüş, inanç ve alışkanlıkların etkisiyle oluşan düşünme tarzı, zihin yapısı” olarak tanımlanabilir. Türk zihniyeti dediğimiz zaman da Türk toplumunun görüş, inanç ve alışkanlıkları tesirinde gelişen düşünüş biçimini anlamaktayız. “görüş, inanç ve alışkanlıklar aktarılıp geliştirilebilmek için bir nakil vâsıtasına ihtiyaç duyarlar ki bu araç muhakkak surette dildir. Görüş, inanç ve alışkanlıklar da bir dereceye kadar “kültür” kelimesiyle kavramlaştırılabilir. Bu çerçevede zihniyeti bir dil çerçevesinde oluşan kültür olarak da târif edebiliriz. Türk zihniyeti de Türkçe çevresinde teşekkül etmiş kültür verimlerinin etkilediği düşünüş ve anlayış biçimi olsa gerekir.
Türk zihniyetini dilin ifade biçimlerinin peşine düşerek anlayabileceğimiz apaçıktır. Bunu da nesilden nesile aktarılagelen şifahî yâni yazıya geçmemiş sözlü kültür verimleriyle, yazının türlü biçimleriyle ifâde edilmiş yazılı kültür şekillerini inceleyerek anlamamız mümkündür. Sözlü kültür verimleri kuşaklar boyunca aktarılırken değişme ve karşılaşılan yeni kültürlerden etkilenme ihtimâliyle her zaman karşı karşıyadırlar. Bu yüzden de Türk’ün ilk destanlarından olan Oğuz Kağan destanının hem islâm öncesi, hem de islâmî biçimleriye karşılaşılmaktadır. Oysa yazılı kültür verimleri kaybolmamışlarsa asla değişmezler.
Türk milletinin ilk zihniyet ifâdesi olan kültür verimlerini Saymalıtaş denilen ve Kırgızistan’da Tanrı Dağlarının kollarından Aladağlar üzerinde 4 bin metre yükseklikte kayalara kazılı resim ve tamgalarda gözlemlemekteyiz. Buradaki resimler ve çok sonraları harflere dönüşecek olan tamgalar bütün açıklığıyla orada oturmakta olan toplulukların hayatlarını ve zihniyetlerinden izleri yansıtmaktadırlar.
İşte Türk zihniyetini anlayabilmemiz için öncelikle merhum Servet Somuncuoğlu tarafından yıllarca uygun olmayan şart ve ortamlarda çalışılarak belgelenen bu fotoğrafların üç adet kitabı bütün Türklük çalışan akademisyenlerimiz, Tarih, sosyoloji, sosyal psikoloji, felsefe ve ilahiyat fakültelerindeki öğrencilerimiz tarafından tetkik edilmelidir. Kitaplara geçmeden önce bu saydığımız kesimlerin “youtube” ta bulunan konuyla ilgili videoları izlemeleri faydalı olacaktır:
https://www.youtube.com/watch?v=zTDE3oo_3og “Karlı Dağlardaki sır: Saymalıtaş”
https://www.youtube.com/watch?v=mSiZ8zYnULg “Taştaki Türkler: Tamgaların Göçü”
Bu videolardan sonra:
Servet Somuncuoğlu, Saymalıtaş, Gökyüzü Atları adlı eser incelenmelidir. Eserin tanıtımında “Kaya resimlerinden, damgalara, damgalardan alfabeye geçişin belge kitabı.. Dünyadaki kaya resmi alanları içinde çok özel bir yere sahip olan ve en zengin alan olarak tanımlanan Saymalıtaş’taki 100.000 kaya resminden derlenip tasnif edilerek gruplandırılan fotoğraflardan ve bu resimlerin çözümlemelerinden oluşan kitap, serimizin ilk kitabı olarak sizlere sunulmuştur.
“Saymalıtaş – Gökyüzü Atları” ile Türk Tarihinin mitolojik dönemlerine uzanan veriler, belgeler, yolculuklar, bilimsel etiğe uygun olarak sunulmaya çalışılmıştır.” denilmektedir.
İncelenmesi gereken diğer eser ise, yine Servet Somuncuoğlu’nun Taştaki Türkler adlı kitabıdır. Kitabın tanıtımında “‘Türk tarihi nerede nasıl başlar sorusunun cevabı bu eşsiz eserin sayfalarında sergilenmektedir. Kitabın sayfalarındaki her bir resmin sanat değeri taşıdığı muhakkaktır. Onları çekenin ve bu eseri meydana getirenin duygularını, heyecanını en önemlisi Türk Kültür Tarihine karşı hizmet aşkını yansıtmaktadır.’Prof.Dr. Ahmet Taşağıl / Mimar Sinan Üni. Fen-Ed. Fak. Tarih Böl. Bşk.
Türk tarihinin Avrasya steplerindeki sessiz tanıklarını yerinde görüp inceleyerek yüksek kaliteli fotoğraflarla belgeleyen Servet Somuncuoğlu’nun bu eşsiz eseri kamuoyunda ve bilim çevrelerinde büyük ilgi görmüştür. Eser, Türklük bilincine kattığı yeni heyecanların ötesinde ciddi ve bilimsel yaklaşımıyla Türk Tarihi araştırmacıları için vazgeçilmez bir başyapıt niteliğindedir. Doç Dr. S. Yücel Şenyurt / Gazi Üni. Arkeoloji Böl. Bşk. “ ifadeleri bulunmaktadır.
Bu konudaki üçüncü kitap ise Servet somuncuoğlu’nun Damgaların Göçü Kurgan isimli eseridir. Bunun tanıtımında ise “Kurgan kitabı gerçek bir keşfin öyküsüdür.Anadolu’nun ortasında bugüne kadar meçhul kalmış Güdül ve havadisi Türk kaya resimleri ve Türk yazıtları. Bu keşifte Ankara’nın batısında Güdül-Beypazarı arasında yer alan Güdül dağı ve uzantılarında gerçekleşmiştir.
Tarih Öncesi çağlarda ki Türk dini olan “Gök Tanrı”dinini doğal mabetleri olan bu dağlarda ve Anadolu’nun dağlarında, birçok yerde bizim izlerimiz vardır.Fakat Ankara Güdül dağı ve uzantılarında yer alan kaya resimleri kadar zengin bir alan henüz yoktur.Çok sayıda görsel malzemenin bulunduğu eser 14 ana bölümde Türkçe / İngilizce olarak hazırlanmıştır.”denilmektedir.
Bu üç kitap akademik dünyamızca aylar, hattâ yıllar sürecek okuma-değerlendirme faaliyetleri içerisinde programa alınmalıdır. Türk milliyetçisi, sosyolog, antropolog, tarihçi, ilahiyatçı ve benzeri bilimlerde uzmanlaşmış akademisyenler bu kitaplardaki resim ve damgalar çerçevesinde doktora tezleri yaptırmalıdırlar.