Osman B.Karabacak
Milliyetçi camiada toz dumana karıştı. Partinin aldığı seçim mağlubiyeti herkesin eteğindeki taşları dökmesini sağladı. Her kafadan bir ses çıkıyor. Çeşitli sebeplerle köşesine çekilenler sessizliklerini korurken, partide yer bulamamış, kaybetmiş uzaklaşmış ya da uzaklaştırılmışlar seslerini yükseltmeye başladılar.
Gruplaşmalar başladığı gibi toplantılar, çağrılar, davetler de duyuluyor artık. Parti faaliyetlerinde görülmeyenler ya da kerken katılmış olanlar şimdi durumdan vazife çıkarıyor. Kimisi de MHP lideri olmuş başkan yardımcılıklarını dağıtıyor.
Evet ciddi bir seçim yenilgisi alındı. Millet MHP’ye oy vermedi. 7 Haziran’da gelen oylar geri döndü parti 2011 seviyesine oy olarak, vekil sayısı olarak daha da geriye düştü. Beklentiler yüksek olunca bir bozgun havası esti. MHP lideri tüm eleştirilerin hedefi oldu.
Durup düşünmek gerekiyor. Esen rüzgârın partiye zarar vermesini engellemek için tedbir alınmalı. Ama bu tedbir lideri değiştirmek midir? MHP’nin seçimde gerilemesinin en önemli sebebi olarak liderin “hayırcı” tavrı gösteriliyor. Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım. Biz hangi şartımızdan vaz geçip gelen taleplere evet demeliydik? Yolsuzluğun odağı olanlarla, çözüm adı altında memleketi bölmek isteyenlerle mi koalisyona evet demeliydik yoksa PKK desteği ile ilkesizliğin dip yaptığı CHP ile yandan çarklı bir koalisyona mı? MHP’nin başarısızlığı söylemlerinde değil kendisini anlatamamaktadır. Bu seçim medya desteğinden yoksun olarak çıktığımız kaçıncı yarıştı? Ne kendimizi anlatabildik, ne de halk anladı vesselam…
MHP klasik siyasi bir parti olsaydı 40 kere kapanıp kaybolup gitmişti. MHP milliyetçi hareketin Türk siyasetindeki partisidir. Bir ülkünün peşinde koşan milyonların gözbebeğidir. MHP’yi günlük siyasetin tartışmaları içine çekmek, bir menfaat partisi muamelesi ile başkan değişikliğine zorlamak partiye değil harekete zarar verir.
Devlet Bahçeli’nin yanlışları yok mu? Tabii ki aday seçiminden başlamak üzere birçok hatası var. Ülkü Ocakları’nın partinin gençlik kollarına dönmesi bile başlı başına hata.
Ülkücü camiaya düşen, bu zor günlerde, partinin en az zararla bu buhranı atlatmasıdır. Seçimlerde alınan başarısızlıkla başkan değiştirme yolunun açılması partiyi sıradanlaştırır, menfaat paylaşımcılarının öne çıkmasına sebep olur. Yapılması gereken MHP liderini kadrolarını gözden geçirmeye, camianın önde gelenleri ile meşverete açık olmaya davet etmektir. Yıllardır hareketi sırtlamış olan kişiye vefa bunu gerektirir. Eğer başkan değiştirme fikri ortaya çıkacak olursa da lidere hakaret ederek değil, onayı ile üzerinde anlaşılmış bir kişiye devir şeklinde olmalı, liderlik yaptığı yıllara hürmeten bir makam verilerek milliyetçi harekete hizmete devam etmesi sağlanmalıdır.
Tanrı Türk’ü ve MHP’yi korusun.