Babür Hüseyin ÖZBEK
Toplum olarak birçok badirelere giriyor, fırtınada zorlukla ilerleyen tekne gibi bata çıka, istediğimiz limana doğru güvenli bir şekilde seyretmek, ulaşmak istiyoruz. Çok şey tesadüflere bağlı; önceden yapılan hesaplar, yapılan tahminler tutmuyor. Teknenin, yani Türkiye’nin varış limanına salimen intikali bu şartlarda hayli güç. Birkaç gün içinde Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kesin neticeleri açıklayacak. Bir tarafta beklenmedik bir başarı, açık veya gizli bir sevinç dalgası, diğer tarafta savunma, mazeret arama, ‘ama’larla, fakatlarla yüklü bir sakinleşme telaşı.
7 Haziran seçimlerine girerken ülke içte de dışta da berbat haldeydi. R.T.Erdoğan sıkılmış, bunalmış halde önüne gelene, başta Doğan Medya Gurubu basına, siyasilere ve eski has ortağı (suyun altında yatan, gizli buzul kütlesi gibi bekleyen), Fethullah Gülen tayfasına ateş püskürüyordu. Elinden geleni ardına koymadı, CHP’yi de MHP’yi de oyaladı, zora soktu, ülkeyi tekrar seçim ortamına itti, burada bütün kartlarını sürüp kendince, bilenlerin bildiği “Restini” çekti. 5 ay içinde 1 Kasım 2015’te yapılacak genel seçimler onun çizdiği rotada seyre hazırlandı, muhalefet ve STK’lar (Sosyal Toplum Kuruluşları) etkisiz kaldı. Eskiden askerler ve Genelkurmay fikrini söyler, bu bazen de etkili olurdu. Şimdi öyle bir şey yok. O asker masasında olanlardan “Uzatmalı Amir”, “Bay – 28” R.Bülent Bostanoğlu mu fikrini söyleyecek.
NEYİ NE KADAR DÜZELTTİNİZ?
Siz 13 yıldır (2002 – 2015) iktidarsınız, “Neyi ne kadar düzelttiniz?” Halk, işçi ve emeklinin durumu ne? Toplum iki konuya odaklı; tenceresinde ne kaynıyor, cüzdanındaki para kaç gün yeter, borcu – harcı ne durumda. İki; kapıdan çıkınca sokakta, işyerinde yaşamı güvende mi? Güneydoğuda verilen tavizler, otonomi, federe gibi sözlerle bölünüp yeni oluşturulması düşünülen kantonlarda, kanlı terör örgütünün beli ne kadar kırıldı. Yarın ABD, Rus ve AB’nin görünen desteği ile tekrar canlanır mı?
Seçim bitti ama halk bu soruları sormaya devam ediyor. 1300 TL. asgari ücret, emekliye ayda 100 TL ödeme, bunlar çocuğun eline verilen elma şekeri gibi, kimi, kimleri, ne kadar aldatmak mümkün?
Sakin sakin düşünün, ölçün – tartın R.T.Erdoğan’ın değil, kendi mantığınıza göre değerlendirin. 7 Haziran ile 1 Kasım 20015 arasındaki 5 ayı büyüteç altına alın, göreceksiniz ki kargaşa dışında hiç bir şey yok.
Ekonomik göstergeler kötüyü işaret etti, halkın alım gücü düştü, döviz hızla yükselişe geçti, evine et, yağ, kışlık odun kömür alamayan, borcunu ödeyemeyen, çocuğunu gerektiğinde zor muayene ettiren bir kitle oluştu. Sonra, sonrasındaki genel seçim sonuçları size tuhaf gelmedi mi?
Terör bu 5 ayda arttı, Güneydoğu ve Doğu’da şehirler barikatlarla ayrıldı, şehirlerarası yollar kesildi, askeri ve emniyet daireleri ağır saldırılara maruz kaldı. Şimdi “temizlendi” diyorlar, o zaman daha seçimler yapılmamıştı. Sonra, sonrasındaki seçim sonuçları size tuhaf gelmiyor mu?
Kitle ölümleri yaşandı, terör örgütleri Türkiye’nin göbeğine kadar geldi 102 kişinin katledilmesine sebep oldular. Kandil, Brüksel ve İmralı güdümlü bölücü, meclisteki borazanlara, katil destekçilerine malzeme verildi. Onlar da ellerindeki sazla aynı nağmeyi başta Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, S.Süreyya Önder…gibi avene ile Kandil de; Cemal Bayık’la, İbrahim Karayılanlalarla iken vur, kırlı, Ankara’da, İstanbul’da konuşurken; “Barış, inadına barış” nakaratları ile halkı aldattılar. Sonra, sonrasındaki seçim sonuçları size tuhaf gelmiyor mu?
Yıllar yılı 13 yıl, beraber yiyip içip aynı mikrofonlardan nutuklar atıp halkın dini duygularını, inançlarını kullandığınız ortağınız, “Paralel Yapı” veya “Feto Örgütü” ile bağlarınız pamuk ipliğine mi bağlı idi veya yüce Türk milletinin bilmediği bir menfaat, bir çıkar söz konusu idi de o mu paylaşılamadı? Şimdi her şey bitti kanlı bıçaklı oldunuz; zorlaya zorlaya Fethullah Gülen’e “Kırmızı Bülten” çıkaracak kadar işi ileri götürdünüz. Sonra, sonrasında ki seçimlerde alınan sonuçlar size bir tuhaf gelmiyor mu?
5 ay boyunca 4-5 anket şirketi yağdı – gürledi, bazı partilere baştan, bazı partilere kıçtan esti, estirdi, okyanus tipi köpükler saçarak harmanladı, bazıları kendilerince yakın oldukları siyasi partiye yaranmak için sonradan tutarsız olduğu görülen kamuoyu sonuçları yayınladılar. Bunlardan hiçbiri sonucu doğru bilemedi. Sadece biri, biraz daha yakın bir neticeyi kamuoyuna yansıttı.
İktidarın kendisi, medyası, para musluklarını tutan patronları ve destekçi yakın kitle bile sonuca şaşırdı kaldı. Sonra, sonrasındaki seçim sonuçları tuhaf ki ne tuhaf!
***
Ey Türkiye halkı, 14 – 25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmasının hesabı sorulmasın mı? Rey verirken, bu ve bunun gibi iktidarın altından kalkamayacağı meseleleri düşündün mü? Rey sizin, “Halkın reyine saygılı olun!” deniyor, iyi de müsaade edin bende sitem etme hakkımı kullanayım. Rey verdin, ama nasıl?
MİLLİYETÇİLER ÜZÜLDÜ
Bu seçim Türk milliyetçilerini üzdü. Sonuç: içte, dışta gözlerini diktikleri, her hareketini takip ettikleri, ona gönülden bağlı oldukları Ankara’nın kendileri için zayıflaması manasına geliyordu..
Kerkük’te, Musul’de, Telefar’da, Bakü’de, Tebriz’de, Lefkoşa’da, Üsküp’te, Akyar’da (Sivastopol) halâ Anadolu türküleri söyleyen, gönlü bizimle olan can kardeşlerimiz var. Bir de kendilerini Washington’a, Moskova’ya, Berlin’e göre programlayanlar. Ne yapalım olacak tabii! Bizim geleceğimiz Atatürk’ün çizdiği yolda, Ankara’dadır, ay – yıldızdadır.