Gazi KARABULUT
Ülkemiz yeni bir seçimin eşiğinde…
Ortalık toz duman…
Tarihçiler, son zamanlarda yaşananları yazarken yeni kavramlar bulmak zorundalar…
Bugüne kadar kullanılan kavramlar bazı hakikatleri açıklasa da yetersiz kalmaktadır. Sosyolojik olarak da “akıl tutulması, feraset bağlanması vb” yaklaşımlar, meseleleri izah etmede yeterli değildir.
Toplum, bir ışık aramakta ve umudunu yitirmek üzeredir. Huzuru, birliği, asl-i cevherini inşa edecek bir hareketi beklemektedir.
Dün elime geçen bir mektupta bu beklentilerin ip uçlarını gördüm. Bu gerekçe ile mektubu köşeme taşımak istedim.
Bir seçim bölgesindeki seçmene hitap etse de bana toplumun tamamına sesleniyor gibi geldi.
Onun için yazımıza “mektup” dedik:
“DEĞERLİ HEMŞERİM,
Sana değişik vesilelerle pek çok defa hitap ettim.
Derdimi, dertlerimizi, gayemizi anlattım.
Bir kez de içimden geldiği gibi yüreğimin feryadını kağıda dökerek seninle paylaşmak istedim.
Can Hemşerim,
Yıllar var ki Anadolu’nun ortasında bu kıraç topraklarda, dert sofrasında, dert ortaklarınla, göz yaşına acılarını katık edip elini toprağa saplayarak kazandığın helal rızkını, çoluğunla çocuğunla paylaştın.
Ama…
Kimi zaman seçtiklerin sana tepeden baktı, kimi zaman senin haklarını yandaşlarına peşkeş çektiler.
Halini anlatmaya gittiğin kapılar yüzüne kapandı pek çok kez.
Halden anlamaz, dert dinlemez nice sözde güç sahipleri sana hep hor baktı.
Bazen kılığına kıyafetine, bazen sözüne sesine, çoğu zaman da çaresizliğine güldü senin oyunla başa gelenler…
Zaman oldu, eline fırsatlar geçti bu zalim yaklaşımları sergileyenlerden kurtulmak için…
Ama bu kez de akla hayale gelmeyecek yöntemlerle tehdit ettiler seni…
Ya devletin verdiği yardımı kesmekle, kimi zaman evladını işten atmakla hatta dolaylı bir şekilde helal rızkına engel olacakları tehdidi ile ne yapıp edip yine hükümranlıklarını devam ettirmek istediler…
Can Kardeşim,
İşte yeni bir hesap sorma arefesindesin.
Artık seni sömürenlere, seninle alay edenlere, seni ekmeğinle aşınla tehdit edenlere “DUR” demelisin.
Sana yüreğimin en derinlerinden samimi bir kalp ile sesleniyorum:
Gel evladının yarınlarını birlikte inşa edelim.
Ülkenin yarınlarına birlikte sahip çıkalım.
Gönüllerimizi birleştirip yüreğimizi ortaya koyarak hep birlikte nurlu sabahlara ulaşalım.
Sözün özü:
SEN, bilirsin hemşerim, diyorum.
Sen, bilirsin ülkene kimin sahip çıktığını.
Sen, bilirsin hakikat kapısını…
Seni, 1 Kasım’da milliyetçi iktidara destek olmaya davet ediyorum.
Ve şunu bil ki, biz seni karşılıksız seviyoruz.
Çünkü biz biriz birlikte geleceğimize sahip çıkacağız.
Selam, saygı, dua ve hürmetlerimle.”