Ergun KAFTANCI
KONYA’da oynadığımız İzlanda maçını seyretmeye gelenlerin Ankara Garı önünde yaşanan bombalı saldırıda ölenleri yuhalaması, AKP iktidarının 13 yılda ülkeyi nasıl kutuplaştırdığını ve yurttaşlarımızı nasıl ayrıştırdığını göstermektedir…
Yazıklar olsun bu dinci anlayışa…
Müslümana ölüsünün arkasından, bırakınız yuh çekmeyi, tek olumsuz kelime kullanmayı dahi yasaklayan yüce dinimize rağmen, ayrıştırmacı siyaset yüzünden insanlarımızın ne hale geldiğini görünüz…
AKP’yi ve onu ayrıştırma özelliğiyle dekore ederek günümüze kadar getiren siyasetçileri herhalde hayırla anmıyoruz…
Ayrıştırma ve ona koşut gerilim politikalarıyla ülkeyi nereye getirdiklerini göremiyorlarsa ve hâlâ o iğrenç tavrı sürdürüyorlarsa -ki sürdürüyorlar- Allah müstahakları neyse onu versin…
Davutoğlu başbakan olarak, selefi Erdoğan‘ın izinden gitmek zorunda mıydı!?
* * *
ERDOĞAN tarifeli uçakla, yani bilet parasını cebinden karşılayarak ziyaretimize gelen Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın önünde kendisini savunmak durumunda kaldı.
“Halk sizden korkuyor, diktatör olduğunuzu söyleyenler var, ne diyorsunuz” diye soran ve güzel Türkçe konuşan Finli gazeteciye Tayyip Bey‘in verdiği yanıt, zaman zaman söylediklerinden hiç de farklı değildi:
-Diktatörün olduğu bir ülkede bu soruyu soramazsınız…
Aksine, bu soru sorulur ki muhatabın verdiği cevap, kişinin diktatör olup olmadığını, diktatörse nasıl bir diktatör olduğunu göstersin…
Tayyip Bey ardından, başka bir savunma cümlesi kullandı:
-Türkiye özgürlüklerin sınırsız yaşandığı bir ülkedir…
Yani herkes istediğini düşünebilir, baştakine de diktatör diyebilir…
Onu ima etti…
Savunmasını, lâfı ailesine getirerek sürdürdü:
-Medya, şahsım, çocuklarım ve eşim başta olmak üzere her türlü hakareti sınırsız olarak yapmaktadır…
Yani “Diktatör olsaydım buna asla izin vermezdim” demek istedi…
Soruyu soran Finli gazeteci edepli biri olduğu için Erdoğan‘a “Onun için mi onlarca gazeteci içeride; onun için mi konuşan, yazan ve düşüncesini açıklayan insanlar yargılanıyor, onun için mi adınızın geçtiği her cümleyi hakaret sayıp dava açtırıyorsunuz” diye karşılık vermedi ve her çeşit özgürlüğün kısıtlandığını söyleyemedi…
Finlandiya Cumhurbaşkanı’na Erdoğan‘ın sözleri tercüme edildi mi, edildiyse konuğumuz ekselans Cumhurbaşkanı Tayyip Bey hakkında ne düşündü bilemiyoruz.
Türkçeyi su içer gibi konuşan Finli meslektaşımız Tom Kankkonen de bu konuda herhangi bir bilgi vermedi ve açıklama yapmadı…
Erdoğan diktatör mü, değil mi tartışması sonunda taa Finlandiya’ya kadar uzanmış oldu…
* * *
BAŞBAKAN Davutoğlu ekrana çıktı, hikmet üstüne hikmet yumurtladı.